Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1625 E. 2021/1180 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1625
KARAR NO: 2021/1180
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2017/1281 Esas – 2019/59 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.11.2015 tarihinde Oftu-Erzurum yakınlarında meydana gefen trafik kazasında müvekkillerinin oğlu …’ın vefat ettiği, kazanın … plaka sayılı araç sürücüsünün dikkatsizliği sonucunda meydana geldiği, aracın davalı … şirketi nezdinde sigortalı olduğu, zararın karşılanması bakımından 26.10.2017 tarihinde davalı … şirketine yanlı olarak başvuru yapıldığı ancak yasal 15 günlük sürede ödeme yapılmadığı belirtilmiş olup, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, anne … için 1.000,00 TL, baba … için 1.000,00 TL olmak üzere 2.000,00 TL destekten yoksunluk tazminat bedeli ve 1.000,00 TL cenaze masraf bedelinin 26.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek kusurlu aracın ticari oJduğu da dikkate alınarak %11 avans faizi İle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddi gerektiği, müvekkil sigorta şirketine başvuruda gerekli evrakların ibraz edilmediği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğu, davaya konu otoparkın hususi otoparkta gerçekleştiği için zararın teminat dışı olduğu, tazminat hesabı alınması halinde THH- 2010 hayat tablosu ve 1,8 oranında teknik faizin esas alınarak yapılması gerektiği, mütevvanın gelir durumunun ispatının davacılara düştüğü, aktüerya hesaplamasında dikkat edilmesi gereken hususun ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğu, davacının herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiği, davacı yanın gelir durumunun delillerle kanrtlanması gerektiği aksi takdirde asgari ücret olarak kabul edilmesi gerektiği, müvekkil şirketin temerrüde düşmesinin söz konusu olmaması nedeniyle faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiği belirtilmiş olup, usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 31.979,85 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacı …’a ödenmesine, 81.358,27 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacı …’a ödenmesine, 2.750,00 TL cenaze ve defin giderinden kaynaklanan maddi tazminatın davalı … şirketinden 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacılara ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığı ve hükme esas alınamayacak nitelikte olan bilirkişi raporu dikkate alınarak kesin incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, davacı taraf özel dava şartı olan sigorta şirketine usüle uygun başvuruyu yerine getirmemiş olup, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece hesap raporu alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu kazanın müvekkili sigorta şirketine trafik sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü … idaresindeyken kazanın meydana geldiğini, yaya …’ın hayatını kaybettiğini kusur oranının kabul edilemeyeceğini, kazanın meydana geldiği yerin özel otopark olup, meydana gelen zararın teminat dışı olduğunu, bu hususun dosyada defalarca sunulan dilekçelerinde mevcut olduğunu, hiçbirinin dikkate alınmadığını, ayrıca gerekçeli kararda itirazlarına ilişkin bir açıklamanında bulunmadığını, davaya konu kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı kanun kapsamında Karayolu niteliğinde olmadığından meydana gelen zararların da trafik sigorta poliçesi kapsamında yer almadığını, destekten yoksun kalma tazminatı varsayımlara dayanılarak belirlendiğini, sigorta zenginleşme aracı olmayıp sadece gerçek zararın tazmininin talep edileceğini, hatalı raporun hükme esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yetiştirme giderinin yalnızca baba payından %5 olarak indirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, indirimin Yargıtay kararları gereği hem anne hem baba için hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini, maddi hatanın düzeltilmesi gerektiğini, mahkemece hükmedilen tazminatın 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi sebebiyle kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, şayet temerrüdün gerçekleşmediğini, dava konusu kazanın haksız fiil niteliğinde olduğundan avans faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, hükmedilen tazminata işletilecek avans faizi başlangıç tarihi olarak 08/11/2017 temerrüt tarihi belirtilmiş olup kararın bu yönüyle de hatalı olduğundan kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze ve defin gideri istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 27/11/2015 tarihinde, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, dava dışı 2014 doğumlu desteğin dedesi … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın davacıya ait “…” adlı işyerinde yaya olan müteveffa …’a çarptığı, çarpmanın etkisiyle …’ın hayatını kaybettiği, mahkemece kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğunu belirten bilirkişi heyet raporuna göre hesaplanan tazminata karar verildiği görülmüştür. Bir rizikonun meydana getirdiği zararın sigorta kapsamına girebilmesi için, o rizikonun motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması zorunludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımlarla ilgili 3. maddesinde, karayolu; trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 2/2. maddesinde, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık alanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj yolu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrolü kara yollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımları da bu yasa uygulaması bakımından karayolu olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, kazanın meydana geldiği alan üzerindeki kroki, görgü ve tespit tutanakları, cd izleme tutanakları ve bu tutanaklardaki resimlere göre …i caddesi üzerindeki işyeri olduğu anlaşılmakla, 2918 sayılı KTK’nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına, özel mülkiyete ait olmasının KTK’nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre kazanın meydana geldiği yerin karayolu olduğunun kabulü gerekir. Buna değinen davalı vekili istinaf itirazı yerinde değildir. Davacılar tarafından davadan önce 26.10.2017 tarihinde davalı … şirketine başvurulduğu görülmekle, başvuru şartının yerine getirilmediğine yönelik itirazında reddi gerekmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, dosya kapsamından ev hanımı olup çalışmaması nedeniyle desteğin annesi için %5 yetiştirme gideri indirimi yapılmadan hesaplanan tazminata hükmedilmesi doğrudur. Davalı … şirketine 26.10.2017 tarihinde yazılı olarak müracaat edildiği, bu tarih itibari ile mahkeme tarafından 8 iş günü hesaplanıp 9.iş gününe denk gelen 08/11/2017 tarihi itibari ile temerrütün başlatıldığı görüldüğünden faiz başlangıç tarihinin de doğru belirlendiği ve kazaya karışan aracın cinsi kamyon olmakla dava dilekçesinde avans faizi talep edildiği anlaşıldığına göre bu yöndeki istinaf talebinin de reddine karar verilmiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 7.929,98 TL harçtan peşin alınan 1.983,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.946,98 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/06/2021