Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/148 E. 2021/213 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/148
KARAR NO: 2021/213
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2018/30 Esas – 2018/866 Karar
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden )
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı … palaka sayılı aracın, sürücü … sevk ve idaresinde iken geri manevra yaptığı sırada müvekkillerinin 3 yaşındaki evlatlarının vefatına neden olduğunu, olayla ilgili Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açtıklarını, kararın kesinleştiğini, bu davanın davalısı sigorta şirketi hakkında da, diğer sorumlular ile birlikte dava açma durumunun sehven atlanıldığını, tazminat davası açmadan önce ve dava açıldıktan sonra davalı şirketten tazminat talebinde bulunduklarını, müvekkillerine sadece 12.636,54 TL ödeme yapıldığını, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme mahsup edilerek, bakiye tazminat miktarı üzerinden karar verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı tutularak, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin araç sürücüsü ve işleteni aleyhine kusur oranını dikkate alarak takdir ettiği tazminat miktarı olan anne … için 14.026,63-TL, baba … için 13.259,13-TL olmak üzere toplam 27.285,76-TL tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep va dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından, her iki davacıya da, alınan ibranameler uyarınca, ayrı ayrı tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin davacı tarafa ödemede bularak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, KTK’nın 111. Maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin, yapılan ödemeler dikkate alındığında geçtiğini, müvekkili şirketin, davacının tüm zararını karşıladığını, yapılan ödeme karşılığında müvekkili şirketin davacı tarafından ibra edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2017/469-1048 Esas-Karar sayılı ilamı kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkillerinin ibranamenin imzalatıldığı 29/05/2012 tarihinden itibaren 10 gün sonra 07/06/2012 tarihinde davalı sigorta şirketinin Beşiktaş’ta bulunan genel merkezine davacılar vekili olarak bizzat yazılı başvuruda bulunduklarını, bu hali ile Yüksek mahkemenin aradığı ibraname hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının yeterli olduğuna ilişkin şartın yerine getirildiğini, süresi içinde itiraz hakkını kullandıklarını, artık bu aşamadan sonra zamanaşımı süresi içerisinde istedikleri zaman dava ikame edebileceklerini, bu husunun yargılama aşamasında gündeme gelmemiş olmasının veya atlanmış olmasının haklılıklarını ortadan kaldırmayacağının belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamında davacılar vekili tarafından yargılama aşamasında sunulmayan 2. istinaf aşamasında sunulan 07/06/2012 tarihli beyan dilekçesinin HMK 357/1 maddesi kapsamında davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturacağı nedenle değerlendirmeye alınmamıştır.Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan (31,40+35,90)=67,30 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 8,00 TL harcın davacıya tahsiline,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021