Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/139 E. 2021/575 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/139
KARAR NO: 2021/575
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2018/578 Esas – 2018/856 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 29/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Yargılamanın iadesini talep eden davalı … vekili dilekçesi ile, Davacı, kefalet borçlusu diğer davalı … aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, müvekkili diğer davalı …’dan bedelini gerçek değeri üzerinden ödeyerek satın aldığı, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, … Mah. … parselde kayıtlı … arsa paylı … Blok …. Kat … ve … nolu iki adet dairesi için müvekkili aleyhine, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/144 esas dosyasında tasarrufun iptali davası açıldığını, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/144 Esas ve 2012/202 Karar sayılı dosyasında 08.10.2012 tarihinde verilen tasarrufun iptaline ilişkin kararın, Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini ancak davacının kesinleşmiş gerçek bir alacağının bulunmadığını ve yapılan icra takibinin muvazaalı olduğunu, söz konusu davanın taraf teşkili sağlanmadan görüldüğü ve karara bağlandığını kanıtlayan yeni belgeler ışığında, yargılamanın iadesi gerektiğini, davalı … tarafından, muvazaalı satış ihalesinin feshine ilişkin olarak açılan ve Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/128 Esas ve 2016/524 Karar sayılı dosyasından verilen hatalı kararın temyiz edilmesi üzerine; borçlu …’a yapılan ödeme emri, kıymet taktiri ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz yapılmış olması nedeniyle, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2018 tarih ve 2017/9144 esas, 2018/1869 karar sayılı kararı ile bozulduğunu, davacı alacağının dayanağı olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından, diğer davalı asıl borçlu …’a yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, Yargıtay kararı ile ortaya çıktığını, bu nedenlerle İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının iptali için yargılamanın iadesi talebinin kabulüyle yeniden yargılama yapılmasını öncelikle tedbir kararı verilerek müvekkile ait dava konusu iki adet dairesi hakkında verilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından konulan haczin ve satış işlemlerinin, dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Yargılamanın yenilenmesi isteminin 6100 sayılı yasanın 379/1-c maddesi delaleti ile 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeksizin reddine”, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında belirtilenin aksine asıl borçlunun, İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/124 Esas ve 2016/740 Karar sayılı dosyasında, tebligat usulsüzlüğünü şikayet yolu ile İcra Mahkemesine götürdüğünü, mahkemece verilen red kararı henüz taraflara tebliğ edilmediğinden istinaf talep edilmediğinin dosya içeriği ile sabit olduğunu, asıl borçlunun, tebligat usulsüzlüğünü şikayet yolu ile İcra Mahkemesine götürdüğü halde, mahkemenin bu hususu dikkatinden kaçırdığını, asıl borçluya yapılan tebligat usulsüzlüğünün, yargılamanın yeniden yapılması talep edilen dosya derdest iken de mevcut olmasına karşın, asıl borçlunun davaya hiç katılmadığı için bu yönde itirazı da bulunmadığının dosya içeriği ile sabit olduğunu, bu sebeple, somut olayda 3. kişi durumunda bulunan müvekkilinin, gerek takibin yapıldığı icra dosyasında ve gerekse yenilenmesi talep edilen davada, asıl borçluya yapılan tebligatların usulsüzlüğünü bilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, diğer davalı … tarafından, muvazaalı satış ihalesinin feshine ilişkin olarak açılan ve Gaziosmanpaşa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin, 2016/128 Esas ve 2016/524 Karar sayılı dosyasından verilen hatalı red kararının temyiz edilmesi üzerine borçlu …’a yapılan ödeme emri, kıymet taktiri ve satış ilanı tebligatları ile yenilenmesi talep edilen davadaki tebligatların usulsüz olduğu gerekçesi ile kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.02.2018 tarih ve 2017/9144 Esas, 2018/1869 Karar sayılı kararı ile bozulduğunu, olayda 3. kişi durumunda bulunan müvekkilinin, asıl borçlu diğer davalıya yapılan tebligatların usulsüz yapıldığını, ilgili Yargıtay kararı ile öğrenmiş olduğunu, bu nedenle HMK 375. madde gereğince, yeni ortaya çıkan belge ışığında, yargılamanın iadesinin yasal gereklilik olduğunu ayrıca söz konusu Yargıtay kararı ile ortaya çıkmış olan tebligat usulsüzlüğü nedeniyle, asıl borçlu aleyhine kesinleşmiş bir icra takibi mevcut olmadığı için gerçek bir alacağın da bulunmadığını ispatladığından, yenilenmesi talep edilen tasarrufun iptali davasının, “dava şartı yokluğu” nedeniyle reddi gerektiğini, asıl borçlu tarafından diğer davalı aleyhine yapılan icra takibinin muvazaalı olması sebebiyle de yenilenmesi talep edilen tasarrufun iptali davasının reddi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Talep, HMK’nın 375 vd.maddeleri uyarınca yargılamanın iadesine ilişkindir. Yargılamanın iadesi sebepleri HMK’nın 375 ve 376 maddelerinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamaz.Yargılamanın iadesini talep eden davalı, asıl borçlu aleyhine kesinleşmiş bir icra takibi mevcut olmadığı için gerçek bir alacağın da bulunmadığını ispatladığından, yenilenmesi talep edilen tasarrufun iptali davasının, “dava şartı yokluğu” nedeniyle reddi gerektiği iddiası ile yargılanmasının iadesini talep etmektedir. HMK’nın 375/1-ç bendindeki düzenleme gereğince, yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın iadesi sebebidir.Yeni bir belgenin karardan sonra ele geçirilmiş olmasının yargılamanın iadesi sebebi teşkil edebilmesi için davaya bakıldığı sırada bu belgenin mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, bu belgenin hükmün verilmiş olmasından sonra ele geçirilmiş olması, belgenin yargılama sırasında aleyhe hüküm verilen tarafından elinde olmayan nedenlerle elde edilememiş olması ve bu 4 şartın hepsinin de bir arada mevcut olması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, Yargılamanın iadesi istenen dosyada kararın kesinleşmesi üzerine Gaziosmanpaşa 1. İcra Hukuk Mahkemesine 03/02/2016 tarihinde dosya borçlusu …’ın şikayet dilekçesi verdiği, Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasından 13/03/2015 tarihinde fesat karışan ve muvazaalı yapılan gayrimenkul satış ihalesinin İİK’nın 134.maddesi gereğince feshinin talep edildiği, kıymet takdir raporu ve satış ilamının tebliğinin usulsüz ve geçersiz olduğundan muvazaalı ihalenin feshini istendiği, icra hukuk mahkemesinde 2016/128 esas üzerinden yapılan yargılama sonucunda ihalenin feshi talebinin süre yönünden reddine dair 23/06/2016 tarihinde karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk dairesince, 2017/9144 Esas ve 2018/1869 Karar sayılı karar ile yapılan inceleme sonucu borçluya yapılan tüm tebligatların Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre yapılması nedeni ile usulsüz olması nedeni ile şikayet süresinin ıttıla tarihinden başlayacağı, bu müddetin ihaleden itibaren 1 seneyi geçemeyeceği, ihalenin 13/03/2015 tarihinde yapıldığından yapılan satış ilanı tebligatı usulsüz olduğundan borçlunun şikayet tarihinden daha önceki bir tarihte ihaleden haberdar olduğuna dair bir bilgi bulunmadığından ileri sürülen ihalenin feshi isteminin süresinde olduğu gerekçesi ile bozulduğu, karar düzeltme talebinin reddedilmesi ile de kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı borçlu ….’ın İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından yapılan icra takibi ödeme emri tebliğinin usulsüz olması nedeni ile ıttıla tarihinin dava tarihi olarak kabulüne ve muvazaalı, yok hükmündeki takibin iptaline, takibin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, karşı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına ve para cezasına hükmedilmesini içeren şikayet dilekçesi verdiği, mahkemece yapılan yargılama sonucu 2016/124 esas üzerinden, “tebligatın çıkarıldığı ancak icra dosyasının çok aşama geçirmiş olması nedeniyle tebligat parçasının bulunamadığı bildirilmiştir. Ancak İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan tasarrufun iptali davasında davacının taraf olduğu, duruşma safhasında davetiyelerin Teblgat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, tasarrufun iptaline ilişkin hükmün Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/1607 Esas ve 2014/2960 Karar sayılı ilamı ile onandığı, 13/11/2014 tarihli kesinleşme şerhine göre de davacıya onama kararının 07/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve kararın 09/09/2014 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna nedenlerle usulsüz tebligat, haciz uygulaması, aciz vesikası ve takip talebine eklenmemiş belgelere ilişkin şikayet sebepleri bakımından 7 günlük şikayet süresi geçmiştir. Faize ve hesap özetinin tebliğ edilmemesine ilişkin itirazlar ise borca itiraz olarak süresi içinde icra müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğinden usulen yerinde olmadığından sonuç olarak tüm taleplerin reddine” dair karar verilmiştir. Kararın temyiz edildiği ancak henüz Yargıtay’dan dönmediği görülmüştür.Yargılamanın iadesini talep eden davalı, tasarrufun iptali davasında borçludan taşınmazı devralan 3.kişidir. Kendisi yönünden HMK’nın 375/c maddesine aykırılık, yapılan tebligatlarda usulsüzlük bulunmamış, yargılamada hazır bulunmuş, verilen kararı temyiz etmiş, ve İlk Derece Mahkemesi kararı onanmıştır. Devir alan davalı, davanın dayanağı olan icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı iddiası ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmaktadır. Tasarrufun iptali davasında devir alan davalı olarak hasım gösterilip hakkında usulüne uygun dava açılan davalının, borçlu ile zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Dava açıldıktan sonra icra dosyasını inceleyip beyanda bulunma, eksiklik varsa cevap dilekçesi ile savunma olarak ileri sürme imkanı ve hakkı bulunmaktadır. Takip dayanağı icra dosyasında borçluya usulüne uygun tebliğ yapılmadığı iddiası HMK 375/ç bendi anlamında tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen belge niteliğinde değildir. Eğer böyle bir eksiklik varsa yargılama sırasında inceleme yapılarak ileri sürülmesi olanaklıdır. Devir alan davalı, yargılama aşamasında var olan, sonradan ortaya çıkmamış, kendisi ile ilgili bulunmayan bir sebebe dayanarak yargılamanın iadesini talep etmekte olup, mahkemece yapılan inceleme sonunda, dayanılan yasa hükümleri ve açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yargılamanın iadesi talebinde bulunan devir alan davalının istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalı …’ten tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2021