Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1104 E. 2021/775 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1104
KARAR NO : 2021/775
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI : 2017/35 Esas – 2018/1053 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 06/09/2015 tarihinde davalının sigortalısı, dava dışı …. A.Ş.’ye ait … plakalı aracın … plakalı dava dışı … ait araca çarparak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili tarafından araçta meydana gelen değer kaybı alacağının temlik alındığını, değer kaybı ile ilgili 354,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini, ekspertiz raporunda 11.550,00 TL değer kaybı olduğunun tespit edildiğini şimdilik 500,00 TL alacağının ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiziyle birlikte kaza tarihinden, kabul görünmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 3.668,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, kusuru ve değer kaybının kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 3.668 TL alacağın davalıdan temerrüt tarihi olana 03/01/2017’den itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığı itirazın değerlendirilmediğini, tanığı dinlenmeden davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının temlik sözleşmesinin geçerli bir sebebe dayandığını ispat etmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle değer kaybı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 06/09/2015 tarihinde saat 23.30 sıralarında İstanbul … ilçesi … Mah …. Sokaktan …. Caddede seyir halinde olan … plaka sayılı … adına tescilli … tarafından ZMSS poliçesi ile teminat altına alınmış, sürücü … sevk ve idaresindeki … marka araç ile … plaka sayılı … AŞ adına tescilli …AŞ tarafından ZMSS poliçesi ile teminat altına alınmış olan sürücü … sevk ve idaresindeki … markalı kamyonetin çarpışmaları sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmaktadır. Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.02.2017 tarih, 2016/13540 E. ve 2017/1715 K. sayılı kararı). Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. HMK’nın 114/1-d bendi ile “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartları arasında gösterilmiştir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili kimseler olması, bir başka ifade ile dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı, usul hukukunda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Bir davada, taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetini taşımadığı belirlenirse, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği değer kaybı alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahip olduğundan bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu trafik kazası 19/12/2014 tarihinde meydana gelmiş, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, davaya konu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, davacı tarafça, gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat taleplerinin, 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ileri sürülmesi gerekmektedir.Davaya konu trafik kazası 06/09/2015 tarihinde meydana gelmiş olup, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, davaya konu talep yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, davacının gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat talebinin 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ileri sürülmesi gerekmektedir.Davacı tarafça, bilirkişi raporu ibrazından sonra 26/05/2018 havale tarihli dilekçe ile dava ıslah edilerek, aynı tarihte ıslah harcını yatırılmıştır. Islah dilekçesi, davalı sigorta şirketi vekiline 05/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi vekiline 05/06/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça, 19/06/2018 tarihli dilekçe ile ıslah edilen kısım yönünden süresi içerisinde zamanaşımı def’in de bulunulmuştur. Bu durumda, davacının ıslah tarihinin, KTK’nın 109/1. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra olduğu gözetilerek davalı yönünden, ıslah yoluyla artırılan kısım bakımından, zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmesi gerekirken, talep değerlendirilmeksizin ve gerekçesi de açıklanmadan, ıslah ile artırılan kısım yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ileYukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 500,00 TL’nin davalıdan temerrüt tarihi olana 03/01/2017’den itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, Islah ile artırılan kısım yönünden davanın zamanaşımı dolduğundan REDDİNE, 2-Davacının talep etmiş olduğu ekspertiz ücreti talebinin yargılama giderlerinin HMK 323 de tahdidi olarak sayılması nedeniyle reddine,3-Alınması gerekli 59,30 TL ilam harcının peşin harç, tamamlama harcı ve ıslah harcı toplamı 145,51 TL’den mahsubu ile kalan 86,21 TL harcının davacıya iadesine,4-Davacı tarafça yapılan 730,00 TL (posta / tebligat / bilirkişi gideri) (ayrıntısı uyapta kayıtlı), yargılama gideri, 354 TL ekspertiz ücreti ile toplam harç gideri (tamamlama ve ıslah harçları dahil) 181,51 TL ki toplam 1.265,51 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 172,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 3-a-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,b-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 49,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021