Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/927 E. 2019/64 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/927
KARAR NO : 2019/64
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI : 2015/51 Esas 2017/1147 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesi ile: Dava dışı … ait olan … plaka sayılı aracın …. sevk ve idaresinde iken 01/09/2014 tarihinde müvekkillerinin murisi …. sevk ve idaresindeki …. plakalı motosiklete çarptığını, kaza neticesinde …. hayatını kaybettiğini, …. plakalı aracın, davalı sigorta şirketine kaza tarihini kapsar şekilde Karayolları Motorlu Araçlar ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, murisin vefatı nedeniyle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla …. için 20.000 TL, …. için 2.000 TL, …. için 3.000 TL ve …. için 5.000-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 01/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile: …. plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde 11/07/2014-2015 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davadan önce davacı tarafın müvekkili şirkete başvurusu üzerine toplam 91.440,24-TL’nin 25/11/2014 tarihinde davacılara ödendiğini, davanın açılmasında müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirket yapmış olduğu ödeme ile sorumluluğunu yerine getirmiş olduğundan, olay tarihinden itibaren yasal faiz talep edilemeyeceğini belirterek, davacıların taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Bu dosya ile birleştirilen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/399 E. 2015/351 K. sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; asıl dosyadaki beyanlarını tekrarla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı baba …. için 500,00 TL ve davacı anne … için 500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: Davanın kabulü ile asıl dava yönünden: 1-Davacılar …. tarafından …. AŞ aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı kızı …. için 36.968,83 TL, kızı …. için 23.251,35 TL, kızı …. için 18.952,42 TL, eşi ….. için 100.513,41 TL maddi tazminatın eksper rapor tarihi temerüt tarihi kabul edilerek 11/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine; Birleşen dava yönünden: 1-Davacı anne … ve baba …. tarafından açılan maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı anne … için 12.895,83 TL, baba …. için 8.544,77 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olarak kabul edilen (Sigorta eksper rapor tarihi olan) 11/11/2014 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.Davalı …. AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesi ile: Bilirkişi raporunda da belirtilmesine rağmen mahkemece, müvekkili şirket tarafından daha önce yapılan ödemeler dikkate alınmaksızın karar verildiğini, davacı …. açısından desteklik durumu oluşup oluşmadığının tartışmalı olduğunu, …, eşi vefat etmeden evvel eşini terk ederek İstanbul’da yaşamaya başladığını, bu hususun dede.. torunları olan diğer davacıların velayetlerinin anneleri üzerinden kaldırılması talebi ile açılan dava neticesinde öğrenildiğini, velayetin kaldırılmasına ilişkin dava kendilerine bildirildikten sonra çocuklar için ödenen tazminat tutarlarının iadesi için İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/357 E. sayılı dosyası ile anne …. aleyhine istirdat davası açıldığını, anılan davanın karara çıktığını ve kesinleştiğini, mahkemenin bu hususları değerlendirmeden karar verdiğini, müteveffanın eşine destekliğinin, velayet dosyası celp edilerek incelenip eş ….. destek olmadığı tespit edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaza tespit tutanağında müteveffanın takılması zorunlu olan kaskı takmadığının belirtildiğini, müteveffanın ölümüne, kask takmaması sebep olduğundan, müterafik kusurunun toplam tazminattan indirilmesi gerektiğini, davacılar lehine hükmedilen tazminata avans faiz uygulanmasının da hatalı olduğunu, somut olayda zarar gören 3. kişi konumunda olan müteveffa ile işleten ve müvekkili şirket arasında ticari bir ilişki bulunmadığını, tazminat talebinin haksız fiilden kaynaklandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının (asıl ve birleşen dosya yönünden) kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve birleşen dosyada açılan davalar, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
01/09/2014 tarihinde dava dışı … ait olan …. plaka sayılı aracın dava dışı …. sevk ve idaresinde iken davacılar murisi …. sevk ve idaresindeki …. plakalı motosiklete çarpması ile meydana gelen trafik kazası sonucunda …. vefat ettiği, ….plaka sayılı aracın, davalı şirket nezdinde kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, bilirkişi raporu ile kazanın meydana gelmesinde davacılar murisi …. kusursuz, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği, asıl dosyada müteveffanın eşi ve çocuklarının, birleşen dosyada ise müteveffanın anne ve babasının destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmaktadır. Asıl dosyada davacı …. , vefat eden …. eşi, diğer davacılar …. ise muris …. ile davacı …. müşterek çocukları oldukları, Sürmene Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/309 E. ve 2015/158 K. sayılı ilamı ile: …. annede olan velayetlerinin kaldırılmasına karar verildiği ve kararın 10.08.2015 tarihinde kesinleştiği, Sürmene Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/342 E. 2015/374 K. sayılı kararı ile de; dede …. vasi olarak atanmasına karar verildiği, davalı sigorta şirketi tarafından, dava tarihinden önce yapılan başvuru neticesinde, davacı …. destekten yoksun kalma tazminatı olarak kendisi için 59.572,86 TL, ….. için 13.170,54 TL, …. için 10.026,36 TL ve ….. için 8.674,48 TL ödeme yapıldığı, ancak daha sonra İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/357 E 2017/11 K. Sayılı kararı ile davalı sigorta şirketi tarafından …. vefatı nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı olarak…..için velayeti kaldırılan anne …. ödenen 31.871,00 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte tahsiline karar verildiği, verilen kararın 26.04.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 448. Maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Yine aynı yasanın 465. Maddesi uyarınca, vesayet makamının iznine tabi olan işlem, izin alınmaksızın yapılırsa, vasinin yaptığı bu işlem vesayet altındaki kişiyi bağlamaz. Dolayısıyla, vasinin, vesayeti altındaki kişi adına dava açması veya kısıtlılık kararı alınmadan önce açılmış olan bir davada, “davacının vasisi” olarak davaya devam edebilmesi için, vesayet makamından “husumete izin” kararı alması zorunludur. Dava ehliyeti, taraf ehliyeti ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK’nın 52. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür.Asıl dosyada dava 16/01/2015 tarihinde açılmış olup yargılama sırasında davacı küçükler …., dedeleri ….. vasi olarak atanmıştır. Bu durumda, TMK’nın 462. Maddesi uyarınca, ….. tarafından açılmış olan dava yönünden, husumete izin kararı ibrazı için süre verilip eksikliklerin giderilmesi ve dava şartı noksanlığı giderildikten sonra işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı mahiyetindeki husumete izin kararı eksikliği giderilmeden karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/11607 E. 2016/1792 K.-Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/7869 E. 2016/2051 K. )Husumete izin kararının ibrazı halinde ise; Davalı tarafça yargılama sırasında murisin, davacı …..destek olmadığı, …. murisin vefatından önce evi terk ettiği ileri sürülmüş olup, mahkemece murisin, davacı ….. desteklik durumu, …. tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilip edilemeyeceği tartışılıp değerlendirilmeden karar verildiği görülmektedir.Yargıtay 17. HD’nin 26/03/2015 Tarih 2013/19508 E.2015/4914 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır. Sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülmektedir. Bu açıklamalara göre mahkemece, murisin davacı …. desteklik durumuna ilişkin tüm deliller tartışılıp değerlendirilmek suretiyle ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde, murisin kaza sırasında kask takmadığı belirtilerek, müterafik kusur indirimi yapılması talep edilmesine rağmen mahkemece bu husus tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmesi de usul ve yasaya uygun değildir. Tüm bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalının istinaf başvurusunun esastan KABULÜ ile istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. Ve 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/01/2019