Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1635 E. 2021/1294 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1635
KARAR NO: 2021/1294
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/02/2019
NUMARASI: 2016/348 Esas – 2019/92 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; olay günü olan 08.03.2015 günü, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken karşıya geçmekte olan yaya …’a çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında davacı …’un Isparta Keçiborlu İlçe Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığını ve patella kırığı, femur kırığı ve eklem kontraktürü tanısı konduğunu, ayrıca, davacı müvekkilinin sol ayağında platin mevcut olup sol ayağını kıvıramadığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta A.Ş.’nin … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı … şirketinden karşılanması amacıyla doğrudan doğruya davalı şirkete 05.11.2015 tarihinde başvuru yapıldığını ancak davalı … tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan toplam 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı şirkete başvuru tarihi olan 05.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu aracın 26/09/2014-2015 tarihleri arasında müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, bu nedenle dosyada önce kusur tespiti yapılması gerektiğini, maluliyet durumunun Adli Tıp Kurumunca veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarınca tespitinin gerektiğini, maluliyetin tazminat gerektirip gerektirmediğinin, davacının çalışıp çalışamayacak durumda olup olmadığının ve maluliyet sebebi ile mesleğini yerine getirip getiremediğinin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile, 1.817,08 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 55.513,17 TL sürekli iş göremezlik tazminatı toplamı 57.330,25 TL tazminatın 18/11/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; temerrüt tarihinin yanlış hesaplandığını, aktüer raporuna itirazlarına hiç değilmediğini, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, aktüer raporuna karşı sunulan beyan dilekçelerinde de belirttikleri üzere; raporun sonuç kısmı c bendine göre karar verilmesi gerektiğini, zira kazazede çocuk olduğundan bu dönemde çalışmayacağından maluliyet sebebiyle de bir gelir kaybına uğradığı düşünülemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde bu tarihte, eğer davadan önce ihbar yoksa en erken dava tarihinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davacı vekilinin dava dilekçesi ile ıslah dilekçesinde sigortaya başvuru tarihinden itibaren yasal faiz talep etmiştir. Bu durumda davadan önce davacı tarafça sigorta şirketine 05/11/2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu da görülmekle ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü olan 18/11/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faize hükmedilmesi doğru olup davalı … vekilinin faize değinen itirazı yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan bilirkişi raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK’nın 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 23/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği ancak süresinden sonra 06/01/2019 tarihinde “… Bilirkişinin rapor sonuç kısmı c) bendinde yaptığı hesaba göre karar kurulmasını saygıyla vekil olarak dilerim.” şeklinde itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yukarıda açılanan ilkeler çerçevesinde davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de sürekli ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli iş göremezlik tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece bilirkişinin sürekli maluliyete ilişkin tazminat hesabı esas alınarak hüküm kurulması, ıslah dilekçesi ile talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden hüküm bu yönden düzeltilmiştir ( Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek davanın sürekli iş göremezlik tazminat tutarı olan 55.513,17 TL üzerinden kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile ilgili usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,Buna göre: -Davacıların dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile, 55.513,17 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 18/11/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2- Geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanununca alınması gerekli 3.792,10 TL ilam harcından peşin yatırılan 29,20 TL peşin harç ile 200,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.562,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 6.456,44 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç, 200,00 TL ıslah harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 278,75 TL tebligat, müzekkere ve posta giderlerinden oluşan toplam 1.137,15 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 27,25 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021