Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1041 E. 2020/802 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1041
KARAR NO: 2020/802
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/10/2018
NUMARASI: 2016/892 Esas 2018/1070 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı, davalı … adına kayıtlı olan … plaka sayılı minibüsün davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı araçla 04/05/2015 tarihinde çarpışması sonucu … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, bu kaza ile ilgili olarak ceza yargılamasında alınan ATK raporuna göre her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, bir kısım zararın davalı sigorta şirketince karşılandığını, müvekkilinin kalıcı şekilde sakatlandığını belirterek şimdilik meslekte kazanma güç kaybı ve bakıcı gideri olarak 100,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan faizi ile bilikte, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı şahıslardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 188.205.81 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … plaka sayılı aracın işleteni olduğunu, kaza tarihinde aracın dava dışı sürücü tarafından kullanıldığını, olayda karşı araç sürücüsünün asli kusurlu, kendisine ait araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin işleten olarak kusuru bulunmadığını beyan ederek davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dosyaya konu kaza ile ilgili ilgi ve alakasının bulunmadığını, kazayı amcasının oğlu …’ın yaptığını, … plaka sayılı aracı da bu kişiye olaydan 2 ay önce sattığını, resmi satış için talebi üzerine 2-3 ay kendisine müsaade verdiğini, olayla ilgisinin olmadığını beyan etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle ve davacının müracaatı üzerine hasar dosyası açıldığını, davacıya maluliyet tazminatı olarak 9.045,65 TL tutarında ödemenin 01/04/2016 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin başkaca sorumluluğunun kalmadığını, kusur durumu ve maluliyet oranının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporlarla tespiti ve tazminat tutarının bilirkişi kanalı ile belirlenmesi gerektiğini, sigortalı aracın kusuru durumunda sorumluluğun bakiye limit ile sınırlı olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi Tazminat talebinin her bir 3 davalıya karşı ayrı ayrı kısmen kabulü ile; Kusur oranına göre 47.051,45 TL kalıcı-geçici işgöremezlik tazminatının davalılar … Sigorta A.Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … Sigorta yönünden 01/04/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden olay tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yıllık %12 yi geçmeyecek şekilde avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Kusur oranına göre 141.154,36 TL kalıcı-geçici işgöremelik tazminatının davalı …’dan kaza tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, B)Manevi Tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … yönünden taleple bağlı kalınarak yıllık %12 yi geçmeyecek şekilde avans faizi yürütülmesine, davalı … yönünden yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat bakımından tüm davalıların kusurları oranında değil, tüm zarardan müştereken ve mütesselsilen sorumlu olmalarına rağmen, yerel mahkeme tarafından kazaya karışan iki araç sürücüsünün kusur oranlarına göre ayrı ayrı zararın ödettirilmesine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna göre ilk aracın kusurunun %25 ikinci aracın kusurunun ise %75 oranında kusurlu olduğunu, Yasadan doğan müşterek ve mütesselsil sorumluluk gereği tüm davalıların (her iki araç işleteni ve sigorta şirketi) bakımından zararın tamamından sorumlu olduklarına hükmedilmesi gerektiğini, daha sonra kusurlu tarafların kendi içlerinde rücu haklarına sahip olacaklarını, takdir olunan manevi tazminat bedelinin, müvekkilinin kusursuz olması, maluliyet oranı ve çektiği acı ve elem değerlendirildiğinde çok düşük olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 04/05/2015 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı, davalı … adına kayıtlı olan … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı minibüs ile davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma hastanesinden alınan maluliyet raporuna göre davacının %43,4 oranında kalıcı iş göremezliği bulunduğu, 18 ay süreyle iş ve gücünden mahrum kaldığı; Makine mühendisi teknik bilirkişi kusur raporuna göre de davacının yolcu olarak bulunduğu …’a ait … plakalı araç sürücüsü …’ın %25 oranında, davalı …’in maliki olduğu … plaka sayılı minibüs sürücüsü …’ın %75 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir. Dosyada mali sosyal durum araştırması yapılmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü ve işleteni zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken davalıların ayrı ayrı kusuru oranında sorumlu tutulmalarına karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerindedir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalara göre, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesi’nce belirlenen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu kanaatine varılmış ve bu yönde ki davacı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiş; Aynı ilkeler çerçevesinde yapılan değerlendirme ve somut olayın özelliklerine göre 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanısına varılmıştır. Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek, faizin niteliği yönünden istinaf bulunmadığından bu husus ta göz önünde tutularak aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: A) Maddi Tazminat talebinin kabulü ile; 1-Kalıcı – geçici işgöremezlik tazminatı 188.205,81 TL’ nin davalılar … Sigorta A.Ş., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … Sigorta yönünden 01/04/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden olay tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yıllık %12 yi geçmeyecek şekilde avans faiz, davalı … yönünden kaza tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 12.856,34 TL karar harcına karşılık 05/03/2018 tarihinde alınan 675,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.181,34 TL harcın; davalılar … Sigorta A.Ş., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye irad kaydına, 3-Davacı lehine maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen toplam 19.568,01 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, B)Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 1-30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 04/05/2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … yönünden taleple bağlı kalınarak yıllık %12 yi geçmeyecek şekilde avans faizi yürütülmesine, davalı … yönünden yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 2.049,30 TL karar harcına karşılık peşin alınan 171,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.878,18 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı lehine manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden taktir edilen 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı … lehine manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden taktir edilen 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 5-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi gideri, 505,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.705,90 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 1.562,54 TL’si ile 879,65 TL harç gideri toplamı olan 2.442,19 TL yargılama giderinin taktiren tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,)
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 149,63 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2020