Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1657 E. 2019/3739 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1657
KARAR NO : 2019/3739
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/01/2017
NUMARASI : 2015/218 Esas 2017/20 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete sigortalı … plakalı aracın … no.lu Kasko sigortalı olduğunu, 20.07.2012 günü … yönetimindeki sigortalı … plakalı aracın Bayrampaşa yeni hal yönünde seyrederken rögar kapağına girerek takla attığını ve sürücünün yaralandığını, olaydan sonra düzenlenen tutanakta kusur ile ilgili kanaate varılamadığını, bilirkişi incelemesi ile kusur oranının tespit edilebileceğini, kazanın ihbar edilmesi üzerine eksper incelemesi yaptırıldığını ve tespit edilen 19.642,00 TL’nin sigortalısına 26.09.2012 tarihinde ödendiğini belirtmiş ve kusur oranlarının tespit edilmesiyle alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın yanlış hasma yönlendirildiğini, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, dava konusu mahalde davalı idare tarafından bir çalışma yapılmadığını, ibraz edilen idari yazışmada kaza mahallinde bir İSKİ atık su hattının olmadığının, ilgili yerde IBB Yol Bakım Müdürlüğünün sorumluluğunda olan Yağmur Suyu Kanal hattının olduğunun belirtildiğini, İSKl’nin yolların bakım ve onarımıyla ilgili bir sorumluluğunun olmadığını, anayolları yapmak, yaptırmak ve bakım ve onarımını sağlamakla yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu yolun bakım ve onarımından İBB’nin sorumlu olduğunu, kaza ile davalı idare arasında illiyet bağının olmadığını, tutanakta da bu yönde bir tespit yapılamadığını, bu durumun olay yerinde yapılacak keşifle tespit edilmesi gerektiğim, olay ile sonuç arasında illiyet bağının olmadığını, sürücünün kusurunun da araştırılması gerektiğini, hızlı seyretmesi halinde bu kazanın meydana gelebileceğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu, dava tarihinden öncesinden faiz talebinin haksız olduğunu belirtmiş ve davanın usul ve esastan reddini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince, ” Açılan davanın tam kabulü ile, 19.642 TL’nin 26.09.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı İSKİ Genel Müdürlüğünden tahsiline” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: dava açılırken davacının sigortalısına ödeme yaptığı bedelin belli olduğunu, davanın açıldığı tarihte davacının alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin mümkün olmadığını iddia etmesinin tamamen afaki bir iddia olduğunu, davanın bedel artırım tarihi itibariyle ve artırılan bedel yönünden zamanaşımına uğradığından bedel artırım talebinin reddi gerekirken kabulüne ve kabul doğrultusunda karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, rücuen tazminat davalarının hükmünün 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu süre zarfında yapılmayan talebin süre aşımından reddi gerektiğini, meydana gelen hasardan müvekkil idarenin sorumlu olmadığı hususunun da bilirkişi raporu ile olduğu halde verilen kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın husumet yokluğundan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinde hukuka uyarlık olmadığını, hükmolunan bedelin piyasa rayicine uygun olmayıp fahiş olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmektedir.Dava; dava dışı sigortalıya ait aracın yağmur suyu rögar kapağı nedeni ile hasara uğraması nedeniyle oluşan hasara ilişkin sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsiline ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. maddesine göre şehir içi yollarda her türlü yapım, onarım ve alt yapı tesis çalışmalarında trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak önlemleri almak, aldırmak ve denetleme görevinin Belediye’ye ait olduğunun düzenlendiği, ayrıca 5393 sayılı Kanun’un 14.maddesi uyarıncada bakım ve onarımdan belediyenin sorumlu olduğu, somut olayda davalı sigortalının aracının hasarlandığı yerin İBB’nin sorumlu bulunduğu yol güzergahında bulunduğu tarafların kabulündedir. Bu doğrultuda yol üzerinde meydana gelen hasar ve tamirat işlemlerinin İBB’nin yükümlüğünde olduğu, bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, gerekçeli ve denetlenebilir olduğu, ayrıca İBB ile İSKİ arasında düzenlenen Yağmursuyu Tesislerinin Yapılmasına İlişkin Ortak Hizmet Protokolünün 5.1.d./1.d maddesi ile 5.1.e/2 maddesinde sorumluluğun İBB olduğunun hüküm altına alındığı, kazaya sebep olduğu belirtilen rögar kapağının ana arter yol üzerinde İBB’ye ait olduğu anlaşılmış olmakla davalı olarak gösterilen İSKİ’nin pasif husumeti bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/18726 Esas ve 2017/9812 Karar sayılı kararı). HMK’nun 114/d maddesine göre “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” dava şartıdır. Dava şartları Mahkemece, yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınır.Bu durumda somut uyuşmazlıkta da davalının pasif taraf ehliyeti (husumeti) bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesince, açılan davanın davalının taraf ehliyeti bulunmadığından HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddesi gereğince (dava şartı yokluğu sebebi ile) usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’ nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın HMK’ nın 114/1-d ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre;1-Açılan davada HMK’nın 114/1-d maddesinde düzenlenen davalının taraf sıfatına ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine,2-Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 318,35 TL harçtan mahsubu ile kalan 273,95 TL karar harcının davacıya iadesine,3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 52.75 TL posta giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/11/2019