Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1044 E. 2021/770 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1044
KARAR NO: 2021/770
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2015/228 Esas 2018/1161 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … sevk ve idaresindeki …plaka sayılı araçla trafik kazası ile müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kaza esnasında …’in sevk ve idaresindeki araçta yolcu olduğu için olayda kusursuz olduğunu, kaza nedeniyle Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/126 E. 2011/879 K. sayılı kararı ile de davalılardan …’nin tam kusurlu olduğunun sabit olduğunu, diğer davalı …’nin araç maliki olarak, … Sigorta’nın da poliçedeki mesuliyet sınırı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu, kaza nedeniyle ayağında kalıcı hasar kaldığını, belgeleyebildiği masrafların toplamının 4.716,03 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı kalmak kaydı ile 4.716,00 TL maddi, 15.000 TL manevi olmak üzere toplam 19.716,00 tazminatın kaza tarihi olan 03/07/2009 tarihinden bu yana işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigortanın poliçedeki sorumluluğu ile sınırlı olarak müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak müvekkile ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 53.273,62 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: aleyhinde açılan haksız ve mesnetsiz davanın, manevi tazminat taleplerinin trafik poliçesi kapsamında olmaması davaya konu talebin zamanaşımına uğramış olması, tedavi gideri taleplerinin SGK’nın sorumluluğunda olması, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikle dava konusu yapılan taleplerin 2 yıllık zamanaşımına tabi olup, davanın kaza tarihinden 2 yıldan fazla bir süre sonra açılmış olması karşısında davanın esastan incelenmeksizin usulden reddine karar verilmesini, müvekkilinin tam kusurlu olduğu iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu, davacının içinde bulunduğu aracın sürücüsünün sürücü belgesi de bulunmadığını,yargılama sırasında söz konusu kaza anını gösteren kamera kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelendiğinde davacının iş bu davadaki iddialarının haksız olduğunun ortaya çıkacağını, davacı tarafın talep ettiği tazminat miktarının fahiş olup sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının tedavi giderleri isteminin kabulü ile, 4.716,00 TL’nin (davalı … yönünden dava tarihinden, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 03/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, dava dilekçesinde davacının iş göremezlik tazminatı yönünde talebinin bulunmadığı anlaşıldığından davasız yargılama olmaz ilkesi gereğince davacının iş göremezlik tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde nihai talep bölümünde fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak maddi tazminat talep ettiklerini maddi tazminat taleplerini daraltıcı bir yorum ile dava dilekçesinde dökümünü verdikleri miktar ile sınırlı kabul ederek diğer maddi kayıpları kapsamadı şeklinde yorumlayarak karar verilmesinin doğru olmadığını, yargılama sürecinde dosyanın ATK’ya göndererek maluliyet ve iyileşme süresi için rapor alan mahkemenin de aynı doğrultuda düşündüğünün anlaşıldığını, dava dilekçesinde saklı tutulan haklarla talebin ıslahı ile HMK 26.maddesindeki talebe bağlılık ilkesi kapsamında değerlendirilmenin doğru olmadığını, kararın hüküm bölümünde 8. ve 9. bentte dava ile ilgili olmayan … ve … Şirketinden kabul ve reddedilen kısımlar için vekalet ücretinin tahsiline karar verildiğini, maddi hata olduğunu, manevi tazminat miktarının çok düşük belirlendiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maddi tazminat talebinin tedavi gideri masraflarına ilişkin olduğunu, fatura alacağına dayandığını, bu nedenle iki yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, trafik kazalarından doğan tüm tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ayrıca davacının kendi inisiyatifi ile özel hastanede fark ücreti ödeyerek tedavi olması karşısında bu farka yönelik harcamaların müvekkiline yüklenemeyeceğini, aynı hizmeti sağlayabilecek devlet hastanelerinin mevcut olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığın belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 03/07/2009 tarihinde günü davalı sürücü …’nin sürücü …l’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile olay yerine geldiğinde aracının ön kısımları ile sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarpmanın etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybeden … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın idaresindeki … plaka sayılı aracın arka orta kısımlarına sol ön kısımları ile çarpması ve direksiyon hakimiyetini kaybeden … plaka sayılı aracın atlama şeridine geçerek sol ön kısımları ile orta bariyerlere sağ yan kısımları ile de davacının yolcu olarak bulunduğu sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracın sağ ön kısımlarına çarpması ile yaralamalı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Davacının kazaya karışan … plaka sayılı araçta yolcu konumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakla kusurun tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili etkili değildir. Kaldı ki mahkemece alınan bilirkişi raporunda olayda birinci derece ve tam kusurlu olarak davalı kamyon sürücü …’nin belirlendiği davacının içinde bulunduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. ATK’dan alınan maluliyet raporuna göre davacının %6,3 beden gücü kaybı bulunduğu, iyileşme sürecinin 9 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bilirkişi hem geçici iş göremezlik hem de maluliyet nedeni ile süreli geçici iş göremezlik hesabı yapmıştır. HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yukarıda açılanan ilkeler çerçevesinde dava dilekçesinde tedaviye ilişkin fatura bedelleri ibraz edilmiş ve bu fatura bedelleri tutarı, miktar maddi tazminat talebi olarak belirtilmiştir. Bilirkişi raporundan sonra ise ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik bedelleri de talep edilmiştir. Netice-i talep kısmında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de açıkça işgöremezlik tazminatları talebinde bulunulmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı da hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece sadece tedavi giderlerine hükmedilmiştir. Davacı, sadece tedavi giderleri talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici ve sürekli iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığından Mahkemece geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat talepleri hakkında verilen karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12622 Esas ve 2019/5488 Karar, 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamları). Somut olayda davacının yolcu konumunda olması nedeniyle kusurundan söz edilemeyeceğinden manevi tazminatın belirlenmesinde ölçü olarak göz önüne alınmadan, kazanın oluş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve ayrıca paranın alım gücü ile davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi birlikte değerlendirildiğinde mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1. maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu, davacının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, eyleme uyan suçun ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Bu durumda kaza tarihi 03/07/2009 ile dava tarihi olan 11/02/2015 tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Mahkemece gerekçeli kararın 8 nolu bendinde “Davacı lehine manevi tazminat yönünden kabul edilen kısım için AAÜT uyarınca taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde yazılı kısmın dosya tarafları ile ilgili olmadığı maddi hata olduğu anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf talebi yerindedir. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.Sosyal Güvenlik Kurumunun tedavi giderlerinden Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamındaki sorumluluğuna ilişkin hüküm, Danıştay 10. Dairesinin 05/10/2010 tarih, 2007/7391 Esas ve 2010/7354 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta kaza, 6111 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce 03/07/2009 tarihinde meydana gelmiş, dava ise aynı kanunun yürürlük tarihinden sonra açılmıştır. SUT hükümleri uygulanmaksızın tedavi giderlerine ilişkin faturaların hizmet ile uyumlu ve gerekli olup olmadığı konusunda kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı, 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise kusurlu olmaları halinde davalıların sorumlu olacağı tutarın hesaplanması için yaralanma bölgesine göre uzmanlığı bulunan doktor bir bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece tedavi giderleri yönünden doktor bilirkişiden rapor alınmış ve kaza ile uyumlu olarak belirlenmiştir ancak toplam hesaplama içerisinde yol giderleri de bulunduğundan, rapor hüküm kurulmasına elverişli olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken, doktor bilirkişiden, ulaşım giderlerinin tedavi ile uyumlu olup olmadığı ve kazadan sonra yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı, 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam edeceğinden yasa kapsamına göre incelenen tedavi giderlerinden davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021