Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1779 E. 2021/1201 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1779
KARAR NO: 2021/1201
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2016/792 Esas – 2018/1133 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 12/10/2014 tarihinde müvekkilinin yönetimindeki, davalı … AŞ’den uzun süreli olarak kiralanmış ve diğer davalı … AŞ nezdinde kasko sigortalı … plaka sayılı araç ile … yönetimindeki … plakalı araç arasında meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine itirazı nedeniyle takibin durduğunu, kazada müvekkilinin alkollü olduğu gerekçesiyle hasar bedelini ödemeye yanaşmadıklarından bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile 40.100,00 TL nin faizi ile birlikte ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; olaya karışan … plakalı aracın müvekkili tarafından 14/09/2011 tarihinde uzun süreli olarak … A.Ş’ye kiraya verildiğini bu nedenle zarardan müvekkilinin değil, işleten sıfatıyla kiralayan … AŞ’nin sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; olaya karışan … plakalı aracın olay tarihinde müvekkili şirket nezdinde kasko sigortalı olduğunu, olayda araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yönden gelen araçlara ait şeride geçerek … plakalı araca çarptığını, kaza tutanağında sürücü …’nin asli kusurlu diğer sürücünün kusursuz olduğunu, ayrıca sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olduğunun tespit edildiğini bu nedenle hasar bedelinin sigorta kapsamı dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu aracın müvekkili tarafından kullanılmak üzere davalı … A.Ş. tarafından kiralandığını, kira sözleşmesinde kasko sigortası yapılacağı hususunda davalının yükümlülüğü olarak belirlendiğini, dava konusu kazanın müvekkilinin %100 kusuru ile meydana geldiği kabulünün hatalı olduğunu,kazanın sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilmesi suretiyle kiracı adına müvekkilinin ödeme yapmasına sebebiyet vermemesi gerektiğini, müvekkilinin sigorta kapsamında alacak hakkının bulunmadığı bir an için varsayılsa dahi bilirkişi incelemesine göre hasar bedeli 36.661,44 TL iken müvekkillerinden 40.100 TL tahsil edildiğini haksız tahsil edilen 3.438,56 TL’nin tahsiline hüküm kurulmasının gerektiğini, ,kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiğini, bu nedenle sigorta kapsamı dışında olduğunun ispat yükümlülüğünün davalılara ait olduğunu, davalılara ayrı ayrı vekalet ücreti tayin edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından davalı şirket adına kayıtlı … plaklı aracın diğer davalı … nezdinde kasko poliçesi ile teminat altına alındığı, aracın davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş’ye kiraya verildiğini, 12/10/2014 tarihinde davacı yönetiminde iken trafik kazasının meydana geldiği, kaza tespit tutanağına göre davacının asli kusurlu olarak belirlendiği, davacının alkollü olduğu, dava dışı kiralayan şirketin davalı şirkete ödeme yaptığı, dava dışı … A.Ş tarafından davacıya kasko ve trafik sigortasından kaynaklı haklarının temlik edildiği, davacı tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı itiraz üzerine davanın açıldığı görülmüştür. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı).Araç üzerinde trafik tescil kaydında malik görünen kişinin aracın fiili kullanıcısı olmadığı, araçtan ekonomik yarar sağlayanın masraf ve rizikolarına katlanan kişinin 3. bir kişi olduğu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Somut olayda davalı şirket ile … A.Ş arasındaki kira sözleşmesi kapsamı değerlendirilerek davalının işleten sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği görülmektedir. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). İlk Derece Mahkemesince kazanın kazanın münhasıran alkolün etkisiyle oluşup oluşmadığı yönünde heyette nörolog bilirkişi olacak şekilde rapor almadan davalı … yönünden karar verilmesi doğru olmamıştır.Kabule göre de mahkeme gerekçesine göre davalılar yönünden ayrı ayrı red sebebi belirtilmediğine göre vekalet ücretinin ayrı ayrı hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2021