Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1024 E. 2021/769 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1024
KARAR NO: 2021/769
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2016/488 Esas 2018/972 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’in polis memuru olduğunu, 29.04.2010 günü saat 08:30 sıralarında Esenyurt Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliğine bağlı … kod nolu resmi aracı ile görevini ifa ettiği sırada kural ihlali yapan bir arazın tespit ederek takip ettiğini, bu esnada sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile aşırı hızlı ve dikkatsiz bir şekilde seyir halinde olduğundan müvekkilinin aracına çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davaya konu kaza ile ilgili olarak Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/4108 Esas 2012/4102 karar sayılı dosyası ile sonuçlandığını belirterek fazlaya ilişkin saklı kalmak ve ileride artırılmak kaydı ile geçici iş görmezlik nedeniyle 300 TL müvekkilde oluşan kalıcı hasar ve sürekli iş görmezlik nedeniyle 400 TL müvekkilinin bakıcı masrafı için 200 TL müvekkilinin hastane gidiş gelişlerinde oluşan yol masrafı için 100 TL olmak üzere toplamda 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan … ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 27.676,61 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasında kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, kazada yaralanan davacıya İçişleri Bakanlığı Emniyet Müdürlüğü tarafından nakdi tazminat ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olan davacının manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, davacının kaza ile ilgili geçici veya kalıcı işgörmezlik olduğuna ilişkin iddiaların ispata muhtaç olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, … plakalı araca konan tedbirin kaldırılmasını, dosyanın yetkili Bakırköy Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile Maddi tazminat talebi yönünden; 26.688,77 TL sürekli işgöremezlik, 587,84 TL bakıcı gideri, 100 TL ulaşım giderinin davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 14/04/2016 tarihinden, davalılar … ve … LTD.Şti yönünden ise 29/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar sigorta şirketi, …, … Ltd.Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, geçici işgöremezlik tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep müştereken ve müteselsilen tahsili olarak dava dilekçesinde belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece sadece müteselsilen tahsil denilmek suretiyle kararın icrası mümkün olmadığını, kararın bu yönden hatalı olduğunu, kusur oranlarının net ve gerekçeli olarak belirlenmesi gerektiğini, sulh ceza mahkemesinden alınan raporda müvekkilinin kusursuz bulunmasına rağmen o dönemde çelişkili raporlar veren ATK raporunda asli kusurlu bulunduğunu, aleyhe kusur raporlarını kabul etmediklerini, itirazlarının değerlendirilmediğini, vekalet ücretinin hatalı değerlendirildiğini, maddi tazminat yönünden hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 2.805,19 TL değil tarifeye göre 3.285,19 TL olduğunu, manevi tazminatın çok düşük belirlendiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının asli kusurlu olduğunu, kemik kırığının iz bırakmadan iyileştiğini, asli kusuru ile trafik kazasına neden olan davacının manevi tazminat talep etmesi ve mahkemece manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacıya İç İşleri Bakanlığınca tazminat ödendiğini ve ödenen tazminatın kurum tarafından kusuru nispetinde müvekkiline rücu edildiğini, ödenen bu tazminatın maddi tazminattan mahsup edilmediğini, bu kısmın mahsup edilmediği için müvekkilinin aynı eylem için iki kez maddi tazminat ödemiş olacağını, davacının kemik kırığının tamamen iyileştiği belirtildiği halde hatalı değerlendirme ile %8,2 oranında meslekte kazanma gücü kaybı olduğu yönünde düzenlenen ATK raporunun hatalı olduğunu, buna ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının asli kusurlu olduğunu bu nedenle illiyet bağının kesildiğini, hükme esas alınan iş göremezlik oranının tespit eden ATK raporunun hatalı olduğunu, A cetveline göre arızanın ne olduğu, B cetveline göre iş kolu ve iş kolu içindeki meslek ya da iş çeşidi, C cetveline göre bulunacak iş göremezlik simgesi, D cetvelinin sütununda arıza ağırlık ölçüsü ile satırındaki meslek simgesinin kesiştiği noktadaki sayı, E cetveline göre tespit edilen bu meslekte kazanca göre kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranı hususlarının belirtilmediğini, bu bilgileri taşımayan raporun eksik ve yetersiz olduğunu, ıslah dilekçesinde arttırılan hususların zamanaşımına uğradığını, tedavi, bakıcı ve ulaşım giderlerinin belgelendirilmemiş olmasına rağmen mahkemece kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının kendi kusuru ile kazaya sebebiyet vermesinden dolayı manevi tazminat isteyemeyeceğini, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 29.04.2010 tarihinde davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı … San Tic Ltd. Şti’ye ait, diğer davalı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesinde tek bilirkişiden alınan incelemede davalı sürücü …’nun asli derece kusurlu olduğu, davacı sürücünün kusurunun bulunmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş, daha sonra ATK’dan rapor alınmış, ATK raporunda; davalı sürücü …’in otomobili ile yola gereken dikkati vermemiş, yolun sağından seyir yoluna giren motosiklet sürücüsüne ön tedbir mahiyetinde yeterli mesafeden ikazda bulunmayıp dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğundan olayda tali kusurlu olduğu, davacı sürücü Burhanın yönetimindeki motosiklet ile seyir halinde bulunan vasıtaların hız ve yakınlığını dikkate almadan bölünmüş yolun sağ tarafından hareketle yola girip davalı sürücünün idaresindeki otomobilin çarpmasına maruz kalarak olayın meydana gelmesine sebebiyet vermiş olduğundan olayda asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Ceza mahkemesince ayrıca Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak Karayollarında Trafik Kazalarında Kusur Tespit Uzmanı Bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmış, Karayolları heyeti davacı sürücü …ın asli kusurlu, davalı sürücü …’in ikinci derecede tali kusurlu olduğunu belirlemiştir. Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/389 E sayılı dosyasında İç İşleri Bakanlığı adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü tarafından davalı … aleyhine olay nedeniyle dosyamız davacısı …’e ödenen 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması hakkındaki Kanun ve bu Kanun’a dayalı çıkartılan Yönetmelik gereğince 7.014,50 TL tazminat ödenmiş olduğundan rücuen tahsili için dava açıldığı, mahkemece kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yaptırmış, bu rapordaki makine mühendisi bilirkişi kusur yönünden yaptığı değerlendirmede davacı sürücü …’in birinci derecede %75, davalı sürücü …’nun ikinci derecede %25 kusurlu olduğunu belirlemiştir. Mahkemece itiraz üzerine ikinci bilirkişi heyetinden rapor alınmış, ikinci heyet de aynı doğrultuda kusur belirlemesi yapmıştır. Görüldüğü üzere gerek ceza mahkemesinden gerekse davalı aleyhine açılmış tazminat davasında alınan bilirkişi raporları ile kazanın meydana gelmesindeki kusur oranlarının belirlendiği, alınan 4 ayrı kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 8,2 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 4 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ATK 3.İhtisas Kurulunca düzenlenen 19.06.2017 tarihli maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına, ATK tarafından hazırlanan maluliyet raporlarında yönetmelikte belirtilen ve maluliyet tespitinde uygulanan tüm cetvellerdeki tabloların açıklanmasına ilişkin yasal zorunluk bulunmadığı, uygulama da tüm raporların hükme esas alınan raporda olduğu gibi düzenlenmesine göre talep edilen sürekli işgöremezlik tazminatının belirlenmesinde bu maluliyet raporunun esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Ne var ki davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle tedavisinin devam ettiği geçici işgöremezlik dönemi için yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı konusunda İstanbul ATK 3.İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda belirlenme yoktur. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince ATK 3.İhtisas Kurulundan geçici bakıcı dönemi için belirtilen hususları da içeren ek rapor alınması, bakıcı ihtiyacı tespitinin yapılması halinde, aktüerya uzmanından ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle geçici bakıcı ihtiyacı konusunda varsayıma dayalı olarak yapılan hesaplamaya göre hükmedilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15/10/2018 tarih, 2015/17264 E.ve 2018/9039 K.sayılı kararı). Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/01/2018 tarih, 2015/6361 Esas ve 2018/455 Karar sayılı kararında “… Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez.” yönünde karar vermiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Davacının yaralanması nedeniyle meydana gelen eylem için (TCK’nın 89/1. ve 66 maddeleri) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde davanın HMK’nın 107/1. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olduğu belirtilmiştir. Kaza 29/04/2010 tarihinde gerçekleşmiş, dava 14/04/2016 tarihinde açılmış, ıslah ise 11/04/2018 tarihinde yapılmıştır. Davanın, kaza tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı açıktır. Belirsiz alacak davası olarak açılan eldeki davada zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesildiğinden ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle zamanaşımın dolduğundan bahsedilemeyeceğinden ıslah zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacının tedavi gideri talebinin bulunmadığı, mahkemece bu yönde hükümde oluşturulmadığı anlaşıldığından tedavi giderine ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının da manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle tarafların bu yöndeki istinaf iddia ve itirazları da yerinde değildir. Davacıya, İç İşleri Bakanlığınca tazminat ödenmiş olup kesinleşen mahkeme kararına göre davalı sürücü bu miktarın 1.362,85 TL’sinden sorumlu tutulmuş olduğu anlaşıldığı halde İç İşleri Bakanlığı’na yazı yazılarak, dava konusu trafik kazası nedeniyle, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun dahilinde davacıya bir ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmışsa ödenen bedelin neye ilişkin olduğu (maddi ve manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı belirtilmesi), ödenen bu tazminattan davalıya rücu için açılan dava sonucu hükmedilen 1.362,85 TL’nin davalılardan tahsil edilip edilmediği hususlarının sorulması ve dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi, davacıya eldeki davaya konu trafik kazası nedeni ile ödeme yapılmış ise aynen düşülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/5710 E. ve 2019/12412 K., 2017/5504 E. ve 2018/7410 K. sayılı kararları); dosya kapsamına göre davacı tarafça yol gideri olarak harcama yapıldığına ilişkin belge sunulmadığı halde 100,00 TL yol giderine hükmedilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Kabule göre de kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olarak eksik hesaplanması; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. ve 91.maddeleri gereğince işleten, zmms sigortacısı ve sürücü için müştereken ve müteselsilen sorumluluk düzenlemiş olup dava dilekçesinde davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminat talep edilmesine rağmen talep gibi karar oluşturulmamış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili, davalı … vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili, davalı … vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı, davalı … ile davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021