Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1206 E. 2021/854 K. 07.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1206
KARAR NO: 2021/854
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI : 2014/791 Esas – 2018/849 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun 20.12.2012 tarihinde işe gitmek için Birlik Mah. Atışalanı yan yol yaya kaldırımında beklerken İETT işletmesine bağlı … plakalı Özel Halk Otobüsü olması gerekenden çok süratli bir biçimde duracağı bölüme yanaştığını, otobüs şoförü davalı …’ın trafik kurallarına aykırı şekilde otobüsü sevk ve idare etmesi, otobüsün bakım ve onarımlarının yapılmamış / eksik yapılmış olması sebepleriyle otobüs üzerinde bulunan onlarca kilo ağırlığındaki metal kapağın yerinden fırlayarak hızla müvekkili …’ya çarptığını, çarpma sebebiyle, müvekkilinin sol kolunun parçalanarak koptuğunu, vücudunda kemik kırıkları oluştuğunu ve diyaframında büyüme meydana geldiğini, müvekkilinin aldığı darbe omurilik bölgesine kadar ulaştığından, periyodik olarak da omuriliği ile ilgili olarak kontrole gittiğini ve gözlem altında tutulduğunu, zaman geçtikçe yeni yeni sağlık problemlerinin de ortaya çıktığını, müvekkilinin kolunu kullanamaması nedeniyle daimi iş gücü kaybı mevcut olduğunu belirterek fazlaya ilişkin her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla iş gücü kaybı nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL, gelir kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL, tedavi masrafları nedeniyle şimdilik 15.500,00 TL olmak üzere toplam 21.500,00 TL maddi tazminatın davacı … lehine, 20.12.2012 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı …, (poliçe üst sınırı ile sınırlı olmak kaydıyla), davalı …, davalı işleten … Tic. Ltd, Şti., ve davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğümden müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini, kusurları olmadan maruz kaldıkları acı, üzüntü ve ızdırap nedeniyle davacı … lehine 100.000,00 TL, davacı … lehine 30.000,00 TL, davacı müşterek çocuklar … lehine 10.000,00 TL, … lehine 10.000,00TL , … lehine 10.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın 20.12.2012 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı …, davalı işleten … San. ve Tic. Ltd. Şti, davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve davalı kasko sigortacısı …’den (ihtiyari mali mesuliyet teminatı üst sınırı ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 16.101,00 TL tedavi gideri, 461.720,86 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 477.821,86 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; işleten sıfatının bulunmadığını, dava konusu kazanın sürücü hatası olarak değil, engellenmesi mümkün olmayan bir teknik arıza nedeniyle meydana geldiğini, bu teknik arızanın ortaya çıkmasını engellemek ya da gidermek için yapabileceği hiçbir şey bulunmadığını, işleten tarafından aracın gerekli bakımlarının periyodik olarak yapıldığını ayrıca bu bakımların yapılıp yapılmamasının kendisinin sorumluluk alanında olmadığını, kaza sırasında aracın hızının da normal sınırlar içerisinde olup aksi yöndeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, olayın meydana gelmesinde kendisinin herhangi bir kusuru olmadığı gibi meydana gelmesini önlemek için alabileceği bir tedbir de bulunmadığını, işleteni olmadığı sadece sürücüsü olduğu aracın teknik arıza ve bakımlarından sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında davalı müvekkili şirketin herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığından davalı müvekkili şirket yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde, dava konusu kazanın, … plakalı otobüsün sol dış bölgesinde bulunan kapağın yerinden fırlaması sonucu meydana geldiğini iddia ettiğini, , otobüste bulunan ve kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan kapağın, otobüsün sol yanında bulunmakta olup kilitli bulunduğunu, aracın tüm elektronik donanımın burada bulunması nedeniyle güvenlik açısından kilitli olduğunu, bu nedenle davacının iddia ettiği gibi aracın hızlı gitmesi vs. nedenlerle kapağın yerinden çıkmasının mümkün bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren müvekkili şirkete ait aracın 2012 model … Markalı otobüs … San. ve Tic. Ltd. $ti, ‘den satın alınmış olup yine aracın periyodik bakımları yetkili servise zamanında ve tam olarak yaptırıldığını, davacının kazadan önce aylık 1.650,00TL ücret ile çalıştığının kabulünün mümkün olmadığını, davacının aldığı ücretin yazılı delil ile ispatlanmasının gerektiğini, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 27/10/2012 – 27/l0/20l3 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı bulunduğunu, dava öncesinde davacının müvekkili şirkete başvurusunun bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, zarar hesabında asgari ücretin esas alınması gerektiğini, müvekkili şirkete ait … plakalı özel halk otobüsünün hızlı bir şekilde duracağı yere yaklaşırken otobüs üzerinde bulunan metal kapağın yerinden fırlayarak davacı …’ya çarptığını ve davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek tazminat talebinde bulunduğunu, meydana gelen trafik kazasında davalı müvekkil şirketin herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, davacıların talep etmiş oldukları manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunun, davacının yaralanma sonucu uğradığı maddi geçici-sürekli iş görmezlik tazminatı ile manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğunu, davacılar vekilinin, maddi tazminat talebini aracın trafik zorunlu sorumluluk sigortacısı … A.Ş.’ye manevi tazminat talebini müvekkil …’ye hasretmiş bulunduğunu, davaya konu … plakalı aracın müvekkili … nezdinde 14.11.2013 -14.11.2013 vadeli, Genişletilmiş Ticari Kasko Poliçesi kapsamında ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunduğunu, müvekkil sigorta kuruluşunun ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesinde kişi başına maddi ve manevi tüm tazminat talepleri yönünden azami sorumluluğunun 100.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkil sigortacının azami sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat talebi bakımından, benzer olaylarda uygulanan tazminat tutarları emsal alındığında, davacı tarafın talebinin yüksek olduğunu, olay tarihinden faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili İdarenin Özel halk otobüslerinin işleteni olmayıp gerek 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca gerek Özel halk otobüslerine ilişkin kurum içi mevzuat uyarınca müvekkil idarenin, özel halk otobüslerinin kendi eylemleri sonucu neden oldukları zararlardan dolayı sorumluluğunun söz konusu olmadığından, davanın müvekkil idare açısından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın esasına ilişkin itirazlarında; dava dilekçesinde …’nun kusursuz diğer davalı şoförün ise tam kusurlu olduğu iddia edilmekle birlikte olayın oluş şeklinin davalı şoförün kusurlu olduğuna dair bir emare barındırmadığını, bu hususun diğer davalı şoför hakkında Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/107 Esas sayılı kovuşturması kapsamında netlik kazanacağını, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,Maddi tazminata ilişkin davanın ıslah edilmiş miktar üzerinden kabulü ile 461.720,86-TL gerçek maluliyet tazminatının davalı … , İETT Genel Müdürlüğü’den olay tarihi olan 20/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı … yönünden 20/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ya verilmesine, 2-Davacının tedavi giderleri talebi yönünden yargılama sırasındaki ödeme nedeniyle konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3-Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 30.000,00-TL ‘nin kaza tarihi olan 20/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, …, İETT Genel Müdürlüğü’den tahsili ile davalı … (…) A.Ş yönünden dava tarihi olan 06/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı …’ya verilmesine, 4-Manevi tazminat yönünden …,…, … ve … yönünden dava açma hakkı zarar gören tarafa ait olduğundan manevi tazminat talebinin reddine, 5-Davacıların, davalı …. aleyhine açtığı davanın feragat nedeniyle reddine,6-Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı İETT vekili, davalılar … San. ve Tic Ltd. Şti. ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, müvekkilinin kaza sonrasında %78 engelli hale geldiğini, müvekkilinin meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, davacılar …, …, …, … lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken tümden reddine karar verildiğini, zarar görenin yakınlarının manevi tazminat talep edemeyeceğine ilişkin gerekçenin açıkça TBK’nın 56.maddesine aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı İETT vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın müvekkili idare bünyesinde olmadığını, ihbar olunan Otobüs İşletmeleri AŞ bünyesinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinden ayrı olarak faaliyet gösteren iş bu araçların verdikleri zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, işletilmesi, denetimi, yürütümü başka kurumlarca yapılan, elden edilen geliri başka kurumlarca ve kişilerce alınan bir işletme faaliyeti sırasında yaşanan kazaların maddi sorumluluklarının müvekkili idareye yıkılmasını kabul etmediklerini, karar gerekçesinde Özel Halk Otobüslerinin çalışma ruhsatını İETT’den aldıklarını, bu araçların bağımsız değil, İETT denetim ve kontrolünde olduğu belirtilen Yargıtay kararı esas alınarak müvekkili idarenin sorumlu tutulduğunu, ancak söz konusu kararın … A.Ş. bünyesinde faaliyet göstermeyen diğer Özel Halk Otobüsleri hakkında olup, huzurdaki davada esas alınmasının mümkün olmadığını, kazaya karışan aracın da dahil olduğu erguvan renkli araçların İBB iştiraki olan firma bünyesinde çalıştığını, ruhsat verilmesi dahil hiçbir işlemin müvekkili tarafından gerçekleştirilmediğini, tamamen ayrı kişi ve kurumlarca faaliyetleri yürütülen bu otobüslerin hatalı davranışının, bakım onarım eksikliğinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını davacının maluliyet oranının yüksek hesaplandığını, iyileşme meydana gelip gelmeyeceğinin dikkate alınmadığını, hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar …San. Ve Tic Ltd. Şti. ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayın yaşandığı mahalde keşif yapılmadan kusur raporu alındığını, sanığın kusurlu olup olmadığının, buna bağlı olarak da hukuki durumunun sağlıklı olarak belirlenebilmesi için, olay yerinde uygulamalı keşif yapılarak, gerekirse trafik kazası tespit tutanağını düzenleyen görevliler de tanık olarak dinlenmek suretiyle eksik kalan hususlar tespit edilmesi gerektiğini, ceza mahkemesinin dayanağı olan karara göre tesis edilen maddi ve manevi tazminat kararlarının sakat olduğunu, davacının söz konusu 20.12.2012 tarihli kazaya ilişkin “Durakta servis bekliyordum.” ifadesini kullandığını, oysa bu durumun gerçeği yansıtmadığını, davacı/kazazede …’nun aylık gelirinin somut ve net delillerle belirlenmediğini, kusur raporunda, mahkemece kusur raporuna itirazlarının kabul edilmediğini, bilirkişi raporunda kaza tarihinde aracın muayenesinin yapılmadığının belirtilmesi gerçeğe uygun olmadığı gibi, bilirkişi raporunun ne denli eksik ve hatalı olduğunu da gösterdiğini, kazaya neden olan aracın muayenesinin yapıldığını ve araçta herhangi bir eksik tespit edilmemiş olmasına rağmen araçta bulunan kapağın yerinden koptuğunu ve kazanın meydana geldiğini, aracın periyodik muayenelerinde dahi ortaya çıkmayan durumun kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle meydana gelen kazada davalı müvekkillerine (her iki davalıya) %100 kusur atfedilmesinin dosya kapsamına ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu kaza sonrasında davacının gerekli tedavilerinin yapıldığını, davacının geçirdiği ameliyat ve tedavileri sonucu kaza nedeniyle oluşan maluliyeti Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporunda belirtilen oranda olmadığını, raporda belirtilen oranın oldukça yüksek olduğunu, kaza nedeniyle, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/681 Esas sayılı dosyasıyla, davacı …’nun maluliyetinin tespitini talep ettiklerini, bu dava sonucunun ihtilafın esasıyla doğrudan ilgili olduğunu, bekletici mesele yapılması gerektiğini talep etmelerine rağmen, ilk derece mahkemesince işbu talebin kabul görmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş derecede yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 20.12.2012 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı özel halk otobüsünün metal kapağın yerinden fırlayarak Birlik Mah. Atışalanı yan yol yaya kaldırımında yaya olarak bekleyen davacı …’ya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacı …’nun yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle davacı …’nun maddi ve manevi tazminat, diğer davacıların manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu kazaya karışan … plakalı araç, davalı … A.Ş. nezdinde 27/10/2012 – 27/l0/20l3 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçesi, … nezdinde 14.11.2013 -14.11.2013 vadeli, Genişletilmiş Ticari Kasko Poliçesi ile ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalıdır. Davalı İETT, her ne kadar özel halk otobüsünün maliki olmasa da, özel halk otobüsleri İETT’den aldıkları çalışma ruhsatı ile çalışmakta, bu otobüslerde akbil kullanılabilmekte ya da İETT’nin sorumluluğunda bilet kesilmektedir. Başka bir deyişle özel halk otobüsleri tamamen bağımsız değil, davalı İETT’nin denetim ve kontrolündedir.Bu nedenlerle davalı İETT, halk otobüsünün sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi ve otobüsün maliki ile birlikte işleten sıfatı ile sorumlu olacağı gözetilerek tazminattan sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/5513 Esas ve 2019/1755 Karar sayılı kararı ile 2014/3127 Esas ve 2015/12334 Karar sayılı kararları).Ayrıca davacının yaralanması nedeniyle kaza tarihinde geçerli olan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu tarafından 05/07/2017 tarihli rapor düzenlenmiş ve iyileşme sürelerinin de belirlenmiş olmasına göre hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle davalı İETT vekilinin maluliyet raporuna değinen itirazının da reddi gerekmiştir.Dosya kapsamında 16/03/2015 tarihli tek kişinin düzenlediği kusur raporunda özetle; aracın muayenesinin zamanında yapılmadığı, davalı ….’ne zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı davalı ….’ye genişletilmiş ticari kasko poliçesi kapsamında ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, … plakalı aracın davalı maliki … Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin %75 oranında, aracın diğer davalı sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …nun meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. 03/09/2015 tarihli İTÜ den alınan üç kişilik heyet raporunda ise özetle kazanın teknik arızadan kaynaklandığı, aracın işletmeye uygunluğunu kontrol eden ve denetleyen kurum ile bakım ve onarımından sorumlu olan kişi veya kurumlarda asli ve %75 oranında kusurlu oldukları, sürücü …’ın tali ve %25 oranında kusurlu oldukları, 25/04/2016 tarihli ek raporda da kök raporda belirtilen görüşü değiştirecek bir durum olmadığı belirtilmiştir. Kaza nedeniyle davalının yargılandığı ceza dosyasında alınan kusur raporunda iki ihtimalli düzenlenmiş her iki ihtimalde de( teknik arıza veya davalı sürücünün sigorta kapağında işlem yaptıktan sonra kapağı kapatmadan seyrine devamı halinde davalıların sürücü tam veya birinci halde tali kusuruna göre) davacı yayaya kusur verilmediği görülmüş ancak kesin nitelikte para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura, kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunmadığına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih, 2016/19993 E. ve 2019/8923 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “Trafik kazası sonucu iş göremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar gören kişinin geliri asgari ücret kabul edilerek bu miktar üzerinden hesaplanacaktır. Zarar gören kişi gelirinin asgari ücret üzerinde olduğunu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı yada bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup yerel mahkemede bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle zarar gören davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise çalıştığı iş yerinden trafik kazasının olduğu tarihteki ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücret bordrolarını getirtilmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, mesleğini icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır. Zarar görenin kaza tarihinde çalıştığı iş yerinde aldığı ücretler gelir olarak kabul edilebilir.” Gerçek zararın belirlenmesi için, davacının kaza tarihindeki işinin ve gelir durumunun net ve ispata yarar somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir.Somut olayda, davacı vekili, davacının kazadan önce kalıp atölyesinde montaj elemanı olarak çalıştığını ve aylık kazancının 1.650,00 TL olduğunu belirtmiş ve bu konuda tanık beyanı ile emsal araştırması delillerine dayanmıştır. Mahkemece dinlenen davacı tanıkları davacı ile aynı iş yerinde çalıştıklarını ve aylık ortalama 1.700,00 TL -2.000,00 TL kazanç sağladığı beyanında bulunmuşlar yine yapılan emsal araştırmasında ise net 3.800,00 TL civarı aylık kazanç olacağı bildirilmiş ve bilirkişi raporunda ise davacı beyanı esas alınarak hesaplama yapılmış ise de yukarıda açıklanan ve yerleşik içtihatlara göre bu hesaplama davacının net gelirine göre yapılmadığından doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı iş yerinden aldığı ücretler gelir olarak kabul edilmesi gerektiğinden araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Somut olayda davacı …’nun kazada yaralanması nedeniyle Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapora göre %78 oranında maluliyeti bulunduğu belirlenmiş, uzun süre tedavi görmüş ve operasyonlar geçirmiştir. Bu şekilde bir yaralanmaya maruz kalan ve tedavi gören davacının çocukları ve eşinin bu yaralanma nedeniyle büyük üzüntü çekmiş olduklarının mutlak olmasına ve davacının durumunun ruhsal bütünlüklerini etkilediğinin kabulü ile bu davacılara da yukarıda anılan ilkelere göre hak ve nasafet ilkeleri gözetilmek suretiyle uygun miktarda manevi tazminat taktir edilmesi gerekirken aksine düşünce ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Aynı gerekçe ile davacı davacı … için de belirlenen tazimnatın bir miktar düşük olduğu değerlendirilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf itirazı bu yönden yerindedir.Davalı tarafın istinafı ise yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı İETT vekili, davalılar …San. Ve Tic Ltd. Şti. ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekili, davalı İETT vekili, davalılar … San. Ve Tic Ltd. Şti. ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar, davalı İETT, davalılar … San. Ve Tic Ltd. Şti. ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/05/2021