Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1259 E. 2021/925 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1259
KARAR NO : 2021/925
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
NUMARASI : 2014/129 Esas – 2018/1294 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/08/2012 tarihinde dava dışı … plakalı araç sürücüsü … direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile müvekkilinin içerisinde yolcu konumunda bulunduğu … plakalı araca çarptığını, söz konusu kaza ile ilgili olarak Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/93 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve yargılamanın devam ettiğini, müvekkilinin kaza sonucu maluliyete uğradığını, … plakalı aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru sebebiyle müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalı sigorta şirketince müvekkiline bir kısım ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilk aşamada 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 14/06/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 14.618,56 TL’ye çıkarmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya ve kazaya konu … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, davacının söz konusu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketine müracaatı neticesinde davacıya 35.388,80 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını ve ibraname düzenlendiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini ancak mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumluluğunun sigortalılarının kusur oranı ve davacının maluliyeti ile sınırlı olduğunu, müvekkili tarafından ödenen miktarının hesaplanacak olan tazminat miktarından tenzil edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulması halinde ise faizin dava tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile, 11.398,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 3.220,14 TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamı 14.618,56 TL maddi tazminatın davalının ödeme tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigortalı araç sürücüsü … %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmesine rağmen Mahkemenin %100 kusur oranına göre yapılan hesabı dikkate aldığını, sigortalının kusur oranına göre tazminata hükmedilmesi gerektiğinden müvekkil sigorta şirketinin %100 kusur oranına göre sorumluluğuna gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından; 06/08/2012 tarihinde dava dışı … plakalı araç sürücüsü … direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve davacının içerisinde yolcu konumunda bulunduğu … plakalı araca çarpması ile meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralandığı ve bu yaranlaması nedeniyle geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı talep ettiği; ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 25/05/2016 tarihli kusur raporunda, sürücü …’ın %75, plakası belirlenemeyen motosiklet sürücüsünün hatalı davranışının kazanın oluşumunda %25 oranında etken olduğu, sürücü … ve davacı yolcu … kusursuz oldukları bildirildiği, hükme esas alınan 29/05/2018 tarihli aktüerya raporunda, % 100 kusur oranı üzerinden 11.398,42 TL sürekli iş göremezlik zararı ve 3.220,14 TL geçici iş göremezlik zararı tespit edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren araçların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalının zararın tamamından sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 998,59 TL harçtan peşin alınan 249,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 748,95 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/05/2021