Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1200 E. 2021/947 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1200
KARAR NO: 2021/947
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2015/192 Esas – 2018/1111 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilin 31/08/2011 tarihinde, … plakalı araçta yolcu olarak seyahat etmekteyken geçirdiği kaza sonucu sakatlandığını, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporundan anlaşılacağı üzere müvekkilin %95 oranında malul kaldığını, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00-TL tedavi ve iyileştirme tazminatının, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi limitleri ile sınırlı olmak üzere, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı yana 04/01/2013 tarihinde 194.305,00 TL ödendiğini, KTK’da özel olarak ibranamenin iptal edilebilirliğine ilişkin 2 yıllık bir hak düşürücü süre öngörüldüğünü, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, tazminat miktarlarına ilişkin olup yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edebileceğini, 04/01/2013 tarihinde davacıya 194.305-TL ödeme yapılmış olması karşısında, KTK’nın 111/2 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreden sonra 18/02/2015’te dava açıldığından hak düşürücü süre aşımı nedeniyle davanın reddini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 54.179,84-TL bakım giderinin dava tarihi olan 18/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç müvekkil şirket tarafından 25.07.2011-2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacı yana, 04.01.2013 tarihinde 194.305 TL ödendiğini, KTK’nın 111/2.maddesi gereğince 2 yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğünden davanın reddi gerektiğini, aleyhe tüm hususlarla birlikte, bilirkişi raporunda yer alan tüm tespitlere yönelik itirazlarını sunduklarını, kişinin geçici iş görmezlik durumu ile bakıcıya muhtaç olmasının birbirinden farklı olup, bakıcıya ihtiyacı olduğu kabul edilse dahi dava konusu olay 2011 yılında gerçekleşmiş olduğundan davacı yanın, %100 malul sayıldığı dönem için bakıcı tutup tutmadığının ispatı gerektiğini, bu yönüyle dosyada mübrez bilirkişi raporuna itiraz ettikleri halde, yerel mahkemece bu husustaki itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle tedavi ve iyileştirme masrafları istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı … şirketinin kaza tarihinde geçerli trafik sigorta poliçesi limiti, sakatlanma halinde kişi başına 200.000,00 TL ve tedavi gideri için de 200.000,00 TL’dir. 6098 sayılı TBK’nun 54.maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir. Bu iki limit birbirinden bağımsız olup, birinin tüketilmesi halinde sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirerek sorumluluğunun sona erdiğinden bahsetmek olanaklı değildir. Kazada yaralanan kişi, maluliyetinin oluşması halinde oluşacak sürekli iş göremezlik zararını bedeni zararlar klozundan, bakıcı gideri, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik zararlarını ise tedavi giderleri klozundan karşılanmak üzere sigorta şirketinden talep edebilir. Davacı ile davalı … arasında düzenlenen ibranamede açıkça tedavi giderleri yazılı olmadığına göre ibranamenin tedavi giderlerini kapsamayacağı açıktır. Bu nedenle davalı … şirketinin varsa KTK’nın 98.maddesi dışında kalan tedavi giderlerinden sorumluluğu devam edeceğinden ibranamenin iptali 2 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğuna ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1962 Esas ve 2020/7067Karar sayılı ilamında da belirttiği gibi “… Kaza sonucu beden ve ruh sağlığı bozulan kişinin iyileşmesini sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığının artmasını önlemeye yönelik tüm harcamalar genel anlamda “iyileştirme giderleri”dir. İyileştirme kavramı tedavi sözcüğünden daha geniştir. Yargıtay’ın kimi kararlarında “tedavi ve bununla ilgili giderler” ya da yalnızca “iyileştirme giderleri” denilerek, dar anlamdaki tedavi giderlerini aşan bazı harcamaların varlığı belirtilmek istenmiştir. İyileştirme, beden ve ruh tamlığı bozulan kişinin eski sağlığına kavuşması ya da tıp tekniğinin bütün olanaklarının kullanılmasından ve denenmesinden sonra tedavinin sona erip, beden bütünlüğünde kesin ve kalıcı bir eksilmenin ortaya çıkması durumudur. Tedavi, iyileştirme için her türlü sağaltım yollarına başvurulmasıdır. Tıp biliminin bütün olanaklarının kullanılması, ameliyat zorunluysa ve kaç kez yapılacaksa gereğinin yerine getirilmesi, her türlü aygıt ve ilaçların denenmesi, hastayı ayağa kaldırmak ve sağlığına kavuşturmak için ne yapılması gerekiyorsa hepsinin olabildiğince yerine getirilmesidir. Tedavi giderleri, hastane, klinik, sağlık yurdu dispanser gibi hasta bakım yerlerine ödenen paralar; hekim, hemşire, hastabakıcı, iğneci, pansumancı fizyoterapist, psikoterapist gibi tedavi edenlere ve yardımcılarına ödenen ücretler; ilaç, serum, kan, iğne ve çeşitli tahlil giderleri; röntgen, ultrason, tomografi gibi görüntüleme aygıtları ile, elektro ve benzeri denetleme aygıtlarına ve diyaliz makinesine ödenen paralar; her türlü ameliyat, yoğun bakım, ambulans ve ilk yardım giderleri; ortopedik aygıtlar, protez, takma organ bedelleri ve bunların yenilenmesi için yapılan harcamalar; tekerlekli sandalye, havalı yatak, koltuk değneği, baston gibi kullanılması zorunlu nesnelere ödenen paralar ve benzerleridir. İyileştirme giderleri, doğrudan tedavi giderlerinin yanı sıra, tedavi süresince ve sonrasında yapılması zorunlu olan giderler olup, bunlar arasında refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri; hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına,doktor muayenehanelerine, fizik tedavi yerlerine gidip gelme yol giderleri; hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının otomobil, otobüs, tren uçak gibi taşıt ve her türlü yol giderleri; tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri; hekimlerce gerekli görülmesi durumunda kaplıca, ılıca, dağ veya deniz kıyısı gibi hava değişim yerlerine ödenen paralar; tedavinin sonuçlanmasına karşın, bir süre toplu taşıma araçlarına binemeyecek veya kendi aracını kullanamayacak olan kişinin ulaşım için fazladan harcayacağı paralar ve benzerleridir. Doğrudan tedavi giderleri dışında, yan giderler olarak nitelediğimiz bu harcamaların, zorunlu ve gerekli olduğunun kanıtlanması istenemeyeceği gibi, bir yarar görülmemiş olması da koşul değildir. Ancak yararlı olacağı sanısıyla yapılmış olmalı ve iyiniyet kuralları aşılmamalıdır. …”şeklindedir. Yukarıda belirtilen Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tedavi ve iyileştirme masrafları talep etmiş, açıkça bakıcı giderini talep ettiğini ifade etmemiştir. Ancak iyileştirme giderinin bakıcı giderini de kapsadığı anlaşıldığına göre, davacının kaza nedeniyle Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporuna göre %95 oranında malul kaldığı, yargılama sırasında vefat ettiği bu nedenle ATK randevusuna gidemediği ve maluliyet ve bakıcı gideri konusunda yeniden rapor alınamadığı, maluliyetin oranı nazara alındığında bakıcıya ihtiyacı olacağı gözetilerek bu konuda Adli Tıp Uzmanı doktor bilirkişinden alınan rapor esas alınarak kaza tarihinden ölüm tarihine kadar hesaplanan bakıcı giderine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.701,02 TL harçtan peşin alınan (44,40+881,00) 925,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.775,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/05/2021