Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1251 E. 2021/923 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1251
KARAR NO: 2021/923
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/10/2018
NUMARASI: 2016/868 Esas 2018/1015 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete sigortalı … malik ve işleteni, olduğu … plakalı aracın 24/01/2015 tarihinde müvekkilinin … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin aracında hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, araçta meydana gelen değer kaybının ödenmesi hususunda yapılan başvuruya davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 250,00 TL değer kaybı bedelinin poliçe limitleri dahilinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca sunduğu dilekçesi ile talebini 5.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, değer kaybına ilişkin taleplerin dolaylı zarar niteliğinde olduğundan KZMSS sigortası teminatı dışında kaldığını, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaların kabul edilemeyeceğini, davacının faizin başlangıcına ilişkin taleplerinin de kabul edilemez nitelikte olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak Kabulü ile, 5.000,00 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının davanın ikamesinden önce değer kaybına ilişkin müvekkil sigorta başvuru yapmadığını, KTK md. 97 hükmünde düzenlenen, “dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması zorunluluğuna” ilişkin özel dava şartını yerine getirmeyen davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı yanca alacağın temlikine ilişkin temlik sözleşmesi ibraz edilmiş ise de, temlik sözleşmesinde yer alan imzanın temlik edene ait olup olmadığı sabit olmadığı gibi, temlik edenin iradesinin bu yönde olduğunun da belli olmadığını, davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi gerektiğini ve bu nedenle davacının ıslahla artırdığı 4.750,00 TL’lik tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut uyuşmazlıkta; Davalı tarafça sunulan hasar dosyası eklerinden araç malikinin … olduğu, sigorta poliçesinin … tarafından yapıldığı anlaşılmakta olup, dava dışı araç sahibi … ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği değer kaybı alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahip olup, bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.Açılan davada; HMK’nın 107.maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu açıklanarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere araçta meydana gelen değer kaybı nedeni ile 250,00 TL tazminat talep edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2019 tarih, 2017/17-1099 E. ve 2019/460 K. sayılı kararında “Somut olay bakımından davacının belirsiz tazminat alacağı davasına konu ettiği; aracında oluşan değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delilerin toplanıp değerlendirilmesinden yani HMK 107/2 maddesinde belirtildiği gibi tahkikatten sonra mümkün olabilecektir. Bir başka anlatımla değer kaybının miktarının tespiti bilirkişi incelemesini gerektirmektedir. Bu nedenle davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilmelidir.Belirtilen nedenlerle, davacının davaya konu taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olabilecek nitelikte olduğu ve dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla HMK’nın 107. maddesine uygun olarak, aradaki hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle dava açabileceği sonucuna varılmıştır.Somut olayda dava dilekçesinde davanın HMK 107.maddesine göre açıldığı belirtilmiş olduğuna göre, davada zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesilmiş olduğundan HMK’nın 107/2 maddesi gereğince yapılan ıslah da 18/06/2018 tarihli rapora istinaden 07/08/2018 tarihinde yapılmış olduğundan zamanaşımının gerçekleştiği söz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta, başvuru tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte ve davalı Sigorta Şirketine, 25/08/2016 dava tarihinden önce 23/06/2016 tarihinde başvuru yapılmış olup, bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 327,55 TL harçtan peşin alınan 85,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 242,15 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/05/2021