Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1140 E. 2021/672 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1140
KARAR NO : 2021/672
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: … 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI : 2016/686 Esas – 2018/1309 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/08/2012 günü tarihinde sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın dönemeçlere girerken hızını azaltmaması nedeniyle minibüsün kanala devrilmesi sonucunda meydana gelen yaralamalı trafik kazasında müvekkili …’ın minibüste yolcu olarak bulunduğunu ve vücudunda kırıklar meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2000 TL iş görememezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından 26/04/2012-2013 tarihlerini kapsar şekilde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin poliçe limitleri ve kusur oranı kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, davadan önce davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru yapılmadığından temerrütün oluşmadığını, öncelikle huzurdaki davada kusur ve maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 20.895,51 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının 16 yaşında çalışma durumunda olmamasına rağmen geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmasının doğru olmadığını, maluliyet oranı incelemesinin ATK 3. İhtisas Dairesi tarafından yapılması gerektiğini, özürlülük ölçütü ve sınıflandırılması konusundaki yönetmelik gereği kazazede ikametgahına en yakın üniversite hastanesinden yada tam teşekküllü devlet hastanesinden rapor alınması gerektiğini, davacının ikametgahına yakın Rize Üniversite Hastanesi olmasına rağmen KTÜ Tıp fakültesinden rapor alınmasının hatalı olduğunu, temerrüt tarihinin yanlış değerlendirildiğini davanın açılması ile tarihte davacının özürlülük oranın belli olmadığını, temerrütün KTÜ Tıp Fakültesi raporunun tebliğ tarihi olabileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12953 Esas ve 2019/5180 Karar sayılı ilamı).İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan KTÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına, maluliyet raporunun alınacağı Üniversite Hastanesinin ikametgaha yakınlığa göre belirlenmesi gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmamasına göre bu hususlara değinen istinaf itirazları yerinde değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde bu tarihte, eğer davadan önce ihbar yoksa en erken dava tarihinde temerrüt gerçekleşmektedir. Somut olayda dava öncesi davalıya başvuru yapılmadığı görülmekle mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde usul yasaya aykırılık yoktur.Somut olayda davacının kaza tarihinde 16 yaşında olup hükme esas alınan maluliyet raporuna göre davacı küçüğün sürekli maluliyet oranının %2,1 olduğu, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından davacı için kaza tarihinden itibaren 3 ay için geçici iş göremezlik tazminatı hesabı yapılmış, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davacı bakımından daimi maluliyet yanında geçici iş göremezlik tazminatına da hükmedilmiştir. Davacı kaza tarihinde henüz 16 yaşında olup, gelir getiren bir işte çalıştığının iddia ve ispat edilemediği, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici iş göremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmamıştır.Bunun yanında davacının bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülerek ve zarar oluştuğu kabul edilerek sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren (olay tarihi) zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gereklidir. Bu kapsamda davacının sürekli iş göremezlik tazminatının %2,1 maluliyet ve kusursuz olduğu dikkate alınarak olay tarihinden itibaren yapılan resen hesaplamaya göre sürekli iş göremezlik tazminat miktarı 18.918,02 TL olduğu belirlenmiş olduğundan bu miktar üzerinden hüküm kurulmasının gerektiği kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 17. HD.’nin 2016/18255 E. ve 2019/7657 K. , 2016/12688 E. ve 2019/6378 K., 2016/2455 E. ve 2019/1005 K. sayılı kararları).Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,
Buna göre:
1-Davanın kısmen KABULÜ ile 18.918,02 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
Davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.292,28 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL + 64,54 TL ıslah harcından oluşan toplam 92,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.200,04 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç, 64,54 TL ıslah harcı, 1.747,85 TL posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.840,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red durumuna göre hesaplanan 1.671,92 TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 2.837,70 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden red edilen dava değeri üzerinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 1.977,49 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7–Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;
1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 386,13 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2021

.