Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1527 E. 2021/902 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1527
KARAR NO: 2021/902
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2015/271 Esas – 2019/101 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/09/2/14 tarihinde müvekkiline ait olan … plakalı araca davalı … ŞTi e ait diğer davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarptığı nedenle aracının hasarlandığını, süresinde davalı sigorta şirketine başvurulmasına rağmen, kusur oranın tespit edilmediği gerekçesi ile ödeme yapılamayacağının bildirildiğini, müvekkilinin yaklaşık 5 ay aracı kullanamadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, araçta meydana gelen zarar, kaza nedeniyle aracın kullanılamamasından kaynaklanan zarar ve delil tespiti için yapılan masrafların karşılanması için şimdilik 5.500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusur oranının tespit edilmediğini, talebin kusursuzluk nedeniyle poliçe teminatı dışında olduğunu, davacı tarafından talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, dava konusu aracın 03/05/2009 ve 01/03/2014 tarihli kazaları olduğunu, bu nedenle rayiç değer tespitinde hasarsız emsallerinin dikkate alınmaması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın … Sigorta’ya sigortalandığını, davacının tali yoldan çıktığını, müvekkilinin sahip olduğu araca sağ yan taraftan çarparak ağır hasar verdiğini, müvekkiline ait aracı kullanan sürücünün kusurlu olmasının söz konusu olmadığını, davacıya ait aracın perte çıkmasının mümkün olmadığını, hasar tespit tutanağının olaydan 4 ay sonra düzenlendiğini, kazada müvekkiline ait araçta yaklaşık 11.000,00 TL civarında hasar meydana geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkilin işyeri tarafından kiralanmış araç ile seyir halinde iken meydana gelen olay öncesini detaylı olarak hatırlayamadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davacının davasının kabulüne, 10.500 TL’nin davalılar … ve … AŞ’den kaza tarihi olaran 25.09.2014 tarihinden, davalı … AŞ’den 24.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 506,25 TL’nin davalılar … ve … AŞ’den dava tarihinden itibaren işeleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; farklı tarihlerde alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, aracın hasarsız değeri üzerinden değerlendirme yapılarak fahiş miktarda hasar tazminatına hükmedildiğini, kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasar sonucu uğranılan zararı sigorta şirketinin ödemeyi reddetmesi, kusur tespiti istemesi ve aradan geçen süre zarfınca beklenilen günlere kazanç kaybının eklenerek müvekkili şirkete yükletilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu kazanın meydana gelişinde kusurunun bulunmadığına ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığı gibi, kazanın meydana gelmesinde trafik işaret ve lambasının bulunmaması, yolun yapısı ve görüş açısını etkileyecek bir etkenin olup olmadığı hususlarının irdelenmediği, ayrıca tarafların kusur durumu ile ilgili bilirkişi raporlarında çelişki bulunması ve bu çelişkinin giderilmesi gerekmekte iken bu hususlara riayet edilmeksizin davanın kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosyaya ibraz edilen her iki bilirkişi raporunda da müvekkili aleyhine farklı oranlarda kusur verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarında kazanın gerçekleştiği yer ile ilgili sorumlu belediyenin kusur durumunun belirlenmediğini, tespite konu değerlerin denetlenebilmesi açısından araç satışı faaliyeti gösteren işletmelerden aracın emsal değerinin getirtilmeyerek denetlemeye uygun bir bilirkişi raporunun düzenlenmemiş olduğunu da belirtmesi gerektiğini, meydana gelen kaza ile ilgili kusur durumu ile aracın hasarsız ve sovtaj değerinin denetlemeye uygun ve konusunda uzman bir bilirkişi heyeti tarafından belirlenmesi gerekmekte iken, bu hususlara riayet edilmeksizin yerel mahkeme tarafından verilen bu kararın iptalini istediklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davaya konu trafik kazası ile ilgili 25/09/2014 tarihli kaza tespit tutanağında kazanın oluşunu gösterir krokinin ve kusur durumunun tespitinin yapılamadığının belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında mahkemece aldırılan 20/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda kavşakta ilk geçiş hakkının … plakalı araç sürücüsünde olduğunu, “dur” trafik işaretine uymayan , kavşağa yaklaşan davacı aracına ilk geçiş hakkını … plakalı davalı araç sürücüsü …’ün asli ve tam kusurlu olduğu, hasar bedelinin önceki kazalarına ait belgeler, araç onarıldı ise onarıma ait belgeler, tam zayi değerlendirilmiş olması durumunda sovtaj durumuna ilişkin belgeler, çekme belgesi temin edilmesinden sonra değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece kusur, hasar, sigorta bilirkişinden oluşturulan heyetten aldırılan 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; KTK 57.,84/h maddeleri gereğince … plakalı davalı araç sürücüsü …’ün%75 kusurlu olduğu, KTK 52/a,b maddeleri gereğince … plakalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olduğu, aracın orjinaline onarımı ekonomik olmayıp, pert total sayılması gerektiğini, tespit dosyasında belirlenen 11.000 TL sovtaj bedelinin uyumlu olduğunu, kusur oranına göre toplam zararın 10.500 TL olduğu, davacının yeni bir araç alması için gereken makul sürenin 15 gün olduğu bu süre için hesaplanan mahrum kalma bedelinin kusur oranına göre 506,25 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Kusur ve hasar değerlendirilmesi için iki rapor arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021