Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1228 E. 2019/542 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1228
KARAR NO : 2019/542
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI : 2017/807 Esas – 2018/1358 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik kazasından kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı,…. San.Tic Ltd. Şti.’nin malik olduğu … plakalı aracın, 30/05/2017 tarihinde dava dışı …ait … plakalı araca çarparak aracın hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, dava dışı … bu kazadan kaynaklanan tazminat alacağını müvekkiline temlik ettiğini, bu sebeple fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 3.300,00 TL hasar bedeli, 100,00 TL değer kaybı bedeli ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin 10/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …. plakalı aracın müvekkili şirketçe sigortalandığını, öncelikle kusur durumunun tespitinin gerektiğini, sonrasında hasar raporu alınması gerektiğini, davacı yan tarafından talep edilen tutarların fahiş olduğunu, yeni genel şartlarda düzenlenen araçta değer kaybı halinde teminat dışı hallerden biri gerçekleşmiş ise değer kaybının talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulü ile 7.763,99 TL hasar bedeli, 10.450,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 18.213,99 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 11/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Ekspertiz ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmesine, ” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; alacağın temlikinin sigortacılık faaliyeti olduğundan geçersiz olduğunu, temlik alma işlemi yapılamayacağından davacının aktif taraf ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-d ve 115/2.maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, hasar bedeli ve değer kaybı için maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlanmıştır.Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.02.2017 tarih, 2016/13540 E. ve 2017/1715 K. sayılı kararı). Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. HMK’nın 114/1-d bendi ile “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartları arasında gösterilmiştir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili kimseler olması, bir başka ifade ile dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı, usul hukukunda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Bir davada, taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetini taşımadığı belirlenirse, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği değer kaybı alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi ile alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir. Bu nedenle Mahkemece, işin esasına girilerek karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davalı vekilinin istinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/04/2019.