Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1330 E. 2021/1053 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1330
KARAR NO: 2021/1053
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2017/265 Esas – 2018/1343 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/08/2015 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın devrildiğini, meydana gelen kazada yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve çalışma gücü kaybı oluştuğunu, davaya konu aracın davalı … nezdinde sigortalı bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin maddi zararının karşılanması gerektiğini ayrıca müvekkilinin davaya konu kaza nedeniyle birden çok kez ameliyat geçirdiğini, dalağının alındığını ve vücudunun farklı yerlerine platin takıldığını, bu tedavi sürecinde çalışmasının mümkün olmadığını ve kazanç kaybı oluştuğundan bahisle maddi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkezinin Ümraniye’de bulunması nedeniyle Anadolu ATM’nin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğunu, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi gerektiği, maluliyetinin ATK tarafından belirlenmesi gerektiği ve davaya konu kazaya karışan araçta yolcu olan davacının emniyet kemeri takmayarak seyahat etmiş olduğunu belirterek öncelikle yetki itirazının kabul edilerek yetkisizlik nedeniyle ve esastan davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 158.648,96 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan araç ticari amaçla taşımacılık yaptığından dolayı sorumluluğun zorunlu karayolları taşımacılık mali sorumluluk sigortacısında olduğunu, müvekkilinin şirketin sorumluluğu, sigortalısının kusuru oranında ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olacağını, bu doğrultuda kusur oranlarının sağlıklı ve doğru bir şekilde tespit edilmesinin yüksek derecede önem arz ettiğini, yerel mahkeme kararına esas alınan kusur raporu yetkili merci tarafından tanzim edilmemiş olup, hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, davacının müterafik kusur değerlendirilmesinin yapılması gerektiğini, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle trafik sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 06/08/2015 tarihinde davalı … şirketine ZMSS sigortası ile sigortalı … plakalı otobüsün tek taraflı karıştığı trafik kazası neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği, … plakalı otobüsün … Sigorta A.Ş.’ye kaza tarihini kapsar şekilde karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi de bulunduğu anlaşılmaktadır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesinde “Şehirlerarası ve Uluslararası yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarara uğramasından dolayı sorumludurlar” düzenlemesi yapıldıktan sonra, 18. maddesinde “Taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanun’un 17. maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Tazminat Ödemesinde Öncelikli Sigorta” başlığını taşıyan B.8. maddesinde ise; “Meydana gelen zarar, öncelikle bu sigortadan karşılanır. Sigorta sözleşmesinin hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla 13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur” denilmektedir. Buna göre taşıma ilişkisinde, taşımacılık mali sorumluluk sigortası, mali sorumluluk sigortası ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası arasında sıralı sorumluluk ilişkisi kabul edilmiştir. Somut olayda; davacı kazaya karışan araçta yolcu olarak taşınmaktayken tazminata konu kaza meydana gelmiştir. Kaza yapan aracın kaza tarihini kapsar şekilde taşımacılık mali sorumluluk sigortasının bulunduğu ve davadan önce 30/11/2015 tarihinde 37.537,09 TL ödeme yapıldığı, davacının ıslah dilekçesinde”… Bilirkişi Raporunda her ne kadar Anadolu Sigorta Şirketinin Sorumluluğunu da beyan etmiş olsa da … Sigortadan kalan bedel tahsil edilmiş olması nedeni ile herhangi bir hak ve alacağımız kalmamıştır. Davalı … şirketi ise tarafımıza herhangi bir ödeme yapmaması nedeni ile iş bu davamız açılmıştır. Dosya kapsamında alacağımızın belirsiz alacak olması nedeni ile 2.000,00 TL üzerinden açılmıştır. İş bu nedenle 2.000,00 TL olan dava değerimizi dava tarihinden itibaren işlemek üzere yasal faizi ile birlikte 158.648,96 TL olarak arttırıyoruz. İş bu nedenle dava dilekçemiz ve ıslah dilekçemiz doğrultusunda davamızın kabulüne karar verilmesini” talep ettiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda zorunlu karayolu taşımacılık sigortasının 290.000,00 TL limiti olduğundan hesaplanan 448.648,96 TL’den çıkarılarak limit üstü olan 158.648,96 TL’ye karar verilmiştir. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur- aktüer heyet raporu ile ceza mahkemesinde alınan ATK raporunun istinaf talep eden davalı … Şirketi vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 07/09/2017 ve14/02/2018 tarihlerinde tebliğ edildiği halde davalı … Şirketi vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceği gibi davacının kaza yapan … plakalı otobüste yolcu konumunda olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurundan söz edilemeyeceği, kusurun tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili olmadığından kusura yönelik istinaf talebi yerinde değildir. Yine trafik kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olup olmadığı belirsiz olarak işaretlendiği, dosya kapsamında da bu yönde bir delil bulunmadığına göre belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışında bir isabetsizlik yoktur. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/03/2021 tarih, 2021/768 E. ve 2021/2172 K., 15/03/2021 tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K.,16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihine göre “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” yerine “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu durumda, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ” hükümlerine uygun olarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı ve süresi, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte raporla tespit edilmesi ve bilahare aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak tazminatın belirlenmesi gerekir. İstinaf itirazında bulunan davalı vekilinin maluliyet raporuna değinen itirazları yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021