Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1580 E. 2019/3345 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1580
KARAR NO : 2019/3345
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 30/01/2019
NUMARASI : 2017/754 Esas – 2019/38 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; görülmekte olan davanın sigorta şirketinden olan alacak hakkının müvekkiline temlik edilmesi neticesinde ortaya çıktığını, davalı şirkete sigortalı … Ltd. Şti.’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 06.01.2017 tarihinde …’na ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, dava dışı …’nun bu kazadan kaynaklanan tazminat alacağını müvekkiline temlik ettiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 3.300,00 TL hasar bedeli ile 100,00 TL değer kaybı bedeli ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde davalının temerrüt tarihi olan 03.04.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 2018 KTK’ya göre davacının dava açmadan önce yeterli ve gerekli tüm belgeler ile birlikte yazılı başvuru yapması gerektiğini, başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacı yanın temlik hakkının tespit edilmesi gerektiğini, taraf kusurlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumuna gönderilmesini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin yalnızca gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacı tarafın değer kaybı talebinin teminatı dışında olduğunu, eğer bir hesaplama yapılacak ise 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Karayolları mOtorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde yer alan değer kaybı hesaplama formülüne göre hesaplama yapılması gerektiğini, ekspertiz ücreti poliçe kapsamında bulunmadığından reddi gerektiğini belirterek haksız ve yasla dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince davacının kesin süreye rağmen bilirkişi gider avansını yatırmadığı gerekçesiyle “İspat olunamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; verilen kararın dosyanın gerçekliği ile bağdaşmadığını, bilirkişi ücretinin 05/07/2018 tarihinde yatırıldığını, bilirkişi ücretinin 2 hafta geç yatırılmış olmasının celse uzamasına sebebiyet vermediği gibi bilirkişi incelemesi yapılmasına da engel olmadığını, davanın reddine karar verilen 30/01/2019 tarihli celse öncesinde bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğunu ve tebliğ de alındığını, sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda 29/01/2019 tarihinde ıslah dilekçesininde mahkemeye sunulduğunu ancak yerel mahkemece dosyaya sunulmuş olan raporun bilirkişiye geri iadesine karar verildiğini, usul hukukumuzda kesin süre ile amaçlanan yargılamanın makul sürede bitirilmesi olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın hukuka, hakkaniyete ve usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya incelendiğinde; İlk Derece Mahkemesince 06/06/2018 tarihli duruşma tutanağı ile davacı tarafa bilirkişi incelemesi için 800,00 TL gider avansını yatırmak üzere iki hafta süre verildiği, davacı vekilince bilirkişi gider avansının 2 haftalık süre geçtikten sonra fakat duruşmadan önce 05/07/2018 tarihinde yatırıldığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek raporun düzenlendiği, taraflara tebliğ edildiği, mahkemece avansın süresinde yatırılmaması nedeni ile bilirkişi raporunun bilirkişiye iadesine ve davanın da kesin süreye uyulmadığından reddine karar verildiği görülmektedir. 6100 sayılı HMK’da deliller için taraflarca avans yatırılması gerektiği hususu düzenlenmiş olup, “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324/1.fıkrasında “Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.”, ikinci fıkrasında ise ” Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. ” düzenlemesi getirilmiştir.Ancak 324/2.fıkrasındaki sonucun doğması için delil avansının yatırılması için kesin süre verilmesi halinde taraflara yüklenen borçların açıkça ve ayrıntılı olarak tereddüte mahal bırakmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bunun için delil ikamesi için yapılacak ihtaratta; verilen makul sürenin kesin olduğunun belirtilmesi, toplanacak delil için gereken masrafların kalem kalem miktarı da belirtilmek suretiyle gösterilmesi ve ayrıca masrafın yatırılmaması halinde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyadaki diğer delillere göre karar verileceğinin açıklanarak ihtar edilmesi gerekir. Aksi halde kesin süre verilmesinin sonuçları uygulanamaz.Eldeki davada; Mahkemece 06/06/2018 tarihli duruşmada verilen ara kararında, bilirkişiler için davetiye gideri ile bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri gösterilmediği gibi davacı tarafa kesin süre verildiği de ara kararına yazılmamıştır. Bu durumda Mahkemece verilen süre içeren ara karar, yukarıda açıklanan niteliklere ve şartlara haiz olmadığından, davacı tarafa kesin süre verildiğinden ve sonuçlarının uygulanması gerektiğinden bahsedilemez. Aynı zamanda HMK’da tayin edilen süreler ile HMK’ nın da düzenlenen gider avansının dava açılırken, yatırılmasının gerekliliği, yargılamanın hızlı bir şekilde çabuk bitirilmesini temin amacıyla getirilmiştir. Somut olayda davacının gider avansını 2 haftalık süre geçtikten sonra fakat duruşmadan önce 05/07/2018 tarihinde yatırdığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek raporun düzenlendiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, gerek usul ekonomisi açısından ve gerekse mahkemece verilen süre kesin süre şartlarına haiz olmadığından, bilirkişi incelemesi için gereken gider avansınında yatırıldığı gözeterek işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken davanın kesin süreye uyulmadığından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince istinafa konu yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/09/2019