Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/171 E. 2021/282 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/171
KARAR NO: 2021/282
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI : 2016/552 Esas – 2018/871 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/12/2014 tarihinde işletenin davalı …’in olduğu, davalı …’ ün ise sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı tırın arkasına çarptığını, davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçta bulunan davacıların kızı … yaralanarak kaldırıldığı hastanede 03/12/2014 tarihinde vefat ettiğini, davalılardan …’in aracın işleteni olması sebebi ile davacıların zararından işleten olarak sorumlu olduğunu, diğer davalılar …’ ün araç sürücüsü olması sebebi ile davalı ….’ nin ise …cı sigortalamış olması sebebi ile davacıların zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı …’ ün meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğunu, davacıların kızı olan müteveffa … Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi dördüncü sınıf öğrencisi iken vefat ettiğini, müteveffanın okul dışındaki zamanlarında çalışıp aile ekonomisine katkı sağladığını, müteveffa … vefatı nedeni ile davacıların destekten yoksun kaldığını, … plakalı aracın davalı ….’ye yapılan başvuru üzerine davalı … şirketi tarafından davacılara ödeme yapıldığını, davalı … şirketinin 10/03/2015 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 03/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacı anne … için 30.000,00 TL ve davacı baba … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma talebini bilirkişi raporuna göre 177.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın desteğinin müterafik kusuru ile zarara uğradığını, müteveffanın alkollü sürücünün aracına binerek zarara uğramasına kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, dava tarihinden önce davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine davalı … şirketi nezdinde hasar dosyasının açıldığını, aktüer raporuna göre davacı anne … için hesap edilen 20.175,00 TL ile davacı baba … için hesap edilen 11.825,00 TL olmak üzere toplam 32.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/05/2015 tarihinde davacılara ödendiğini, ibraname ile ödenen tazminat miktarı ile mahkemece tespit edilecek tazminat miktarı arasında ortalama bir misli fark olması halinde ibranamenin hükümsüz sayılabileceğini, davacı tarafın zararını ispat etmesi gerektiğini, davalı … şirketinin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olabileceğini, davalı … şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların hesaplanacak tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, teminatın tek zarar görenlerin birden fazla olması halinde KTK 96.maddesi gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müteveffanın hatır için taşınması nedeni ile tazminat miktarından asgari %25 oranında indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, … plakalı aracı kendisinin kullanmadığını, aracın boşanmış eşi … ait olduğunu, kaza esnasında da … aracın içerisinde yolcu olarak bulunduğunu, boşanmış eşi hakkında vergi soruşturmaları ve ceza davaları olması sebebi ile aracın kaydını kendi üzerine almadığını, araç üzerindeki fiili hakimiyetin ve zilyetliğin … ait olduğunu, kaza günü aracı alkollü şoföre teslim edenin de … olduğunu, davacıların murisi …, araçtaki diğer yolcu …, araç sürücüsü … ile boşanmış eşi … eğlenmeye gittikleri yerden dönüşleri esnasında kazanın meydana geldiğini, araç sürücüsünün alkollü olduğunu bile bile araca binen müteveffanın da olayda kusurlu olduğunu, söz konusu taşımada hatır taşıması olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ ün cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, 1a-67.764,51 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …. den 12/05/2015 tarihinden itibaren diğer davalılar … ve …’den 02/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı …’ a verilmesine,1b-38.163,89 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …. den 12/05/2015 tarihinden itibaren diğer davalılar … ve …’den 02/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı …’ a verilmesine,2a-20.000,00 TL manevi tazminatın 02/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’ten müteselsilen tahsili ile davacı …’ a verilmesine,2b-20.000,00 TL manevi tazminatın 02/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’ten müteselsilen tahsili ile davacı …’ a verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme ve bilirkişilerin müteveffanın vefat edinceye kadar çalışmalarını dikkate almadıklarını, hesaplamaların bu yönüyle eksik yapıldığını, takdir edilen tazminatların hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı sürücünün %100 kusuru nedeniyle davacıların murisinin bu kazada vefat ettiğini, Yargıtay yerleşmiş kararlarında dahi destekten yoksun kalma tazminatında indirime gidilmesini kabul etmez iken yerel mahkemenin manevi tazminatta hatır taşımacılığından indirime gitmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece hatır taşımacılığı indiriminin hukuka aykırı olduğunu, müteveffa …a atfedilebilecek hiçbir kusur bulunmadığını, Yargıtay yerleşik içtihatlarında her olayda hatır taşıması için tazminatta indirim yapılmasının zorunlu olmadığını, ilkokul mezunlarının vasıfsız elamanların asgari ücretle çalışırken, dört yıllık fakülte mezunu olacak olan murisin maaşının düşük hesaplanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan 30/04/2018 tarihli aktüerya raporunun istinaf talep eden davacılar vekiline 08/05/2018 tarihli oturumda tebliğ edildiği halde davacılar davacı vekilinin 17/05/2018 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu, ek aktüerya raporuna itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde müteveffanın geliri ve tazminatın hesaplama yöntemi bakımından davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden bu hususlara ilişkin ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.Somut uyuşmazlıkta; Dosya kapsamından müteveffa ile aracı kullanan davalı sürücünün … ile birlikte Merzifon’ da lokantada yemek yedikten sonra Çorum’ a dönmek üzere birlikte araca bindikleri, sürücünün, müteveffadan taşıma için herhangi bir menfaatinin olmadığı anlaşılmakta olup bu durum karşısında desteğin sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi nedeni ile mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasında, yine müteveffa destek ile araç sürücüsünün birlikte lokantaya gitmek ve dönmek amacı ile araca bindikleri ve bu esnada kazanın meydana geldiği anlaşıldığına göre desteğin yolcu olarak taşınmasının hatır taşıması olduğunun kabulü ile hesaplanan maddi tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasında da bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin müterafik kusur ve hatır taşımasına yönelik istinaf talebi yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 71,80 TL haçtan mahsubu ile bakiye 12,50 TL harcın talep halinde davacılara iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/02/2021