Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1305 E. 2021/951 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1305
KARAR NO: 2021/951
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 24/10/2018
NUMARASI: 2014/1305 Esas – 2018/1049 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı …’nun 05/07/2013 günü 11:00 sıralarında H.Velit Bulvarı üzerinde bulunan polis …i karşısında orta refüj üzerinden karşıdan karşıya geçmeye başladığını ancak sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı aracın ışık ihlali yaparak davacıya çarptığını, aracın davalı … şirketine trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, davacının 10 yıldır ev temizliklerine gittiğini ve günlük 120,00 TL kazandığını, haftanın her günü çalıştığını, 10 ay evde yatarak tedavi gördüğünü, halen düşük yoğunlukta baş dönmeleri olduğunu, bu nedenle 1 yıldan fazla çalışamadığını, eşinin ve çocuklarının hayatının olumsuz etkilendiğini belirterek şimdilik 1.000 TL tedavi giderinin, 1. 000 TL iş gücü kaybının, 10.000 TL manevi tazminatın, eşi ve çocukları için 1.000’er TL olmak üzere toplam 16.000 TL’nin davalılardan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davacının beyanlarına aykırı düzenlendiğini, davacının kapatılan İstanbul 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/330 E. Sayılı dosyasının 01/07/2014 tarihli duruşmasındaki ifadesinde, olay günü yolun ortasında olduğunu yola indikten sonra yol boş olduğu için bir daha gelen araçlara bakmadım demek suretiyle yaya geçidinden geçmediğini, ışıklarla ve yolla ilgilenmediğini beyan ettiğini, davanın İstanbul 69. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/330 E. Sayılı dosyasında görüldüğünü, ceza davasının sonucunun beklenmesini istediklerini, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, davalının davadan sonra davacıyla görüştüklerini, 10 ay evde yattığını inandırıcı bulmadıklarını, 3 küçük çocuğu olan davacının haftada 7 gün çalışamayacağını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, olayda davalı sürücünün kusursuz olduğunu, Trakya Üniversitesi Mühendislik bölümünde öğrenci olduğunu, babasının işçi olduğunu, davacının yaralanmasından davalıların da üzgün olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirkete ZMMS poliçesiyle ve İMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu ancak kusur oranında sorumlu olduklarını, kazada sürücüsünün kusursuz olduğunu, tali kusurlu bulunması halinde kusur oranında tazminattan indirim yapılması, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının ceza davasında şikayetçi olmadığını, bu beyanın maddi tazminattan zımmen feragat olarak yorumlanabileceğini, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, zarar görenin yakınlarının ancak ağır bedensel zarar durumunda manevi tazminat talepleri olabileceğini, manevi tazminat taleplerinin haksız zenginleşme aracı olamayacağını, davacıların müvekkili şirkete başvurmadığını ve dolayısıyla müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile; davacı … lehine 17.257,51 TL maluliyet nedeniyle maddi tazminatın davalı … ve davalı …’dan olay tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işletilecek davalı … A.Ş ‘den dava tarihi olan 18/07/2014 tarihinden itibaren işletilecek (davalı … A.Ş’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olması kaydı ile) yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline davacı … verilmesine, faiz başlangıcı ve türüne ilişkin fazlaya dair talebin reddine, davacı … lehine, 2.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline davacı … verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılar …, …, …, …nun manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine, davacı … lehine 27,43 TL tedavi giderinin davalı SGK’dan 06/04/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı …’ na verilmesine, faiz başlangıcı ve türüne ilişkin fazlaya dair talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı SGK vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hem ceza mahkemesinden ve hem de mahkemeden olay mahallinde keşif ve olay mahallinde tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini, dosya üzerinden verilmiş olan eksik bilirkişi raporlarına istinaden karar verildiğini, kaza sebebiyle müvekkilinin uzun süre çalışamadığını, kusur ve maddi zarara yönelik itirazlarının Mahkemece reddedildiğini, müvekkiline verilen kusurun hatalı olduğunu, ayrıca hesaplanan tazminatın da eksik ve hatalı olduğunu, müvekkili için talep edilen manevi tazminatın çok cüzi bir kısmına karar verildiğini, müvekkilinin eşi ve çocukları için talep ettikleri manevi tazminatın da reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyaya sunulan Yargıtay kararında eşin uğradığı iş kazası neticesinde meydana gelen maluliyet ve mağduriyet nedeni ile eşine ve çocuklarına da manevi tazminat verilmesi gerektiğini, red nedeni ile hükmedilen karşı vekalet ücretleri hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma dahili dava yoluyla dava yöneltilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edildiğini, bilirkişi incelemesinde müvekkili kurum tarafından davacının tedavi giderlerinin karşılandığı yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuş olup, raporda davacının nihai maddi zararı olarak hesaplanan 27,43 TL tedavi giderinden müvekkil kurum sorumlu olmadığından, müvekkil kurum aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kararda davacı vekili ile müvekkil kurum lehine hükmedilen avukatlık ücretlerinin hatalı hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dahili davalı SGK vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde:Mahkemece davalı olarak gösterilmeyen SGK’nın davaya dahil edilmesi doğru olmamış ise de hakkında hüküm kurulduğu göz önüne alınarak istinaf talep etmekte hukuki yararı bulunmakla birlikte; HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır. Bu halde, davanın 27,43 TL miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı tarafın İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle dahili davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde: Davacılar vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna( İTÜ den bir bilirkişi ve aktüer – uzman doktor heyet) göre sürücü davalı %25, yaya olan davacının ise %75 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 69. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/ 330 E sayılı dosyasında ATK Trafik İhtisas Kurulunundan alınan rapora göre davalı sürücü tali derecede, yaya olan davacının ise asli derecede kusurlu olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Ceza mahkemesinde ATK dan alınan kusur raporu ile mahkemenin hükme esas aldığı rapor birbiri ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, alınan kusur raporuna göre de davalının tali kusurlu olması nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir.Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulundan alınan 02/03/2016 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 14.1 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 9 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Somut olayda davacı … ‘nun kazada yaralanması nedeniyle Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapora göre % 14.1 oranında maluliyeti bulunduğu belirlenmiş, uzun süre tedavi görmüş ve operasyonlar geçirmiştir. Bu şekilde bir yaralanmaya maruz kalan ve tedavi gören davacının çocukları ve eşinin bu yaralanma nedeniyle büyük üzüntü çekmiş olduklarının mutlak olmasına ve davacının durumunun ruhsal bütünlüklerini etkilediğinin kabulü ile bu davacılara da yukarıda anılan ilkelere göre hak ve nefaset ilkeleri gözetilmek suretiyle uygun miktarda manevi tazminat taktir edilmesi gerekirken aksine düşünce ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacılar vekilinin istinaf itirazı bu yönden yerindedir.Kabule göre de;Mahkemece kabul ve red olunan maddi- manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplama yapılarak vekalet ücreti belirlenmesinde AAÜT, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu hususa değinen istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.Bu nedenle; dahili davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,2-Dahili davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK 352/1-b maddeleri gereğince REDDİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili ile davalı SGK’nın tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/05/2021