Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1198 E. 2021/865 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1198
KARAR NO: 2021/865
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 15/03/2018
NUMARASI : 2014/1165 Esas – 2018/240 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’ın 09/10/2011 günü araç trafiğine kapalı tramvay durağında karşıya geçerken Davalı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile kendisine çarptığını, bu kaza nedeniyle müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davalılardan …’nın kazaya karışan … plakalı aracın maliki olduğunu, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının …tarafından yapıldığını, müvekkili … için 2.000 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminat, …’ın çocukları olan … ve … için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminat, …’ın eşi olan … için 2.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … cevap dilekçesi ile; kendi sevk ve idaresinde bulunan … Plakalı ticari araca aldığı iki bayanı hastaneye yetiştirmek için tramvay yolunu kullandığını, araç hızının en fazla 40 km olduğunu, kazazede davacıyı gördüğünde frene bastığını ancak havanın da yağmurlu olması sebebiyle aracın kaydını ve davacı …’a çarptığını, kaza sonrasında davacıyı hemen hastaneye ulaştırdığını, kaza tarihi itibariyle üzerinden üç yıl geçmesi nedeniyle zamanaşımının dolduğunu ve davacı ile uzlaşma taleplerinin olduğunu bildirmiştir.Davalı …vekilinin cevap dilekçesi ile; davaya karışan aracın müvekkili şirket tarafından sigortalı olduğunu ancak manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadıklarını, müvekkili şirketin ZMMS poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu kazada araç maliki olarak tehlike sorumluluğu ilkesince sorumluluğunun bulunmadığını, asil kusurun araç şoföründe olduğunu, kaza mahallinin tramvay geçidinde olduğu ve araç trafiğine kapalı olduğu mevcut yolun yaya geçişine açık olup olmadığının tespiti için keşif yapılarak kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkilinin ekonomik durumunun davacı taleplerini karşılayacak mahiyette olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı …’ın maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/10/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/10/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/10/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/10/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece alınan kararın, mahkemeye her ne kadar tekrar keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmişseler de Gaziosmanpaşa 8. ASCM’nin 2014/448 Esas sayılı ceza dosyasında yer alan kusur raporuna dayanıldığını, mahkemenin ceza dosyasında yer alan, hukuki dayanaktan yoksun, ceza dosyası mağdurunun lehine yorum yapılmış izlenimi yaratan rapora, keşif yapmaksızın etkisinde kalarak hatalı karar verildiğini, mahkeme verilen karar mucibince davacı vekiline her bir davacı adına vekalet ücreti hükmettiğini bunun usule aykırı olduğunu, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat müvekkilin geliri göz önünde bulundurulduğunda fahiş olduğunu, müvekkilinin geliri dosyada yer aldığını, ödeme güçlüğü içinde olduğunun açık olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından; 09/10/2011 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yaya olan davacı …’a çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacının bu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği, 18.10.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi raporuna göre meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak davacı …’ın %7.2 oranında oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 ay uzayabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Mahkemece, kusur bilirkişi raporu alınmamış ceza dosyasında alınan rapor ile yetinilmiştir. Gaziosmanpaşa 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/448 Esas sayılı dosyasında olay yerinde yapılan keşif neticesinde alınan kusur bilirkişi raporuna göre sürücünün KTK 47, 52 84/b maddeleri gereğince asli derecede, davacı yaya …’ın KTK 138/b-3, d maddeleri gereğince tali kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür. Her ne kadar mahkemece kusur raporu alınmamış ise de mevcut rapor manevi tazminatın belirlenmesi için yeterli olduğu ve ceza mahkemesine sunulan kusur raporunun olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında bilirkişi raporu alınmamış olmasında usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5605 E. ve 2019/11036 K. sayılı kararı). Yine mahkemece davacı …’ın reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı … lehine vekalet ücretine hükmedildiği görülmekle bu yöne değinen istinaf başvurusu da yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Yine 56/2.maddesinde ise “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” ” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hükümler gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacı …’ın yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1. maddesi kapsamında davacı … lehine verilen manevi tazminat miktarının; yaralanmanın ağır bedensel zarar mahiyetinde olmasına göre TBK’nın 56/2. maddesi kapsamında davacı …’ın eş ve çocukları olan diğer davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davalı taraf istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.229,58 TL harçtan peşin alınan 307,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 992,19 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/05/2021