Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1444 E. 2021/1023 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1444
KARAR NO: 2021/1023
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI : 2014/2372 Esas – 2018/1216 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 09/02/2013 tarihinde, sürücü … sevk ve idaresinde iken sürücünün asli kusuruyla yaya …’ya çarpması neticesinde …’nın yaralandığını ve sürekli sakat kaldığını, kazada kusurlu olan araç sürücüsünün … olduğunu, davacının kusuru olmadığını, davacının kaza tarihinde aylık ortalama 4.000,00 TL ücret ile çalışmakta olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı için 5.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirket tarafından tanzim edilen 15/03/2012-2013 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce davalıya herhangi bir başvuru yapılmadığını, trafik sigortası genel şartları B.2 maddesi gereği zararın sigorta kapsamında yer alıp almadığını, kusur durumunu, ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrütünün gerçekleşemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 28.763,45-TL’nin 10/11/2014 dava tarihinden itibarine işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı olay sırasında 62 yaşında olup pasif dönemde olduğunu, buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 13 yıllık bakiye ömrünün tamamında yıllık gelir 68.231,40 TL alınarak hesaplama yapıldığını, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda pasif dönemde asgari geçim indirimi yapılıp yapılmadığının açık olmadığından raporun denetime elverişli olmadığını, mahkemece aynı bilirkişiden bu yönde ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru görülmediğini, davacı söz konusu dönemde maaşını almaya devam ettiğini, dolayısıyla herhangi bir maddi zararının söz konusu olmadığını, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusurun kabul etmenin mümkün olmadığını, bu nedenle dosyanın ATK veya İTÜ’ye tevdii ile yeni bir kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, hiçbir haksız fiilin ticari işe konu olamayacağından avans faizine hükmedilemeyeceğini, davanın konusu davacı yanın gelecekte uğradığı müstakbel zararların tazmini olduğunu, gelecekteki bir zarar için bugün hem de dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava,yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 09/02/2013 tarihinde dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plaka sayılı aracın yaya olarak karşıdan karşıya geçmekte olan davacı …’ya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura; Davalıya sigortalı aracın ruhsat bilgisine göre ticari nitelikte olduğundan avans faiz uygulanmasına; Talep olması halinde hesaplanan tazminata temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanabileceğinden dosya kapsamına göre dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğuna; SGK’ya yazılan yazı cevabına göre trafik kazası nedeniyle geçici iş göremezliğin ödendiği ancak olayın iş kazası ve meslek hastalığı olmadığından rücuya tabi işlem yapılmadığı, kaza ile ilgili herhangi bir gelir bağlanmadığının bildirilmiş olmasına göre rücu tabii peşin sermaye değerinin düşülmesi gerektiğine; Davacının kazanın olduğu tarihte maaş alıyor olmasının trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep etmesine engel nitelikte kabul edilemeyeceğinden maddi zararın varlığının kabulü ve çalışmasının devam ettiği aktif devre ile çalışmanın sona erdiği pasif devre için tazminat hesaplanmasına yapılan istinaf itirazları yerinde değildir.İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda tazminat hesaplamasında pasif dönemde de davacının 14 yıllık zarar süresinin bilinen yaklaşık ilk 4 yıllık işlemiş pasif dönemden sonraki 10 yıl 1 aylık bilinmeyen pasif dönem zararı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda en son net gelirin asgari ücretin (AGİ’siz) altında olamayacağı kabul edilerek 2016 yılı asgari geçim indirimsiz asgari ücret esas alınarak %10 arttırım %10 indirim formülüne göre hesap yapıldığı belirtilmiştir. Rapora itiraz üzerine alınan ek raporda davacının pasif döneminde olması ve pasif döneminde çalışmaya devam etmekte oluşu nedeniyle bakiye ömrü sonuna kadar aktif, pasif dönemi ayrılmaksızın sürekli-kısmi iş göremezlik hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu halde İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunun davacının belirlenen maluliyet oranı, kaza tarihindeki yaşı, geliri esas alınarak PMF yaşam tablosuna göre düzenlendiği, gerek aktif (işlemiş) gerekse pasif (işleyecek) devre hesabının asgari geçim indirimsiz asgari ücret üzerinden yapıldığı anlaşıldığına göre usul, yasa, Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş hesaplama yöntemine göre tazminat hesabı içeren aktüerya raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu hususa değinen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.964,83 TL harçtan peşin alınan 491,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.473,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/05/2021