Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1263 E. 2021/1235 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1263
KARAR NO: 2021/1235
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2017
NUMARASI: 2014/1084 Esas – 2017/1206 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin dava dışı …’nin hakimiyetindeki … plakalı motosiklette yolcu konumunda olduğunu ve bu sırada plakası tespit edilemeyen bir aracın kapısını açması sonucu araca çarpmış olup motorun hakimiyetini kaybetmeleri sonucu arkadan plakası tespit edilemeyen bir aracın motora arkadan çarparak müvekkilinin ağır yaralandığını, kazada müvekkili yolcu konumunda olduğu için herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazanın sonucunda müvekkilinin %32 oranında vücut fonksiyon kaybına uğramış olduğunu ve davalı kuruma başvurmaları sonucu tazminat aldıklarını ama bu tazminatın yetersiz olduğunu belirterek müvekkilinin bakiye zararının belirsiz alacak davasının hükümlerine göre belirlenerek şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın teminat limitiyle sınırlı olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacı tarafa ödeme yaparak davacının tüm zararını karşıladığını, bu nedenle davacı vekilinin talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tazminat talebine konu sakatlığına ilişkin sunulan %32 oranında maluliyet raporunun eski tarihli olduğunu, trafik kazası ile illiyet bağı bulunmayan şaşılık gibi arazların da özür oranının belirlenmesinde dikkate alındığını, raporun hatalı olduğunu gösterdiğini, müvekkili tarafından davacı tarafa ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödendiğini, müvekkilinin başkaca sorumluluğu bulunmadığını, davacının maluliyet durumundaki çelişkiler giderilmesi için adli tıp kurumundan özürlü sağlık raporunun alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maluliyetine ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davalı yanca davacı müvekkiline geçici iş gücü kaybına ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu ödeme miktarına geçici iş gücü kaybına ilişkin tazminatın dahil edilmediğini, sürekli maluliyete dayalı olarak ödenmiş olan söz konusu bedelin güncellenerek geçici iş gücü kaybına ilişkin alacak miktarından mahsubunun açıkça hakkaniyetsiz olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08.12.2009 günü saat 04.00 sıralarında sürücü belgesiz dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile seyri sırasında olay yerine geldiğinde gidiş yönünün sağında duran plakası meçhul bir aracın solundan geçeceği sırada söz konusu aracın sürücüsünün aracın kapısını açması ile bu kapıya çarpması ve bu sırada arkadan gelmekte olan başka bir meçhul araç sürücüsünün de aracının arka kısmına çarpması sonucu aracında yolcu olarak bulunan davacı …’ ın yaralandığı dava konusu olayın meydana geldiği anlaşılmıştır. 28/09/2011 tarihinde Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesinden düzenlenmiş Özürlü Sağlık Kurulu raporuna göre davacının özür oranı %32 olarak belirlenmiştir. Mahkemece ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 04/03/2016 tarihli raporunda …’ın 08.12.2009 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası neticesi meydana geldiği bildirilen arızasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (geçici işgöremezlik) süresinin 08.12.2009 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilerek bildirilmiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda kaza tarihi olan 08.12.2009 tarihinde maluliyete ilişkin raporun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği dikkate alınarak düzenlenmesi gerekir. Sonuç olarak Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesinden düzenlenmiş Özürlü Sağlık Kurulu raporu doğru yönetmelik uygulanarak hazırlanmış bir rapor olmadığından, doğru yönetmelik uygulanarak düzenlenmiş ATK raporu arasında çelişki olduğu yönündeki istinaf yerinde değildir. Olaydan sonra müracaat üzerine davalı … tarafından sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmiştir. Davacının maluliyeti tespit edilmediğinden ve dava dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminat istemi bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/06/2021