Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1250 E. 2019/3741 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1250
KARAR NO : 2019/3741
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/10/2018
NUMARASI : 2017/946 Esas 2018/915 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ… :Davacı vekilinin 27/10/2017 tarihinde sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Davalı şirkete sigortalı Hacı Karatekin’in malik ve işleteni olduğu, … plakalı araç 19/01/2017 tarihinde … ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, …, davalı … şirketinden alacağını BK’nın 183. vd. maddeleri gereği, hukuka uygun olarak ve şekil şartlarını da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkil …San ve Tic. Ltd Şti’ye devrettiğini, bu nedenlerden dolayı taraflar arasındaki değer kaybı hasarına ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edilebilecek miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttırılacağını, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 250,00 TL değer kaybı bedelinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 28/09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesini özetle; Huzurda görülen davanın dava şartı bulunmadığından reddi gerektiğini, davacının temlik alacağı sebebiyle aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini, geçerli bir temlikten bahsedebilmek için geçerli bir temlik sözleşmesini ve geçerli bir temel sebebinin bulunması gerektiğini, bu nedenle temlik veren … davada tanık olarak dinlenilmesiyle birlikte temlik sözleşmesinin temel ilişki ve usul bakımından geçerli olup olmadığının tartışılması gerektiğini, kusur oranlarının tespiti için bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, müvekkil sigorta şirketinin değer kaybından sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise değer kaybının ne şeklide hesaplanacağı, ZMMS sigortası genel şartları A.5.a maddesi ve ekin değer alan esaslara göre belirlenmesini, yapılacak yargılama, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, zenginleşme yasağı ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin her durumda gözetilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “İspat olunamayan davanın reddine, ” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkemece takdir olunan 800,00 TL tutarındaki bilirkişi ücretini 09/05/2018 tarihinde mahkeme veznesine yatırdıklarını, bilirkişi ücretinin geç yatırılmış olmasının celse uzamasına sebebiyet vermediği gibi, incelemenin günsüz yapılmasına karar verildiği için, inceleme yapılmasına da mani olmadığını, bilirkişiye raporuna sunması için yerel mahkemece takdir olunan sürenin 60 gün olduğunu, delil avansını yatırma tarihi itibariyle dosyanın bilirkişilere intikali sağlanmış olsa idi raporun da celse öncesinde geleceği hususunda da şüphe bulunmadığını, mahkemece verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmamasının davanın reddedilmesi için araç olarak kullanılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, dosyanın bilirkişiye tevdii edilmeyerek yaklaşık altı ay sonra olan duruşma günü beklenerek davanın reddi yoluna gidilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya incelendiğinde; İlk Derece Mahkemesince 11/04/2018 tarihli duruşma tutanağı ile davacı tarafa bilirkişi incelemesi için 800,00 TL gider avansını yatırmak üzere iki hafta süre verildiği, gider avansı yatırılmayınca da kesin süreye uyulmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği görülmektedir. 6100 sayılı HMK’da deliller için taraflarca avans yatırılması gerektiği hususu düzenlenmiş olup, “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324/1.fıkrasında “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.”, ikinci fıkrasında ise ” Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. ” düzenlemesi getirilmiştir.Ancak 324/2.fıkrasındaki sonucun doğması için delil avansının yatırılması için kesin süre verilmesi halinde taraflara yüklenen borçların açıkça ve ayrıntılı olarak tereddüte mahal bırakmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bunun için delil ikamesi için yapılacak ihtaratta; verilen makul sürenin kesin olduğunun belirtilmesi, toplanacak delil için gereken masrafların kalem kalem miktarı da belirtilmek suretiyle gösterilmesi ve ayrıca masrafın yatırılmaması halinde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyadaki diğer delillere göre karar verileceğinin açıklanarak ihtar edilmesi gerekir. Aksi halde kesin süre verilmesinin sonuçları uygulanamaz.Eldeki davada; Mahkemece 11/04/2018 tarihli duruşmada verilen ara kararında, bilirkişiler için davetiye gideri ile bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri gösterilmediği gibi davacı tarafa kesin süre verildiği de ara kararına yazılmamıştır. Bu durumda Mahkemece verilen süre içeren ara karar, yukarıda açıklanan niteliklere ve şartlara haiz olmadığından, davacı tarafa kesin süre verildiğinden ve sonuçlarının uygulanması gerektiğinden bahsedilemez. Mahkemece verilen süre kesin süre şartlarına haiz olmadığından, davanın kesin süreye uyulmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarnca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/11/2019