Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1057 E. 2021/670 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1057
KARAR NO : 2021/670
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI : 2017/710 Esas 2018/692 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete Kasko Sigortası ile sigortalı…in malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 17/03/2017 tarihinde hasarlandığını, … plakalı aracın 15/12/2016-2017 vade 508783415 Kasko Poliçe numarası ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, Kasko sigortacısının sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimselerin kastı dışında kusurları ile meydana gelen zararlardan sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle araçta KDV dahil 14.727 TL hasar meydana geldiğini, davalının kasko poliçe genel şartları gereği KDV dahil hasar tutarının tamamından sorumlu olduğunu, …’in davalı … şirketinden alacağını, alacağın temliki yoluyla davacıya devrettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.400 TL hasar bedeli ile 250 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde davalı şirketin temerrüt tarihi olan 25/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahisline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı aracın sigortalı tarafından davalı şirkete ve ekspertize gösterilmemesi ve okunaklı bir kaza tutanağının davalı şirkete sunulmaması nedenleriyle araç üzerinde hasar tespiti ve gerekli araştırmaların yapılamadığını, sigortalının tanzim edilen Kasko Sigorta Poliçesinin 12.maddesine aykırı davranarak aracını davalı … şirketinden kaçırarak okunaklı bir kaza tutanağı sunmayarak ve bilgi vermeden başka bir yere tamir ettirdiğini, bu maddeye göre sigortalının eksper tarafından tespit edilen hasar tutarı ile bağlı olmasına rağmen daha yüksek bir hasar miktarı ortaya çıkmasına sebep olduğunu, talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu, davacı şirketin halefi olduğu sigortalının Kasko Sigortası Genel Şartları B.I.1.5 VE B.I.1.6 maddelerinde düzenlenen sigortalının yükümlülüklerine ve sigortalı ile davalı arasında düzenlenmiş Kasko Poliçesinin 12.madesindeki yükümlülüklerine aykırı davrandığından sigortalının talebinin reddedilmesi gerektiğini, davacı şirketinde temlik alan sıfatıyla temlik edenin talep edebileceği hakları talep edebileceğini, dolayısı ile temlik veren sigortalının davalı şirketten talep hakkı olmadığından davacının da talep hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile hasar bedelinden kaynaklı 13.409,29 TL, ekspertiz masrafından kaynaklı 250,00 TL olmak üzere toplam 13.659,29 TL nin 25/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile reddi gerektiğini, dava konusu alacağın devri işin niteliği gereği mümkün olmadığını, davacının böyle bir alacağı temlik almasının açıkca bir sigortacılık faaliyeti olduğunu, davacı sirketin sigorta şirketi gibi hareket edemeyeceğini, sigortalının aracı sigorta şirketine göstermediğini, bu nedenle hasar, miktarı ve rücu koşulları yönünden tespit yapılmadığını, sigortalının poliçe ve genel şartlardan doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlanmıştır.Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.02.2017 tarih, 2016/13540 E. ve 2017/1715 K. sayılı kararı).Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. HMK’nın 114/1-d bendi ile “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartları arasında gösterilmiştir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili kimseler olması, bir başka ifade ile dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı, usul hukukunda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Bir davada, taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetini taşımadığı belirlenirse, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği hasar alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir. Davalının bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Dosya kapsamında Kasko Genel Şartları B.3.3.3 maddesi gereğince dava dışı sigortalının sigorta şirketine geç başvuru yapmasının zararı arttırdığı iddiası ispat edilmediği nedenle davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 933,06 TL harçtan peşin alınan 234,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 699,06 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.07/04/2021