Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1243 E. 2020/144 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1243
KARAR NO: 2020/144
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/11/2016
NUMARASI: 2015/245 Esas 2016/707 Karar
DAVACI: ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … nolu kasko poliçesi ile sigortalı ve … plakalı aracın 02/05/2012 tarihinde …’nun maliki, …’nin kaza esnasında sevk ve idare edeni, … Sigorta A.Ş.’nin ise zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini tanzim eden şirket olduğunu … plakalı aracın kusurlu kazaya sebebiyet vermesi sonucunda hasara uğradığını, bu durumun trafik kaza tutanağı ile tespit edildiğini, hasara uğrayan … plakalı araç için sigortalısına 17/08/2012 tarihinde 24.534,00 TL hasar tazminatı ödendiğini, davalılardan bu güne kadar sadece 2.034,00 TL ödeme alındığını, bakiye 22.500,00 TL’nin halen ödenmediğini, davacı şirketin TTK 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına kanuni halef olduğundan işbu rücuen tazminat davasını … plakalı aracın malikine, sürücüsüne ve sigorta şirketine karşı açma zorunluluğu getirildiğini bu nedenle 22.500,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 17/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından düzenlenen poliçenin kaza tarihini kapsamadığını, değer kaybının poliçe teminatına girmediğini, talebin tümden reddini talep ettiğini, kazanç kaybı trafik poliçesi teminatı kapsamına girmediğini, sorumluluğu kabul etmemekle birlikte, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, davacı tarafın öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve hasarını ispat etmeleri gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazadan sonra aracın sigortacısına bir miktar para ödendiğini, geri kalan miktarın kendi aracının sigortacısı tarafından ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Talebin kısmen kabulüne, 12.174,00 TL’sının 17/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek müteselsil rücu ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından düzenlenen poliçenin kaza tarihini kapsamadığını, kazanın 02.05.2012 tarihinde 18:10 sıralarında meydana geldiğini ancak … plakalı aracın müvekkili şirkete 02.05.2012 tarihinde saat 18:49’da sigortalandığını, müvekkilinin kaza tarihi ve saati itibariyle poliçeden kaynaklı sorumluluğunun olamayacağından, müvekkili yönünden husumetten ret kararı verilmesi gerektiğini, poliçenin kaza tarihi ve hatta kaza saatini kapsadığının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, kazadan önce … plakalı aracın 02.04.2011- 02.04.2012 tarihleri arasında … Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, 10 günlük süre boyunca geçerli bir poliçenin olmadığını, kaza tarihinde saat 18:49’dan itibaren geçerli olacak şekilde poliçenin yaptırıldığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, iki taraflı trafik kazasından kaynaklanan ve davacı sigortacı tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatının davalılardan rucüen tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sigorta kapsamında sigortacının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, rizikonun poliçe vadesi içinde gerçekleşmesi gerekir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında sigorta hukuku düzenlenmiş olup TTK’nun 1401- 1452. maddeleri arasında, tüm sigorta türleri bakımından uygulama alanı bulacak olan, sigorta sözleşmelerine ilişkin genel esaslar belirlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 1421/1. maddesinde “aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlar” şeklinde düzenlenmiştir. İyiniyet ve karşılıklı güven ilişkisine dayanan sigorta sözleşmelerindeki doğru beyan yükümlülüğü, TTK’nun 1435/1. maddesinde “sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir” denilerek düzenlendikten sonra; TTK’nun 1439/1. maddesinde, bu yükümlülüğe uyulmamasının yaptırımı “sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez” şeklinde düzenlenmiştir. TTK’nun 1458/1. maddesinde ise geçmişe etkili sigorta “sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır” denilmek suretiyle düzenlenmiştir. Davaya konu somut olay incelendiğinde; davaya konu kazanın tarih ve saatinin, kaza tespit tutanağında 02.05.2012 ve saatinin 18:10 olarak belirtildiği; davalı tarafından dosyaya sunulan poliçe suretinde, davalı sigorta şirketine husumet yöneltilmesine yol açan trafik sigorta poliçesinin tanzim tarihinin 02.05.2012 ve tanzim saatinin 18:49, poliçe başlangıç saatinin ise aynı gün saat 12:00 olduğu görülmektedir. Davalı sigortacının sigorta poliçesi gereği sorumluluğunun başlamasından sonra, davaya konu kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin (rizikonun poliçe vadesi içinde olup olmadığının) saptanması önem kazanmaktadır. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, sigortacının sorumluluğunun başlaması için poliçede kararlaştırılan primin ödenmiş olması gereklidir. O halde yapılması gereken davalı sigortacının trafik sigorta poliçesi kapsamında davacının zararından sorumluluğunun doğması için davalı poliçesinin vadesi içinde gerçekleşmiş bir kazanın olması gerektiği ve davalı trafik sigortacısının sorumluluğunun, ancak poliçe priminin ödendiği andan itibaren başlayacağı hususları gözetilerek, davalı tarafından düzenlenen zmms poliçe aslı yada onaylı örneğinin istenmesi, poliçe priminin tahsil edildiği saatin ve poliçenin davalı sigortacının sistemine girdiği saatin saptanması, bu belirlemelerden sonra yukarıda anılan yasal düzenlemeler de dikkate alınıp davalı sigortacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 6-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı … Sigorta AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası Moda İstanbul Şubesinin 30/03/2017 tarih ve … numaralı 24.500,00TL bedelli teminat mektubunun davalı … Sigorta AŞ’ne İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/01/2020