Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/18 E. 2021/306 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/18
KARAR NO: 2021/306
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 17/09/2018
NUMARASI: 2014/607 Esas – 2018/875 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08/01/2011 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı sayılı motosikletin karışmış olduğu yaralanmalı trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, meslekte kazanma gücü ve gelir kaybına ilişkin şimdilik 5.000,00 TL meslekten kazanma gücü/efor kaybı tazminat taleplerinin davalıya talep ve dayanak belgelerinin iletildiği tarih olan 17/08/2011 tarihinden 8 iş günü sonrası 25/08/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikten davalıdan müştereken ve müteselsilen sorumluluk çerçevesinde tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sorumluluklarının poliçe limiti dahilinde, araç sürücüsünün kusur oranı ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, araç sürücüsünün ihbarını talep ettiklerini, kusur durumunun yapılacak inceleme ile tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu kaza ile ilgili olarak hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kısmen kabulü ile, 149.517,87 TL nin 29/09/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davacının eski eşi dava dışı … ehliyetsiz olması gerekçe gösterilerek takdiren %20 lik müterafik kusur indirimine gidildiğini, müvekkilinin eski eşinin -dava dışı …- uzun süredir motosiklet kullandığını, dolayısıyla müvekkilinin dava dışı eski eşinin ehliyetsiz olduğunu bilmediğini, kaldı ki müvekkilinin söz konusu kazada 3. kişi olduğunu sürücünün ehliyetinin olup olmadığını bilebilecek ve araştıracak konumda olmadığını ve böyle bir yükümlülüğünün de bulunmadığını, yapılan bu indirim hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece 29/09/2011 tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, davacının avans faizi talebinin haksız olduğunu, müvekkili kuruma davadan önce yapılan bir başvuru bulunup bulunmadığının araştırılarak sonuca göre yasal faiz türüyle birlikte tespiti yapılan bu tarihten başlayarak, eğer bu tarih bulunmuyor ise dava tarihi dikkate alınarak müvekkilinin sorumlu tutulması gerektiğini, dosyada bulunan maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin ATK Genel Kurulunca giderilmesi ve davacının salt dava konusu kaza sebebiyle uğramış olduğu maluliyetin oranının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kazaya sebebiyet veren sigortasız aracın kusur oranı ile sınırlı olduğunu, 06/04/2018 tarihli bilirkişi hesap raporunda da tespiti yapıldığı üzere müvekkili kurumun tazminat payı %40 kusur oranına göre 89.599,16 TL’den ibaret olabilecekken, yerel mahkeme tarafından müvekkili kurumun tazminatın tamamından sorumlu tutulmuş olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili süresinde verdiği istinaf başvuru dilekçesine ek beyan dilekçesinde özetle; dosyada hazırlanan ve hükme de esas alınan maluliyet raporunun tek bir bilirkişi tarafından hazırlandığını, ilgili maluliyet raporunun çelişkileri giderir içeriğe sahip olması ve heyet tarafından hazırlanması gerektiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca ilgili maluliyet raporunun bir heyet tarafından hazırlanması ve önceki raporlar ile bulunan çelişkiyi de gidermesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12953 Esas ve 2019/5180 Karar sayılı ilamı).Somut uyuşmazlıkta; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarakAdli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden maluliyet raporunun alınması gerektiği halde İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak yapılan maluliyet raporunun Adli Tıp Şube Müdürlüğünde görevli tek hekim tarafından hazırlanmış olması, bu rapor esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Bu durumda İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken ATK ya da bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınıp, tespit edilecek maluliyet oranına göre tazminat hesabı yapılması için aktüer bilirkişiden ek rapor alınması sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Yine dosya kapsamında müterafik kusur yönünden davacının yolcu olduğu motror sürücüsünün davacını eşi olduğu, sürücünün ehliyetsiz olduğu, davacının sürücü olan eşinin ehliyetinin olmadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı nedenle mahkemece hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan davacı yolcu TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle davalılar ile dava dışı sürücü davacının zararının tamamından sorumlu olacaktır.2918 sayılı KTK’nun 99. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 işgünü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Dava dilekçesi ekinde davacının dava öncesinde davalı … şirketine farklı tarihlerde birden fazla kez başvuru yaptığı görülmektedir. Mahkemece faizin başlangıç tarihinin hangi gerekçe ile 29/09/2011 olduğunun kararda açıklanmamış olması doğru olmadığı gibi kazaya karışan sigortasız … plakalı motosikletin ticari olmadığından temerrüt faizi olarak yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2021