Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/155 E. 2021/172 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/155
KARAR NO : 2021/172
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/09/2018
NUMARASI: 2016/1289 Esas – 2018/892 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ve …’ ın murisleri …’ ın 27/06/2016 tarihinde … plakalı aracın trafik kazası yapması nedeni ile vefat ettiğini, trafik tutanağına göre sigorta yapılan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkillerinin murisinin makinacı olarak çalışmakta iken doğum nedeni ile Mayıs 2015 tarihinde işten ayrıldığını, en son Mayıs 2015 tarihinde aldığı net ücretin 1.250,00 TL olduğu ve bir yıl sonra vefat etmesi nedeni ile alabileceği ücertin bu rakama göre oranlanması gerektiğini, kaza nedeni ile zararın karşılanması için davalı … şirketine 14.10/2016 tarihli dilekçe ile başvuru yapıldığı ve dilekçe ekinde tüm deliller sigorta şirketine bildirildiğini, sigorta şirketi tarafından müvekkili …’ın hesabına 18.11/2016 tarihinde 142.444,00 TL ödeme yapıldığı ancak müvekkillerinin oluşan zararının yüksek olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketçe poliçe limitleri kapsamında tüm ödemelerin yapıldığı ve söz konusu poliçeden kaynaklı herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, kazaya konu kusur oranı tespitinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğini, kusur oranının tespitinden sonra davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, müterafik kusur indiriminin alınması gerektiğini, kardeşlerin destekten yoksun kaldıklarının somut delillere ispatı gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; Temerrüt tarihi olan 18/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davacı … yönünden 20.145,38 TL; davacı … yönünden 20.810,41 TL olmak üzere toplam 40.955,79 TL destekten yoksun kalma tazminatının sorumlu olduğu miktar kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada hatalı pay oranları kullanılmış olup bu sepeple hatalı pay oranları ile yapılan hesaplamanın gerçeği yansıtmadığını, hesaplamanın mütveffaya 2, eşine 2, çocuğuna, annesine ve babasına 1 er pay ayıracağı düşünülmeli ve destekten çıkan çocuğun payı annesine ve müteveffaya, destekten çıkan müteveffanın babasının payı müteveffanın annesine daha sonra annede destekten çıkınca geride kalanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerektiğini, bakiye ömür destek alacaklarının rapor tarihindeki yaşlarına göre hesaplanması ve bu sebeple 05/04/2019 tarihine kadar destek verilmesi gerektiğinden bu yönüylede karara esas olan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 27/06/2016 tarihinde dava dışı sürücü … yönetimindeki davalı … şirketine 20.06.2016 / 2017 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı, olan … plaka sayılı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu, araçta yolcu konumunda bulunan destek …’ ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları, İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü olan desteğin %100 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği davacıların desteğin eşi ve çocuğu olduğu anlaşılmaktadır.Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre ” çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edildiği; Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalı olduğu; Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak payların düşeceği, Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun paylarının destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılarak, anne ve babaya verilmeyeceği; Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payının artacağı; Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmasının” benimsendiği değerlendirildiğinde;İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihindeki yaşına göre muhtemel yaşam süresinin, davacıların kaza tarihinde yaşlarına göre destek süreleri belirlenerek desteğin geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek yukarıya aktarılan yargıtay ilamı doğrultusunda destek, eş, çocuklar, anne ve babaya da pay verilerek, yine yapılan ödemenin güncellenmiş tutarı da düşülerek yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında ve İlk Derece Mahkemesince de bu rapora göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.797,69 TL harçtan peşin alınan 700,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.097,69 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/02/2021