Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1528 E. 2019/3736 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1528
KARAR NO : 2019/3736
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
NUMARASI : 2017/102 Esas – 2019/85 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı hususi kamyonetin davacı …’nin eşi, … babası olan destekleri yaya olan .. kusurlu bir şekilde çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, tek taraflı trafik kazasına karışan … plakalı aracın …A.Ş. tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalandığını, davacıların desteklerini kaybetmeleri nedeni ile maddi ve manevi açıdan yoksun kaldıklarını, destek … ölmeden önce emekli olduğunu, aynı zamanda pazarcılık yaptığını, hafta içi ve hafta sonu olmak üzere her gün kurulan pazarlarda tezgah açarak sebze meyve sattığını beyan ederek, dava ve ıslah hakları saklı kalması kaydıyla müvekkilleri için ayrı ayrı şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınarak, davacılara ödenmesine karar verilmesini dava talep ve dava etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yersiz olduğunu, kazanın oluşumunda müteveffanın tam kusurlu olduğunu, olaydan hemen sonra trafikçi bilirkişi tarafından tutulan raporda ve savcılık dosyasında alınan adli tıp raporunda müteveffanın tam kusurlu olduğu, kendisinin ise kusursuz olduğunun belirlendiğini, kazanın olduğu yerin 50 metre ilerisinde üst geçit olduğunu, kazanın gece olduğunu ve yoğun bir trafik akışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kazanın oluşunda sigortalının kusuru bulunmadığından davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini, … plakalı aracın sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede sakatlanma ve ölüm teminatının sigortalının kusurlu olması halinde ve kusur oranı ile sınırlı olmak üzere kaza tarihi itibariyle kişi başına azami 175.000,00 TL olduğunu, Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, destek durumunun ispatlanması gerektiğini, destek tazminatı hesaplanırken belirlenebilir bir ücret yok ise asgari ücretin baz alınması gerektiğini, müteveffanın müterafik kusurlu olduğunu, SGK’dan ödeme yapılmışsa bunun mahsup edilmesi gerektiğini, temerrüt durumunun söz konusu olmadığından faizin ancak dava tarihinden itibaren talep edilebileceği savunmaları ile davanın reddini talep edilmiştir. İlk derece Mahkemesince 27/12/2016 tarih 2015/682 esas 2016/1350 karar sayılı kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine dairemizin 16/11/2017 tarih 2017/507 esas 2017/872 karar sayılı karar ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; “Davacı … tarafından açılan tazminat davasının kabulü ile 25.739,51 TL tazminatın, davalı …yönünden kaza tarihi olan 13/05/2010, davalı … yönünden dava tarihi olan 07/07/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı …’un açmış olduğu destekten yoksunluk maddi tazminat davasının reddine ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı … ile davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde; dosyada toplanan delillerden kendisinin kusursuz olduğunu, davacıların murisinin ise tam kusurlu olduğunu ve bunun 3 adet bilirkişi raporu ile sabitlendiğini, davacıların taleplerinin haklıda olsa sadece sigorta şirketine yöneltmeleri gerekirken kusursuz olduğu halde kendisininde sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, ZMSS poliçesi yaptırdığını, poliçe ve sigorta hukuku gereğince tazminatın …A.Ş. sorumluluğunda olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmektedir.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığının, davacıların desteğinin %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle davacıların taleplerinin teminat dışı olduğunun cevap dilekçesi ile belirtilmesine rağmen mahkemece aleyhe hüküm kurulduğunu,davanın reddi gerektiğini belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmektedir.Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamında mahkemece davacılar desteği yayanın kazada tam kusurlu olduğu ancak yayanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla desteğe çarpan araç sürücüsünün ve sigortacısının zararın tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Tam kusurlu sürücü veya işleten yakınlarının açtıkları davalarda, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmaları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına ilişkin Yargıtay içtihatlarından anlaşılması gereken, sürücü veya işleten kusursuz olsalar bile sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünün bulunduğu değil, sürücü veya işleten kusurunun destekten yoksun kalan üçüncü kişileri etkilemeyeceğidir. Somut olayda da; davalı şüpheli … ile sürücülüğünü yaptığı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı …, araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olup, aracın çarptığı yayanın tam kusurlu olması halinde tazminat yükümlülüğü bulunmamaktadır (Yargıtay 17. HD’nin 2014/23637 E. 2017/5012 K., 2014/8957 E. 2016/4281K., 2013/4152 E. 2014/4681 K. sayılı kararları).Olaya ilişkin olarak görevli memurlarca düzenlenen 13.05.2010 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında müteveffa yayanın tam kusurlu olduğu, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 19/07/2010 tarihli raporunda sürücü … kusursuz, müteveffa yayanın tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yargılama sırasında uzman bilirkişiden alınan 09/05/2018 tarihli raporda da davalı yanın kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.Buna göre, dava konusu ölüm olayı yaya müteveffanın kendisinin tam kusuru ile meydana gelmiş olup, davalı sürücünün kusuru bulunmadığından, dolayısıyla ölenin kendisinin tam kusuruyla sebebiyet verilen olay ve meydana gelen zararla sürücünün fiili arasında illiyet bağı bulunmadığından (kesildiğinden), mahkemece davalı sürücü ve trafik sigortacısı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri olmayan davalı işletenin kusura dayanmayan tehlike sorumuluğu gerekçesiyle davalı sigortacının ise işletenin sorumluluğunu üstlenmiş olduğundan bahisle aleyhlerinde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle davalıların istinaf iddia ve itirazlarının yerindedir.Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı … vekili ile davalı …’nın istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıdaki aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı … vekili ile davalı …’nın istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın reddine,2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 91,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 46,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 3.088,74 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak bu davalıya verilmesine,4-Davalı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın … yönünden reddolunan kısmı için 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … AŞ.’ ye verilmesine (Bu davalı yönünden istinaf olmadığından vekalet ücreti yönünden ayrıca hüküm kurulmamıştır),5-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 6-Davacılar tarafından yatırılan gider avansı ve davalılar tarafından delil avansından kalan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı … ile davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı … vekili ile davalı … tarafından ayrı ayrı yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … vekili ile davalı …’ya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/11/2019