Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1716 E. 2021/1187 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1716
KARAR NO: 2021/1187
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI: 2015/614 Esas – 2017/1051 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirkette sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle davacının yaralandığından ve davalı tarafça daha önce eksik ödeme yapıldığından bahisle cismani zarar nedeniyle davacının maddi tazminatının karşılanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde özetle; davanın SGK’ ya ihbarı ile davaya dahil edilmesini, tazminatın hak sahiplerine ödendiğinden davayı kabul etmediklerini, davanın bu yönden reddedilmediği taktirde davalı şgirket tarafından yapılan ödemelerin mahsubunu, mahkeme masraf, faiz ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını, sorumluluklarının tespiti halinde hem kusur, hem iş gücü kaybının tespitinin yapılarak, azami poliçede yazılı limit ile sınırlı sorumlu olduğnunu tespitini talep ve beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yapılan kısmi ödemeyi gösterir evrakın (evrak başlığı ibraname- feragat olsa bile) makbuz hükmünde olduğunu ve ek olarak “belirlenen tazminattan mahsup edilerek” demekle de yargılamanın devam edip aktüer hesabı yapıldıktan sonra yetersiz veya fahişliğin kanıtlanması gerektiğini söylendiğini, bu sebeplerle yargılanmaya devam olunmayıp davanın reddine karar verilmesinin eksik bir inceleme sonucunda verilmiş olduğunu, müvekkili … kazadan hemen sonra acil tedavi ve ilaç ihtiyacının karşılanması için ödemeyi kabul etmek zorunda kaldığını, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu raporunda da meslekte kazanma gücü oranının % 5 olduğu ve iyileşme sürecinin 16 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş yapılan tedaviler sonrası yaşı itibariyle genç olması nedeniyle fizik tedavi giderleriyle, medikal ihtiyaçlarının acilen karşılanması gerekmekte olduğundan bu anlaşmayı kabul ettiklerini, yine yapılan yargılamada gabin hükümleri göz ardı edilerek bakiye zarar hesaplanmadan davanın reddine karar verilmesinin eksik bir incelemenin sonucunda verildiğinin açık olduğunu, müvekkili aleyhine 1.361,57 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda, davaya konu kaza nedeniyle davalı tarafından davacı adına ibraname alındığı, yapılan ödeme miktarının ibranamede yazılı olduğu, ibraname tarihinin 24/11/2011 olduğu, KTK’nın 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup resen nazara alınması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi olan 11/06/2015 tarihi itibarıyla KTK’nın 111/2 maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni mahkemece yazılı gerekçe ile açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/1671 Esas ve 2018/1245 Karar sayılı ilamı). Davacı vekili istinaf itirazında gabin nedeniyle de bakiye zarar hesaplanmadan davanın reddine karar verilmesinin eksik inceleme olduğuna ilişkin itiraz etmiş ise de dava dilekçesinde ve yargılama sırasında gabine dayanmamıştır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceğinden istinaf talebi değerlendirmeye alınmamıştır. Mahkemenin karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümleri 13/2. maddesine göre hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Somut olayda davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmış ve dava dilekçesinde talep miktarı toplamda 1.000,00 TL olduğu ıslahta bulunmadığına göre, davanın reddine dair verilen kararda davalı lehine 1.000,00TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1.Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, 2.Alınması gereken 31,40 TL harcın, dava açılırken 27,70 TL’ si peşin olarak yatırıldığından 3,70 TL harcın davacıdan tahsiline, 3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AÜTT gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6.Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 62,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/06/2021