Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1594 E. 2021/1241 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1594
KARAR NO: 2021/1241
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI : 2016/699 Esas – 2019/164 Karar
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sigorta şirketine trafik sigortası ile poliçeli … plakalı aracın 18/10/2007 günü kaza yaparak müvekkil … eşi ile … babası … ‘nın vefat ettiğini, …’nın vefatı nedeni müvekkillerinin mağdur olmuş ve destekten yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketince hasar dosyası açılmış ise de ancak haksız biçimde reddedildiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak olarak vefat nedeni ile oluşan zarar için şimdilik 1.000,00 TL’nin muaccel olduğu tarihten bu yana yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini (%75 kusur oranına göre) … için;163.378,11 TL, … için 28.373,37 TL olmak üzere 191.751,48 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zaman aşımına uğradığını, müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracı 26.07.2007-8 poliçe vadeli ZMSS ile sigortaladığını, söz konusu poliçede şahıs başına sakatlık ve ölüm için 60.000,00 TL, kaza başına sakatlık ve ölüm için 180.000,00 TL teminat öngörüldüğünü, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın mütevvafının kusuru nedeniyle meydana geldiğinden teminat dışı olduğunu, ayrıca temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; … için 163.378,11-TL’nin; … için 28.373,37-TL’nin temerrüt tarihi 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracı 26.07.2007-8 poliçe vadeli … Poliçe nolu Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) ile sigortaladığını, söz konusu poliçede şahıs başına sakatlık ve ölüm için 60.000,00 TL, kaza başına sakatlık ve ölüm için 180.000,00 TL teminat öngörüldüğünü, mahkemece hükmedilen tutarın sigorta poliçesinde belirtilen hem şahıs başına sakatlık ve ölüm teminatını hem de kaza başına sakatlık ve ölüm teminatını aştığını, mahkemenin kararına esas alınan hesaplamanın hukuka uygun olmadığını, kararda davacı … için hükmedilen tazminatın 60.000,00 TL’lik şahıs başına sakatlık ve ölüm teminatını aşan 103.378,11 TL’lik kısmının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından sigortalanan araç sürücüsüne %25 kusur atfedildiği halde hukuka aykırı olarak %75 kusur oranı üzerinden karar verdiğini, bu hususun gözardı edilerek tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme dava tarihi itibariyle davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığı hususunu dikkate almaksızın karar verdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 18/10/2007 günü saat18.35 sıralarında sürücü … idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halindeyken olay yerindeki kavşağa geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçmesi sonucu Atatürk caddesini takiben SSK kavşağına seyir halinde olan sürücü … idaresindeki … motosiklete kendi aracının sağ ön kısmı ile çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiği, kaza sonucu motosiklet sürücüsü davacıların murisi …’nın öldüğü anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında olayda sürücü … şeride tecavüz kusurunu işlediği belirtilmiştir.Ceza mahkemesinde üçlü bilirkişiden alınan raporda müteveffa sürücünün asli kusurlu otomobil sürücüsünün tali kusurlu olduğu belirlenmiş, bu doğrultuda verilen karar yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Mahkemece alınan kusur raporunda da … motosiklet sürücüsü müteveffa …’nın %75 oranında, dava dışı … plakalı araç sürücüsü …’ün ise %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 18/10/2007 tarihi ile dava tarihi olan 28/06/2016 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Müteveffa sürücüye ait motosiklet 26/07/2007 başlangıç 26/07/2008 bitiş tarihli ZMSS poliçesinin davalı …. şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalıdır. Davacılar müteveffanın motosikletinin zmms sigortacı olan davalıdan 3. kişi sıfatı ile yansıma yolu ile oluşan destekten yoksun kalma zararlarını talep etmektedirler.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )Somut olayda davaya konu trafik kazası 18/10/2007 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı tarafça sigortalı aracın ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi ise 26/07/2007’dir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi ile poliçe tarihi, sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği ve poliçenin tanzim edildiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından davalı sigorta vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Davacılar desteğinin sürücüsü olduğu ve dava konusu kazayı yapan motosiklet için davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçeye göre ölüm halinde kişi başına teminat limitinin 60.000,00 TL olarak yazılı olduğu ancak kaza tarihi itibariyle (2007/2 Yılı Trafik Sigortası Teminatlarını gösterir çizelgeden açıkça anlaşılacağı üzere) teminat limitleri sakatlık ve ölümde kişi başına 80.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu kazada ölen davacılar desteğinin hak sahibi olan tüm yakınlarının talep edebileceği tazminatlardan, davalı sigortacının bu limitle sınırlı olarak sorumlu olacağı açıktır. Bu doğrultuda bir kişinin ölümü ile gerçekleşen kazada ölen müteveffa yönünden davalı sigorta şirketi kişi başı teminat limiti ile sorumlu olacaktır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davacılar için sigorta limiti üzerinde tazminata ( ıslah dilekçesinde talep edilen %75 kusur oranına göre) hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, hak sahipleri lehine aktüerya raporunda hesaplanan toplam tazminat, davalının düzenlediği ZMSS poliçesindeki limiti aştığından, kaza tarihinde yürürlükte olan ve 2007/2 Yılı Trafik Sigortası Teminatlarını gösterir çizelgeye göre kişi başı ölüm teminatı limitini ( 80.000,00 TL) aşmamak üzere tüm hak sahiplerinin payları dikkate alınıp tazminatlarının hesaplanması ve tüm hak sahipleri arasında garameten paylaştırma yapılması konularında, ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak) sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021