Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1781 E. 2021/1318 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1781
KARAR NO: 2021/1318
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/01/2019
NUMARASI: 2014/1470 Esas 2019/34 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/09/2012 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında, davalının sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarptığını ve vücudunda kırık meydana gelecek şekilde yaralandığını, davalı …’ in sevk ve idaresinde ve diğer davalı …’ e ait aracın … Sigorta tarafından sigortalı olduğunu, meydana gelen kaza sonrasında müvekkilinin maddi ve manevi zararları olduğunu, İstanbul 86. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2014/99 E. sayılı dosyası üzerinde davam eden yargılama neticesinde davalı …’in cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek 3.500,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ceza mahkemesinin aldığı bilirkişi raporlarında da kusursuz olduğunun sabit olduğunu, ceza mahkemesinin vermiş olduğu kesin karar neticesinde itiraz haklarının bulunmadığını, müvekkiline az da olsa kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, ceza mahkemesinde görülen dosyanın delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını mahkemece alınacak kusur oran ve durumuna ilişkin raporların haklılıklarını ortaya koyacağını, davacının asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat talepleri müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1- Maddi tazminat yönünden davanın Kabulü ile, 2-a-)Maddi tazminat yönünden dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre hesaplanan 6.147,93 TL tazminat bedelinin davalı sigorta şirketi … Sigorta bakımından dava tarihinden, diğer davalılar sürücü …n ve işleten … bakımından kaza tarihi olan 28.09.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya Verilmesine, b-)Manevi tazminat yönünden Kısmen Kabul, Kısmen Reddi ile, 1.500,00 TL manevi tazminat bedelinin davalılar sürücü … ve işleten … bakımından kaza tarihi olan 28.09.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yerinde görülmeyen 13.500,00 TL bakımından talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükmedilen manevi tazminat miktarının müvekkilinin sosyal durumu, kaza nedeni ile çektiği, acı ve elem, tahsil hayatı ile ilgili duyduğu endişeler göz önüne alındığında çok düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece kusur tayini yönünden alınan raporların eksik ve hatalı olup itirazlarının yeterince değerlendirilmediğini, bilirkişi heyetinin müvekkiline kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, kabullerinde olmasa bile davacının olayın meydana gelmesinde %80 oranında kusurlu olup müvekkilinin %20 oranında kusurlu olduğunu, hakimin BK’nın 52. maddesi uyarınca zararı indirmek yada kaldırmak yetkisini kullanmadığını, mahkeme tarafından belirlenen manevi tazminat miktarının da yüksek olup reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/09/2012 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen yaya olan davacı …’ ye çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanmasına bağlı olarak, davalı sürücü, işleten ve sigortacıdan maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalıların kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 86. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2014/99-153 EK sayılı dosyasından alınan 15/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sürücünün alt düzeyde tali, yayanın asli derecede kusurlu olduğu belirlenmiş, bu rapora dayanılarak verilen karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.Mahkemece alınan kusura ilişkin raporda, yaya davacının birinci derece %80, davalı sürücünün ikince derecede %20 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının, kaza tespit tutanağı anlatımının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura ve davacıya atfedilecek bir müterafik kusur bulunmadığından şartları oluşmayan TBK 52. maddesinin uygulanmasına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaranmasının derecesi ve iyileşme süresi, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a.Davacı yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b.Davalılar … ve … yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 522,43 TL harçtan peşin alınan 131,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 391,43 TL harcın davalılar … ve …’ ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/07/2021