Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1240 E. 2021/948 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1240
KARAR NO: 2021/948
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI: 2016/651 Esas – 2018/383 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından … numaralı ve 01.12.2015 / 01.12.2016 vadeli kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 01/03/2016 tarihinde … plakalı aracın karıştığı iki araçlı dava konusu kazanın meydana geldiğini, sigortalısı tarafından araçta meydana gelen hasarın ödenmesi için müvekkil şirkete başvuruda bulunulması üzerine hasara uğrayan sigortalı aracın incelenmesi neticesinde 11.425,65 TL hasar tespit edildiğini ve dava dışı … Ltd. şirketine 21.04.2016 tarihinde ödendiğini, yapılan bu ödeme ile TTK’nın 1472.maddesi gereği sigortacı müvekkilinin sigortalısının kanuni halefi olduğunu müvekkil şirket tarafından ödenen tutar için davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, ancak rücu talebi davalı şirket tarafından reddedildiğini, trafik kazası tespit tutanağı uyarınca dava konusu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan hasar ödemesinden davalı … Sigorta A.Ş., … plakalı aracın Trafik Sigortacısı sıfatıyla sorumlu olduğunu kusur ve hasar miktarı ile ilgili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili şirketin ödemiş olduğu miktarın davalıdan % 75 kusur oranına tekabül eden 8.500,00 TL’nin ödeme tarihi olan 21.04.2016 tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ve protokol gereği temerrüdün müeyyidesi olarak 5 puan fazla faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının talepleri haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 2918 sayılı kanunun değişen madde 97.madde gereği zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna başvuruda bulunması gerektiğini, davacının müvekkil sigorta şirketine rücu edebilmesi için öncelikle sigortalısının hukuki haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olduğunu kanıtlaması gerektiğini, KZMSS sigortası kapsamında müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olduğu araçta meydana gelen hasar ve tamir bedeli poliçe genel şartlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, hasar halinde hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğeri parça ile değiştirme imkanı yok ise yenisi ile değiştirilir…şeklinde belirtilmiş olduğunu, davacı sigorta şirketinin 21.04.2016 tarihinde sigortalısına hasar ödemesi yaptığı ancak davacı tarafından talep edilen tutarın hangi kıstaslar ile belirlendiğini, değişen parçaların fiyatlarının piyasa rayicine uygun olup olmadığının belirsiz olduğunu, davacının faiz başlangıç ve ve faiz oranına ilişkin taleplerinin kabul edilemez olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 11.425,65 TL ‘nin 21/04/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasaya göre yıllık %10,50 oranında başlayacak değişen oranlarda faizle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur ve hasara ilişkin konusunda uzman olmayan bilirkişilerden alınan raporun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kusur konusunda net bir görüş bildirilmediğini, davacı tarafa sigortalı aracın sürücüsü kazada asli kusurlu olduğundan belirlenen kusur oranlarının her halükarda hatalı olduğunu, hasar yönünden herhangi bir inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, mali müşavir ve otomotiv uzmanı bilirkişilerinden oluşan heyet bilirkişi kurulundan alınan kusur ve hasar raporu hükme esas alınmıştır. Ancak özellikle kusur yönünden uzmanlığı olmadığı anlaşılan bilirkişiden oluşan raporun hükme esas alınması ile davalı vekilinin bu yöndeki itirazları dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Dava dilekçesinde müvekkili şirketin ödemiş olduğu miktarın davalıdan % 75 kusur oranına tekabül eden 8.500,00 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Davacı vekilinin maddi tazminat talebini davalının %100 kusurlu olması nedeniyle 11.425,65 TL olduğunu açıklayarak davasını da sadece meblağ yönünden ıslah ettiği, kusur oranı yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayıp kusur oranı yönünden ıslah etmediği gözetildiğinde, mahkemece talep edilen tazminat miktarından talep gibi davalının %75 kusur oranı gözönüne alınarak karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi aşılarak yazılı şekilde (% 100 kusur oranı üzerinden) hüküm kurulması doğru olmamıştır (HGK 03.05.2017 tarih, 2017/17 E- 2017/1094 K sayılı içtihadı birleştirme kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.04.2017 tarih ve 2016/9386 E., 2017/3542 K., 18/01/2018 tarih ve 2015/7236 E. 2018/268 K.). O halde mahkemece, hasar ve kusur konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden gerekçeli, ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre ve taleple bağlılık kuralını göz önüne alarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Kabule göre de; 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi (6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi) hükmü gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak davalardan ödeme yapan sigorta şirketinin, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebilmesi mümkündür. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu nedenle, kabul edilen tazminata faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olan 21/04/2016 olarak kabulünde isabetsizlik yoktur. Ancak davacı kasko şirkatine kasko sigortalı araç hususi nitelikte otomobil olduğu gibi davalının trafik sigortacısı olduğu aracında hususi nitelikte otomobil olduğu eldeki davanın halefiyete dayanılarak açıldığı gözetildiğinden ticari nitelikte olmayan alacak için avans faiz işletilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/05/2021