Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1279 E. 2021/874 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1279
KARAR NO: 2021/874
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2016/492 Esas – 2018/1219 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 16/08/2014 tarihinde davalı şirket tarafından ZMM sigorta poliçesi düzenlenmiş olan … plakalı aracın gerçekleştirmiş olduğu tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu konumunda olan müvekkilinin en az %79 oranında malul kaldığını ve ömür boyu başka birinin bakımına muhtaç hale geldiğini, kaza tarihinde poliçe limiti 268.000,00 TL olup, yolcu olan müvekkilinin olayda kusursuz olduğunu, Muğla 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/42 dosyasında maluliyet tazminatı ile dava açıldığını ve derdest olduğunu, görülmekte olan davada ise, şimdilik 2.500,00 TL bakıcı gideri tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının aynı olay nedeniyle Muğla 1 Asliye ticaret Mahkemesinin 2015/42 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu belirterek, her iki dosyanın birleştirilmesini istemiş davacı tarafa 10/11/2014 tarihinde 133.540,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, geçici iş göremezlik zararından doğan bakıcı gideri zararının müvekkili şirket sorumluluğunda olmadığını, yapılan ödeme ve düzenlenen ibraname kapsamında müvekkilinin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, bakıcı giderlerine bağlı tazminat talebi yönünden müvekkili şirket hakkındaki davanını reddi gerektiği, olayda hatır taşımasının bulunduğu, ancak dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na gönderilmesinin talep edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından 30.10.2017 tarihinde tanzim edilen raporda Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre müvekkilin % 83 oranında malul kaldığı rapor edildiğini, bu raporda müvekkilinin sürekli bakıma ihtiyacının olup olmadığına ilişkin ibare olmadığından ve karşı taraf sigorta şirketi rapora itiraz ettiğinden yeniden rapor aldırılmasına karar verildiği, dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na gönderildiği, 28.06.2018 tarihinde Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Kararları Hakkında Yönetmeliğe göre tanzim edilen raporda müvekkilinin maluliyet oranının % 70 olduğu ve sürekli bakıma ihtiyacının olmadığının belirtildiği, Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Kararları Hakkında Yönetmeliğe göre terditli olarak rapor hazırlanması gerekirken yalnızca karşı taraf davalının itirazları dikkate alınarak ve eksik inceleme yapılarak Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Kararları Hakkında Yönetmeliğe göre müvekkilinin sürekli bakıma ihtiyacının olmadığına dair rapor verildiğini, bu rapora itiraz edilmesine rağmen hiçbir şekilde itirazlarının değerlendirilmediği ve sayın mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiği,poliçe tanzim tarihi ve kaza tarihi genel şartlardan önce olup meslekte kazanma gücü kaybına göre rapor tanzim edilmesi gerekirken özürlülük ölçütüne göre rapor tanzim edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, çelişkinin giderilmesi ve hakkaniyetin sağlanması açısından müvekkilinin başka bir adli tıp kurumu vasıtası ile farklı yönetmeliklere göre terditli olarak bakıcıya ihtiyacının olup olmadığının tespitinin gerektiğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu 28.06.2018 tarihli raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmeksizin ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkemece tarafından hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 29/06/2018 günlü maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlediği, davacının bakıcı ihtiyacının bulunmadığına ilişkin tespit yapıldığı görülmektedir. Oysa davacının maluliyet oranının az yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek kaza tarihi olan 16/08/2014 tarihinde geçerli bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği halde yetersiz ve geçersiz olan maluliyet raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken; AKT 3. İhtisas Dairesi’nden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınmak kaydıyla, davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı sürekli maluliyet oluşup oluşmadığı, sürekli maluliyet oluşmuş ise sürekli bakıcı gerekip gerekmediği ve süresi konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte raporla tespit edilmesi ve bilahare aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021