Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/166 E. 2021/261 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/166
KARAR NO: 2021/261
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2015/653 Esas – 2018/329 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın, 25/03/2008 tarihinde kusurlu olarak, müvekkili sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana gelmesi neticesinde %98 oranında sürekli sakat kaldığını, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına iki tür teminat girdiğini, bunlardan ilkinin “sakatlanma ve ölüm teminatı” diğerinin ise sürekli bakım giderini de kapsayan “tedavi giderleri teminatı olduğunu” sürekli bakım gideri taleplerinin “tedavi giderleri teminatı” kapsamında talep edildiğini beyanla, müvekkili için 5.000,00 TL sürekli bakım gideri tazminatının (davalı … azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 17/11/2017 tarihli dilekçesi ile dava miktarını 100.000,00 TL olarak arttırdığına ilişkin beyanda bulunmuştur.Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 100.000,00 TL bakıcı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın 25/03/2008 tarihinde meydana geldiğini, davaya konu tazminat talebinin zamanaşamına uğradığını, hesaplanan tazminat tutarından davacının müterafik kusurunun var olup olmadığı dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının gerekli önlemleri alıp almadığının tespit edilmesi ve daha sonra tazminat hesaplaması yapılırken müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan maluliyet raporu dikkate alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, maluliyet oranının tespiti için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, eksik ve hatalı incelemeler neticesinde hazırlanan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulamayacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli bakım gideri istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile dava zamanaşımı definde bulunmuştur. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, dava zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada davalı vekili cevap dilekçesi vermediği ve zamanaşımı defi ileri sürmediğine ve davacı tarafından açık muvafakati bulunmadığına göre istinaf aşamasında ileri sürülen dava zamanaşımı def’inin nazara alınması olanaklı değildir. Mahkemece hükme esas alınan, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığının 28/07/2016 tarihli maluliyet raporuna göre, davacının %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve aynı üniversitenin 04/05/2017 tarihli ek raporuna göre davacının merkezi sinir sistemi hastalığı nedeni ile ömür boyu bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih dikkate alınacağından rapor düzenleyen Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümü olduğu anlaşılmakla Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınmasına yönelik itirazı yerinde değildir.Dosya kapsamından kaza ile ilgili sürücünün olay yerini terk ettiğinden Trafik Kaza Tespit Tutanağı düzenlenmediği, kaza sırasında iş yerine ait motosiklet kullandığı ve mahkemece aldırılan kusur raporunda A2 sürücü belgesi olmadığı, koruma başlığı ve koruma gözlüğü takmadığı ve kavşağa yaklaşırken hızını düşürmediği belirtilerek %20 kusur oranı verildiği, davacı vekilinin kusura itirazı olmadığını belirttiği anlaşılmıştır. Oysa kusur tespitinin KTK ve yönetmelik hükümlerine aykırılığa göre sürüş tekniği ile ilgisi olmayan ehliyetsizlik ve koruyucu tedbirler dikkate alınmadan yapılması gerekir. Ancak aktüer bilirkişi raporunda bakıcı tazminatı %20 kusur durumu düşüldükten sonra dahi 418.586,93 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak poliçe teminatının 100.000,00 TL olması sebebi ile poliçe teminatı ile sınırlı kalınarak 100.000,00 TL üzerinden hüküm kurulmuştur. Müterafik kusur gerekçeli kararda tartışılmamış olması doğru değil ise de davalı poliçe limiti nedeniyle sonuca etkisi olmayacağından davalı vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.831,00 TL harçtan peşin alınan (35,90+1.671,85=) 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,25 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/02/2021