Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1697 E. 2021/1076 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1697
KARAR NO: 2021/1076
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI : 2015/658 Esas – 2019/89 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 19/05/2014 tarihinde dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki, davalı … şirketine sigortalı … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yan tarafta park halinde bulunan araçlara çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında araç içerisinde bulunan davacının ağır derecede yaralandığını, kazada davacıya atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bu nedenlerle davalı … şirketinden limit sorumluluğu ile sınırlı olmak kaydı ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve davalı …’dan talep edecekleri manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile bilirkişi raporu ile geçici ve daimi işgöremezlik, malüllük, efor ve iş gücü kaybı, bakıcı gideri, iktisadi geleceğinin tehliye düşmesi ve kazanç kaybı ve benzeri gibi zararlar hesaplandıktan sonra artırılmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirket tarafından 22/07/2013-2014 tarihleri arasında Z.M.M.Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun ve davacının varsa maluliyet oranının tespiti gerektiğini, tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, davacının sigortalı araçta hatır taşıması suretiyle seyahat ettiğini, bu nedenle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın sahibi … ise de aracın araç kiralama sözleşmesi uyarınca … araç kiralama şirketi … tarafından işletildiğini, davalının tazminat açısından hukuki sorumluluğu ve taraf sıfafı bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazlarının olduğunu, … tarafından söz konusu aracın 18/05/2014 tarihinde 2 gün olmak üzere araç kiralama sözleşmesi ile kiralandığını, araç kiralama sözleşmesine aykırı olarak aracın … tarafından kaza günü kullanıldığını beyanla davanın sürücü … ve aracı kiralayan …’ya ihbarı talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 8.049,09 TL’nin davalı … yönünden 19/05/2014 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen davayı kabul kararı usul ve kanuna aykırı olup yerel mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığını, mahkeme tarafından söz konusu kararda ” …yapılan inceleme sonucunda davalı …’ın işleten olduğu bu nedenle davacının zararından sorumlu olduğu ….” hususunda hüküm kurulmuş ise de söz konusu davaya konu aracın 3 yıllık ( uzun dönem ) araç kiralama sözleşmesi ile … Şirketine kiralandığını, müvekkilinin Yargıtay içtihatları ve yasa uyarınca işleten sıfatı bulunmadığını, kazaya karışan araca ilişkin vergisel ödemeler dahi … tarafından ödendiğini, davalı …’ın maddi-manevi tazminat sorumluluğu doğmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, ” İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalı şirketin uzun süreli araç kiralama sözleşmesi nedeniyle işleten sıfatı olmadığına yönelik savunması karşısında mahkemece herhangi bir değerlendirilme yapılmamasının doğru olmamıştır.Bu doğrultuda mahkemece yapılması gereken taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı sözleşmenin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, sözleşme süresinin bitiminden önce sözleşmenin feshedilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, sözleşmenin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği,gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşme içeriğine göre davalı …’ın işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2021