Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1748 E. 2021/1199 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1748
KARAR NO: 2021/1199
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2016/41 Esas – 2018/1117 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 23/09/2015 tarihinde müvekkilinin murisi … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Adana ili istikametin Kahramanmaraş istikametine seyir halinde iken 012+925 km’ye geldiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu orta refüjde bulunan demir korkuluklara aracın ön kısım ile çarpması sonucu meydana gelen kazada hayatını kaybettiğini, trafik kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsü müteveffanın KTK 52/1-b kuralını ihlal ettiği kanaatine varıldığını, olayla ilgili … tarafından soruşturma yapıldığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigortalı şirkete sigortalı bulunduğunu, kazadan ötürü müvekkilinin eşi davacının destekten yoksun kaldığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatını dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile trafik kaza tespit tutanağına göre sürücü …’nin ehliyetsiz olduğunu, sürücünün ehliyetsiz olması sebebiyle sigortalımıza ve sürücüye dolayısıyla davacı tarafa rücu edilmesi gerekeceğini, alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, trafik sigortası yeni genele şartları uyarınca sürücünün % 100 kusurlu olarak ölmesi sonucu varislerin destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunmadığını, sürücünün vefatı nedeniyle müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığını, davacının müteveffanın desteği olduğunu ispatlaması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı taraf öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ispat etmesi gerektiğini, ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, yine davayı kabul etmemek kaydı ile davacının müvekkili şirkete davadan önce başvuru yapmadığını, müvekkili şirketin yasal faizden ve sorumlu olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın kabulüne, alacağı temlik eden … lehine tespit edilen destekten yoksun kalma tazminatı 137.330,24 TL’ nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı … şirketinin sorumluluğu kaza tarihindeki poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla davalıdan alınarak davacı Temlik alanlara(her bir temlik alacaklısı yönünden temlik alacak miktarı olan 100.000,00 TL ‘ yi aşmamak kaydıyla) verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffanın …’in dava konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, Yeni Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca teminat dışı olduğunu, müteveffanın kusuru ile bu kazaya sebebiyet vermiş olup destek şahsın kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışında olduğundan aleyhlerine açılan davanın reddi gerekirken verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, sürücünün ölümü trafik sigortası teminatına girmediğini, son hukuk genel kurul kararından da görüleceği üzere talebin teminat dışı olduğunu, kendi kusuru ile trafik kazası yaparak vefatı sebebiyle varislerin tazminat talep etme hakkının bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K. 2015/13143 E. 2018/6627 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 23/09/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı tarafça sigortalı aracın ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi ise 04/05/2005 dir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi ile poliçe tarihi, sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği ve poliçenin tanzim edildiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından davalı … vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.381,02 TL harçtan peşin alınan 2.345,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.035,77 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2021