Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1004
KARAR NO: 2021/767
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2014/487 Esas – 2019/74 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı müvekkilin 07.11.2011 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı araçta yolculuk yaparken meydana gelen kaza sebebiyle yaralandığını, sağ kulağında %100 işitme kaybı meydana geldiğini, sigorta şirketinin işitme kaybının kazadan kaynaklanmadığını öne sürerek tazminat ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 162.603,08 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Adli Tıp uzmanı tarafından verilen görüşte davacının maluliyetinin geçirdiği trafik kazası arasında illiyet bağının bulunmadığı, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğu, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, davalı sigorta şirketinin 1.841,21TL geçici iş göremezlik ile 162.623,08TL sürekli iş göremezlik tazminatından geçici iş göremezlik tazminatının 1000TL’sinin dava tarihi, 841,21TL’nin ıslah tarihinden, sürekli iş göremezlik tazminatının 19.000,00TL dava tarihinden, 143.603,08 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile birlikte davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ıslah ile arttırılan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat alacaklarına ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, trafik kazalarında haksız eylem söz konusu olduğundan faizin haksız eylem tarihinden işletilmesi sigorta şirketleri yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, davalı sigorta şirketine 24/06/2013 tarihinde başvuruda bulunduklarını ancak yasal 8 günlük süre içerisinde ve de sonrasında ödeme yapılmadığından davalının 03/07/2013 tarihinde temerrüde düştüğünü, dava dilekçesinde ise davalı lehine olacak şekilde dava tarihinden itibaren faiz istendiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maluliyetinin dava konusu trafik kazası ile ilgisinin bulunmadığını, beyin tümörü ile ilgili maluliyetinin söz konusu olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kaza ile nedensellik bağı bulunmadığını, ZMMS poliçesinin ancak gerçek ve doğrudan zarar kalemleri için teminat verdiğini, davacının tedavi gideri, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı giderleri ve tüm giderlerin tedavi teminatı kapsamında olmadığından SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacının teminat kapsamında yer alan taleplerinden yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 07/11/2011 tarihinde davalı sigorta şirketine zmss poliçesi ile sigortalı dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın tek taraflı olarak yaptığı trafik kazası neticesinde araçta yolcu olarak bulunan …’in yaralandığı, olayla ilgili kaza tespit tutanağı bulunmadığı anlaşılmıştır.Cumhuriyet savcılığı soruşturmasından alınmış olay yeri incelemesi ve bilirkişi raporu gelen belgeler içerisinde bulunmamaktadır. Davalı vekilinin olayda kusur incelemesi yaptırılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde davacının tek taraflı kaza yapan sigortalı araçta yolcu konumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakla kusurun tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili olmadığından istinaf talebi yerinde değildir. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı Sigorta Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davadan önce davalı Sigorta Şirketine herhangi bir başvuru yapılmamıştır. Bu durumda, davalı Sigorta Şirketi, dava tarihinde temerrüde düşmüş olacağından dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen tazminat miktarlarına faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlemesi gerekirken ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa Güvence Hesabı ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Olay tarihinde davacının Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesine sevk edildiği, davacının ifadesinin burada alındığı, epikriz formunda notlar kısmında yapılan muayenenin anlatıldığı emar sonucunda sağ temporaldeki lezyonun kitle olduğunun düşünüldüğü, emar sonucunda lezyonun tümör olarak raporlandığı, hastanın doğum sonrası ameliyatı planlanarak önerilerle ve haliyle taburcu edildiği hususlarının yazıldığı, hastanın 8 aylık gebe olduğu, trafik kazası geçirdiği bilgilerinin bulunduğu görülmüştür. ATK maluliyete ilişkin raporunda trafik kazası nedeniyle işitme kaybından maluliyet olarak belirleme yapmış, dosyada bulunan davacının tümör ile ilgili hastalığından dolayı devlet hastanesi bilgileri tartışılmamıştır. Bu durumda kaza ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı belirlemesi yapılmadığından bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken, Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma evrakının tümünü fiziken istemek, davacının tümör nedeniyle tüm tedavi ve ameliyat belgelerini, ceza mahkemesi dosyasını, mahkeme dosyasını tümüyle Adli Tıp Kurumuna göndererek davacıda gelişen işitme kaybının dava konusu trafik kazası nedeni ile mi yoksa kaza akabinde yapılan incelemede tespit edilen beyindeki tümör nedeni ile mi olduğu hususunda illiyet bağını açıklayan rapor almak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Kabule göre de davacı dava dilekçesinde tüm tazminatlar yönünden dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasını talep ettiği halde mahkemece ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Davacının istinafı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021