Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1481 E. 2021/1043 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1481
KARAR NO: 2021/1043
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2016/1042 Esas 2018/1172 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın 28.07.2015 tarihinde idaresindeki … plakalı araç ile bulunduğu feribottan Çanakkale ili, Gelibolu feribot iskelesine iniş yaptığı esnada geri geri gelmekteyken arkasında aynı istikamette seyir halinde olan davacı …’nün idaresindeki … plakalı aracın ön kısımlarına çarptığını, kaza tutanağında hata neticesinde kaza tarihinin 28.04.2015 olarak geçirildiğini, yanlışlığın davacının Türkiye’ye giriş-çıkış kayıtları ve olay tanıklarının beyanlarıyla sabit olduğunu, davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığı, Almanya’da yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda kaza nedeniyle 7.257,02 Euro tutarında maddi hasar meydana geldiğini, zararın tespiti amacıyla 890,30 Euro tutarında bilirkişi masrafı ile toplam maddi zararın 8.147,32 Euro’ya ulaştığını, … plakalı aracın yeni unvanı … A.Ş. olan … A.Ş. adına kayıtlı olduğunu, ZMM sigorta poliçesinin … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiğini, davalıların 8.147,32 Euro tutarındaki maddi hasarın tazmininden müteselsilen ve müştereken sorumlu olduklarını, başvuruya rağmen maddi zararın giderilemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 8.147,32 Euro tutarındaki maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkili şirkete başvuru yapmadığını, belge ve bilgileri ibraz etmediğini, kazanın sigorta poliçesi tarihinden önce meydana geldiğini, kaza tutanağında 28.04.2016 tarihinde meydana geldiğini, poliçenin ise 12.06.2015-12.06.2016 tarihleri arasında düzenlendiğini, kaza tutanağının aksi ispat edilene kadar geçerli bir belge olduğunu, yurtdışında gerçekleşen kazalarda zarar gören 3. şahısların zararlarının yeşil kart kapsamında Motorlu Taşıtlar Bürosu tarafından karşılandığını, sorumluluğun kusur oranında olduğunu, davacıya ait araç sürücüsünün sigortalı araç arasında yeterli mesafe bırakmayarak kazada etkili olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olmadığını, müvekkili şirketin ancak ZMMS Genel Şartları B.2. maddesinde belirlendiği şekilde gerçek zarar müktarından sorumlu tutulabileceğini, hasar miktarının Türk Hukuku’na göre belirlenmesi gerektiğini, hasarlı aracın yaklaşık 2500 km hasarlı bir şekilde yürütülerek Almanya’ya götürüldüğünü, hasar miktarının artmasına neden olabileceğini, hasar tespitine yönelik masrafların dolaylı zararlardan olduğunu ve ZMMS dışında kaldığını, faiz başlangıcının ve türünün kabul edilemeyeceğini, eksper ücretinin atamayı yapan tarafça ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … plakalı aracın müvekkili şirkete ait olmadığını, kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, olayın feribotun iskeleye yanaşması sırasında gerçekleştiğini, davacının aracını öndeki araca çok yakın park ettiğini, feribota biniş ve inişlerin ileri istikamette olduğunu, Almanya’da yapılan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı, fahiş olduğunu, … plakalı aracın ZMS sigortası bulunduğunu, maddi tazminatı gidermenin sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın davalı … A.Ş. yönünden Açılmamış Sayılmasına, 2-Davanın diğer davalılar … Sigorta A.Ş. ve … yönünden Kısmen Kabulü ile 12.217,60 TL hasar bedelinin bu davalılardan kaza tarihi olan 28/07/2015 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline, (sigorta şirketinin teminat limiti ile sınırlı olmak üzere),” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 20.07.2018 tarihli raporda aracın Almanya’da geçerli olan rayiç değeri hesaplanırken aracın kaza tarihinden günümüze kadar da kullanılmış olduğu gerekçesiyle yıprandığı yönünde kanaate varılmış olmasının haksız olduğunu, kaza tarihindeki rayiç değer üzerinden tespit yapılması gerektiğini, davacı aracının değerinin en düşük ve en yüksek değerler elendiğinde 7.950 Euro-9.500 Euro aralığında satışa sunuldukları, ortalama alındığında 8.725 Euro olduğunun saptandığı yönünde kanaate varılmasına karşılık 4.000 Euro olabileceği yönünde görüşe varılmış olması nedeniyle raporun denetime elverişli ve gerekçeli olma kriterlerinden uzak olduğunu, aracın pert total sayılmasını gerektirecek seviyede hasar olmadığından aracın tamir masrafları üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, aracın hasarlı hali için tespit edilen tutarın da haksız ve fahiş olduğunu, davacının gerçek zararı yabancı para birimi üzerinden doğmuş olup taleple bağlılık kuralları gereği euro üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, davacının bilirkişi için 890,30 Euro tutarında harcama yapmasına rağmen yerel mahkemece bu zarar kalemi hakkında ve faiz yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığını, davalılardan … A.Ş. hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiği halde, açılmamış sayılması yönünde hüküm kurulması ve vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, yargılama sırasında yapılan bilirkişi ücreti, tebligat gideri ve sair yargılama giderlerinin de kabul red oranına göre hesaplanmasında da hataya düşülmüş olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davadan önce müvekkil şirkete başvuru yapılmaması nedeniyle, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kazanın Kaza Tespit Tutanağı’nda da görüleceği üzere, 28.04.2016 tarihinde meydana geldiğini, 101851645 numaralı ZMSS Poliçesinin ise 12.06.2015 ve 12.06.2016 tarihleri için düzenlendiğini, davacının kaza tarihinin sehven 28.04.2015 olarak yazıldığını belirttiğini, kazanın dava dayanağı sigorta poliçesi tarihinden önce meydana geldiğini, kaza tespit tutanağının aksinin tanık beyanı ve pasaport giriş çıkış kayıtları ile de ispatlanmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda …’nün … plakalı otomobili ile Almanya’dan yola çıkarak Türkiye’ye 10.07.2015 tarihinde girip 29.07.2015 tarihinde çıkması dikkate alındığında, kazanın 28.07.2015 tarihinde meydana gelmiş olabileceğinin ihtimale dayalı olduğunu, Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosu’na yapılan bir başvuru ve ödeme olup olmadığı konusunda araştırma yapılması için ilgili kuruma müzekkere yazılarak sorulması gerektiğini, meydana gelen hasar miktarının Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna göre, yabancı ülke şartları yorumlanarak bir sonuca varıldığını, olaydan sonra meydana gelen hasar ve aracın hasarlı bir şekilde 2500 km yürütülmesi neticesinde hasar miktarının artıp artmayacağı hususunun incelenmediğini belirterek kararı istinaf etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 20/10/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu yerine getirmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus atlanarak esastan karar verilmesi doğru olmamıştır. Kaza sonrası tutulan tutanak, olay yerine gelen görevliler tarafından düzenlenen tutanak olmayıp, sürücü görüşlerine göre düzenlenmiştir. Kaza tarihi 27/04/2015 olarak yazılmıştır. Tutanakta ayrıca davalı araç açısından poliçenin başlangıç-bitiş tarihi 12/06/2015 tarihi olarak yazılmıştır. Davalı vekili sigorta poliçesinin 12.06.2015 ve 12.06.2016 tarihleri arasında geçerli olduğu savunulmakta ve poliçenin de bu tarihler arasında geçerli olmak üzere düzenlendiği anlaşılmakla, tutanakta yazılı 27/04/2015 kaza tarihinde, 12.06.2015 başlangıç tarihli poliçenin ve tutanakta da yazılı olduğu üzere … poliçe nosunun bilinemeyeceği değerlendirildiğinde, 27/04/2015 kaza tarihinin sehven yazıldığı, tutanağın görevliler tarafından düzenlenen tutanak niteliğinde olmadığından aksinin ispatının mümkün olduğu, yurda giriş çıkış tarihleri ile de desteklendiği değerlendirildiğinde, mahkemenin 28/07/2015 tarihinin kaza tarihi ve kazanın poliçe düzenlendikten sonra olduğu yönünde kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu hususa değinen davalı vekili istinafı yerinde değildir. Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’ de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamayacağından davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.6.2013 tarih, 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı). Ancak meydana gelen kaza nedeniyle yurtdışı plakalı aracın Türkiye’ de yaptığı kaza nedeniyle, Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosu’ na yapılan bir başvuru ve yeşil kart nedeniyle ödeme olup olmadığı konusunda araştırma yapılmamış olması; Hükme esas alınan 20/07/2018 tarihli teknik raporda, aracın trafiğe çıktığı tarihten rapor tarihine kadar geçen 4117 gün boyunca yaklaşık 225.000 km seviyelerinde kabul edilerek değer belirlemesi yapılmış ise de; 28/07/2015 kaza tarihindeki durumuna göre değerlendirme yapılmaması, kaza tarihi itibarıyla tamirinin ekonomik olup olmadığının, diğer bir ifadeyle kaza tarihi itibarıyla pert total sayılması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması; Aracın kazadan sonra Almanya’ya götürülmüş olması dolayısıyla hasarlı aracın bu şekilde götürülmüş olmasının, kaza nedeniyle oluşan hasarda artış meydana getirip getirmeyeceğinin bilirkişi raporunda tartışılmamış olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. 6100 sayılı HMK 323. madde gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup HMK 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerekirken davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle yabancı plakalı aracında oluşan hasarın tespiti için dava açmadan önce yurt dışında delil tespiti giderleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi; 6098 sayılı TBK m. 99 hükmüne göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Davacı vekili dava dilekçesinde, 8.147,32 Euro’nun kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece hasarın TL karşılığının hüküm altına alınması ve ayrıca faiz talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamıştır. Davacı vekili, 28/11/2018 tarihli karar oturumunda davalı … A.Ş. yönünden davayı takip etmediklerini beyan etmiş, davalı … A.Ş. Vekili de davacı tarafca takip edilmeyen davayı takip etmediğini ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalı … A.Ş. yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması madde başlıklı HMK’nın 150. maddesine göre, davalılardan … A.Ş. yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilip, gerektiğinde hakkındaki dava tefrik edilip, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurrmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, aynı oturumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca, davalı … A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmesine usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi yargılama giderleri talep ve kabul oranıyla doğru hesaplanmış olduğundan bu hususlara değinen davacı vekili istinafı yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı … Sigorta AŞ tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021