Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1135 E. 2021/800 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1135
KARAR NO: 2021/800
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI : 2016/758 Esas – 2018/996 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/06/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı … A.Ş.tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan … plakalı aracın davacının sevk ve idaresindeki … plakalı ve … A.Ş.tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan araca kusurlu olarak çarpması sonucu davacının desteği eşi yolcu … vefat ettiğini, davalıların sorumluluğunun kusur sorumluluğu olmayıp tehlike sorumluluğu olduğunu, davacıya kusur izafe edilemediğinden davalı sigorta şirketlerinin zararın tamamından sorumlu olduklarını, bu nedenlerle BK.76.maddesi uyarınca ya da TTK.1427/2 uyarınca avans ödemesine karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıda cismani zarar nedeniyle oluşan 500,00 TL.lik maddi tazminatın ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya davalı şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafın sigortalılarının kusurunu, müteveffanın kendilerine destek olduğunu ve zararını ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın davalı şirkete herhangi bir başvuru yapmadan işbu davayı açtığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun kusur nispeti oranında olduğunu ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının sigortalı araçta yolcu olarak bulunması halinde hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, kusur durumunun tespiti açısından ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılmasına, davacının davasını ispatı halinde, davalı şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmamasına, faizin en erken dava tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirkete 19/09/2013-2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitlerinin kişi başı 268.000 TL olduğunu, trafik sigortacısı şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, manevi tazminat taleplerinin trafik poliçesi kapsamında olmadığını, 2918 Sayılı Kanunun 97.maddesinde yapılan değişiklik gereği davacının uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte davalı şirkete başvurması gerektiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının hem %100 kusurlu hem de kaza sırasında alkollü olduğunu, kendi kusuru ile zarara sebep olup, sonucunda tazminata hak kazanmasının mümkün olmadığını, olayda sürücünün değil, sürücünün kusuru ile eşi ve çocuğunun vefat ettiğini, dolayısı ile sürücü … 3.kişi olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay tarafından içtihat edilen davacı tarafçada atıfta bulunulan kararlardaki sürücü kusurundan bahsetmek için sürücünün tam kusuruyla kendi ölümüne sebebiyet vermesi ve neticesinde sürücünün ölümü sonucu kusuru bulunmayan desteğinden yoksun kalanların tazminat talebinin mevcut olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Destekten yoksunluk tazminatı davalarıyla ilgili Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca ve doktrindeki yaygın görüşe göre destekten yoksun kalma tazminatına konu davacının zararı desteğinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendisi üzerinde doğan zarar olup, ölen desteğin kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemeyeceğini, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığından sürücü konumunda olan davacı eşe kusur yansıtılamayacağından müvekkilin desteğini kaybetmesinden ötürü açmış oldukları davada kusur durumunun tartışılması dahi hukuka aykırı olduğunu, kaza tarihi itibariyle müvekkilinin destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunduğunu, bu davanın kaza neticesinde müvekkilinin eşi … vefatı üzerine destekten yoksun kalma tazminatı talebi üzerine açıldığını, müvekkilin 02/06/2014 tarihinde maruz kaldığı kaza sonucunda, vefat ettiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinin belirtildiğini, bu başvurunun yapılmasının bir dava şartı olduğu ya da başvuru yapılmadan açılan davaların dava şartı yokluğu sebebiyle reddedileceğine dair bir açıklama getirilmediğinden 2918 sayılı kanunun 97. maddesinin dava şartı niteliğinde olmadığını ve yürürlüğe girdiği tarih itibariyle geriye yürümemesi gerektiğini ve bu maddenin dava şartı ihtiva ettiğini kabul etmemekle birlikte söz konusu dava şartının tamamlanabilir nitelikte olduğunu düşündüğünden tarafına süre verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 02.06.2014 günü saat 00.05 sıralarında davalı … A.Ş.tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Susurluk istikametinden Bursa istikametine seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde aracının ön kısımları seyir istikametine göre sol taraftan Bursa istikametinden Susurluk istikametine seyir halinde iken sola dönüşle kavşağa girerek yolun sağında bulunan Şeker Fabrikasına geçiş yapmak isteyen davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı ve davalı … A.Ş.tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan otomobilin arka sağ çamurluk ve kapı kısımlarının çarpışması ve davacının sürücüsü olduğu otomobilde yolcu olarak bulunan davacının eşi yolcu … ölümüyle neticelenen dava konusu kaza meydana geldiği anlaşılmıştır.Hükme esas alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 12/03/2018 tarihli raporda;Davacı sürücü… %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü … kusursuz olduğu tespit edilmiştir (Kaza tespit tutanağı da aynı doğrultudadır). Kazaya karışan davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın dava dışı davacının oğlu … adına kayıtlı ve sigortalı olduğu görülmüştür.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2011/2466 Esas ve 2012/7192 Karar sayılı ilamında da belirttiği gibi “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu”, aynı Yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de aynı husus, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. ….Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtmelidir ki; işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir. …Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir…. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Yukarıda yapılan tüm açıklamalar, kazada sürücünün veya işletenin ölümü halinde, yakınlarının üçüncü kişi sıfatıyla tazminat talep etme haklarının bulunduğu olgusuna ilişkindir. Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; sürücünün eşinin ölümü sonucunda meydana gelmiştir. Bu durumda aracı kullanan davacı Harun’un, eşinin ölümü dolayısıyla tazminat talep etme hakkı olmadığı açık olup, …” şeklindedir. Somut olayda davacı sürücü tam kusuru ile sebep olduğu kazada yolcu olan eşinin ölümü nedeniyle 3.kişi konumunda olmayıp işleten ve zmms sigortacısıyla birlikte müteselsil sorumlu olduğundan davalı … şirketinden tazminat talep hakkı bulunmamaktadır. Yine karşı araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığı tespit edildiğine göre bu aracın zmms sigortacısınında sorumluluğu olmayacaktır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.Mahkemenin gerekçeli kararında “… davacının dava tarihi itibarı ile uygulama bulan yerleşik yargıtay kararları ve poliçe genel şartları itibarı ile kaza sonucu zarar gören ve destekten yoksun kalan 3. kişi olarak değerlendirilemeyeceği, davacının kusur durumu dikkate alındığında davalı … sigortadan talepte bulunamayacağı, davalı … sigorta yönünden ise doğrudan zararı meydana getiren işleten sıfatı bulunmakla destekten yoksun kalan 3. kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla …” şeklinde olup KTK 97.madde ile ilgili başvuru koşulundan davanın reddine karar verilmediği görülmekle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2021