Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1593 E. 2021/1240 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1593
KARAR NO: 2021/1240
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/06/2018
NUMARASI : 2014/236 Esas – 2018/344 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.11.2011 tarihinde sürücü …’ün idaresindeki … plakalı araç ile müvekkili … ın kullandığı, diğer davacıların yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araca kusurlu bir şekilde çarptığını, kaza neticesinde müvekkillerinin yaralandığını, müvekkili …’ a verilen Kocaeli Devlet Hastanesinin 12.01.2012 tarihli raporunda sol el 4.parmakta %3 özür bulunduğunun bildirildiğini, kaza tarihinde düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında ve ceza dosyasında alınan raporda davalı sürücünün kusurlu olduğunun belirlendiğini, kaza tarihinde … plakalı aracın geçerli bir trafik sigortası olmadığından maddi tazminat hususunda husumetin Güvence Hesabına yönlendirildiğini belirterek davacılar … için geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, davacı … için sürekli iş göremezlik tazminatı ile her bir davacı için 50.000’er-TL manevi tazminatın davalı Güvence Hesabından dava tarihinden, diğer davalılar için kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle trafik kazasına karışan kusurlu aracın kaza tarihini kapsayan trafik poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, ATK dan davacıların maluliyetinin olayda bağlantısı hususunda ve maluliyetin son durumu ile oranı hakkında rapor alınması gerektiğini, maluliyet oranının davaya konu trafik kazasından mı yada kaza öncesi mevcut olan bir sakatlığından mı kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu olayda hatır taşıması bulunup bulunmadığının araştırılmasını, hatır taşıması var ise hesaplanacak tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımından davanın reddini, davaya konu trafik kazasında müvekkili …’ ın hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan aracın hukuken sahibinin müvekkili olarak gözükse de fiilen aracın satışının diğer davalıya yapıldığını ve aracın teslim edildiğini, kaza tarihinde aracı kullanan kişinin müvekkili olmadığını, davacılar tarafından istenilen tazminat tutarının fahiş olduğunu ve sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, kaza geçiren kişinin kalıcı bir sakatlık olmadığından sürekli değil geçici iş göremezlik kaybı talep edilmesi gerektiğini, bu konuda gerekli bilirkişi incelemelerinin yapılmasını talep ettiklerini, kesinleşmiş bir maluliyet oranının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat yönünden; davacılar … lehine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, Davacı … lehine davalı Güvence Hesabı aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, Davacı … lehine davalılar … aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile, 32.764,22-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 06/11/2011 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … lehine 20.000-tl , davacı … lehine 10.000-tl , davacı … lehine 10.000-tl olmak üzere toplam 40.000-tl manevi tazminatın davalılar …’ ten olay tarihi olan 06/11/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece gözden kaçırılmış delil ve tanıklar bulunduğu ve tarafının iyi hali göz önünde bulundurulmadan karar verildiğini, daha önceki ifadelerini tekrar ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 06/11/2011 tarihinde saat 23.20 sıralarında sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile olay yerindeki kavşağa geldiğinde karşı yöne geçmekte olan sürücü … ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol yan kısımlarına kendi aracının ön kısımları ile çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kaza tespit tutanağına göre olayda sürücü …’ün asli kusurlardan kavşaklarda geçiş önceliğine uymama, aracının hızını kavşaklara yaklaşırken dönemeçlere girerken azaltmamak, yönetmelikte belirtilen miktarın üzerinde iken alkollü araç kullanmak kurallarını ihlal ettiğinden 1. derecede kusurlu olduğu, diğer sürücünün kusurunun olmadığı, davacıların bu kazadan dolayı maddi ve manevi tazminat talepli olarak bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.Ceza mahkemesinde yapılan yargılama sırasında keşif yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alındığı, bilirkişinin davacı sürücü … birinci derecede kusur, davalı sürücüye ikinci derecede kusur verdiği itiraz üzerine ATK trafik ihtisas dairesinden alınan heyet raporunda seçenekli kusur durumu belirlemesi yapılması üzerine, ceza mahkemesince kaza tespit tutanağını düzenleyen tanık sıfatıyla dinlenilen trafik polis memurunun ifadesi esas alınarak davacı sürücü … kavşağa sağdan girmiş olması ve önceliğinin bulunması nedeniyle kusursuz, davalı sürücünün ise tamamen kusurlu olduğu kanısı ile karar oluşturulmuştur. Ayrıca davalı sürücünün aracı kullananın kendisi olmadığı yönündeki iddiası da tartışılarak, sürücü olduğu davalı/sanık tarafından iddia edilen …’ün soruşturma aşamasındaki ifadesi ve olay yeri görüntülerinin bulunduğu CD nin sürücü belirlemesi için yaptırılan bilirkişi incelemesinde belirtilen aracın sol tarafından inen kişinin davalı … fotoğrafına benzediği raporuna itibar edilerek, sanık sürücünün cezadan kurtulma amacına yönelik savunmada bulunduğu belirlemesi ile asli derecede ve tamamen kusurlu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemesi ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Bu kapsamda ceza mahkemesince maddi vaka değerlendirilirken olayın oluşunun belirtildiği, davalı tarafın sürücü olmadığı yönündeki beyanları da tartışıldığı bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği sabit olmakla bu maddi olgular artık hukuk mahkemesi için de bağlayıcı nitelikte olduğundan ayrıca Ceza mahkemesine sunulan kusur raporu ile Mahkemece aldırılan kusur raporunun birbiri ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, davalının iddiaları ile ilgili tanık da bildirmediği belirlendiğinden davalı vasisinin ve davalının kendisinin verdiği dilekçedeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı …’ün istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı …’ün vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.238,12 TL harçtan peşin alınan (249,00+1.018,63) 1.267,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 970,49 TL harcın davalı …ten tahsili ile Hazineye irat kaydına,Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/06/2021