Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1314 E. 2021/1020 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1314
KARAR NO : 2021/1020
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 12/06/2017
NUMARASI: 2015/129 Esas – 2017/497 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin eşi … 13.07.2012 tarihinde meydana gelen kazada hayatını kaybettiğini, meydana gelen kazada kazaya sebebiyet veren aracın bulunamadığını ve eylemin faili meçhul olarak kayıtlara geçtiğini, müvekkilinin alınan bilirkişi raporunda asli kusurlu bulunduğunu, araç sürücüsünün hafif oranda kusurlu ve aynı zamanda 2918 sayılı Kanun’un 81 ve 82.maddelerinde yer alan “olay mahallinde durmamak suretiyle gerekli tedbirleri almama, yetkililere bildirmeme” hükümlerine uymadığı kanaatine varıldığını, mahkemece alınacak yeni raporda müteveffanın kusursuz, araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun anlaşılacağını, kaza öncesinde ailesinin geçimini sağlamakla yükümlü müteveffanın, ölmeden önce ailenin tüm giderlerini temin ederek kimseye muhtaç etmeyecek şekilde hayatlarını idame ettirmekte olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili için 5.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren başlayarak işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 18.280,37 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava konusu belgelerin incelenmesi sonucu, gerek kaza tespit tutanağında ve gerekse Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/1994 Haz. Sayılı dosyasından alınan 02.01.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi kusur raporu uyarınca kaza anında alkollü olan müteveffa Cezmi Bozcan’ın kazanın meydana gelişinde %100 oranında kusurlu olduğu ve plakası tespit edilemeyen aracın ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun plakası tespit edilemeyen aracın kusuru oranında sınırlı olduğunu, Güvence Hesabının tazmin etmekle yükümlü olduğu zararların, zarar-kusur ilişkisine bağlı olup zararların kusur oranında karşılanması gerekliliğinin esas olduğunu, açıklanan sebepler ve savcılık dosyasından kusura ilişkin alınan 02.01.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca plakası tespit edilemeyen aracın kazanını meydana gelmesinde kusursuz oluşu sebebiyle davanın müvekkili kurum yönünden reddini gerektiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğu kaza tarihi itibariyle vefat hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın olay tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olup, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kabulüne, 18.280,37 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Söz konusu davaya ilişkin davacının beyanları haricinde plakası tespit edilemeyen bir aracın kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğine ilişkin başkaca somut bir delil bulunmadığını, bu hususun ispatlanamadığını, Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/1994 sayılı dosyasında soruşturma aşamasında ATK’dan alınan raporda müteveffa yayanın %100 oranında tamamen kusurlu olduğu hususunun tespit edildiğini aynı kazaya ilişkin olarak mahkemece alınan kusur raporunda ise müteveffanın % 75, plakası tespit edilemeyen aracın %25 kusurlu olduklarının belirlendiğini, itirazlarına rağmen % 75 kusur üzerinden karar verildiğini raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, kazaya karışan aracın plakasının tespit edilemediğini, ticari araç olup olmadığının belirlenemediğini, olayın haksız fiil olduğunu buna rağmen avans faizi uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek istinaf yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacıların desteğinin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan araç nedeniyle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde Güvence Hesabı’nın sorumluluğu bulunmaktadır. Olay ile ilgili yapılan otopsi sonucunda ….’ ın 109 promil alkollü olduğu trafik kazası sonucu oluşması mümkün, genel vücut travmasına bağlı kafatası ve göğüs kafesi, kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve iç organ yaralanması sonucu öldüğünün kesin olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Olay yeri tespit tutanağında açıklanan, yayanın banket üzerinde bulunması, kan izleri, etrafa dağılmış eşya ve yiyecek torbası, far ve cam kırıkları tespiti de trafik kazasını doğrular mahiyettedir. Trafik kazasının varlığı olay tespit tutanağı ve yayanın trafik kazası sonucu vefat ettiği de otopsi raporuna göre belli olduğuna göre çarpıp kaçan meçhul aracın kazaya sebebiyet vermediğine değinen istinaf talebi yerinde değildir. Ne var ki soruşturma aşamasında, kusur bilirkişi raporda meçhul araç sürücüsü KTK’nın 52.a, 81. ve 82. maddelere göre tali kusurlu, yayanın ise KTK’nın 68. maddesine göre asli kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiş, sonrasında ATK trafik ihtisas dairesinden alınan raporda müteveffa yaya tam kusurlu kabul edilmiş, sürücüsü ve plakası meçhul araç sürücüsü kusursuz bulunmuş,İlk Derece Mahkemesince İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan heyetten alınan kusur raporunda ise müteveffa yaya %75, meçhul araç sürücüsü %25 kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiş olmasına rağmen kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olması eksik incelmeye dayalı olmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Kabule göre de sürücüsü ve plakası bilinmeyen aracın ticari olup olmadığı belirsiz olduğu halde yasal faiz yerine avans faizi uygulanmas doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı Güvence Hesabı vekili vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı Güvence Hesabı vekili vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı Güvence Hesabı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/05/2021