Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/891 E. 2020/249 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/891
KARAR NO : 2020/249
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI : 2015/1273 Esas 2017/944 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, … plakalı aracın müvekkilinin kullandığı …plakalı araca çarpması sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralanarak malul kaldığını, kazaya sebebiyet veren aracın …Sigorta A.Ş nezdinde poliçesi olup, dava dışı sigorta şirketinin yönetiminin davalı şirkete devredildiğini ve davalı aleyhine iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin kazadan sonra uzun bir süredir çalışamadığını, kazaya sebebiyet veren tarafından zararının karşılanmadığını, ifadeyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; kaza sebebi ile oluşan geçici iş görmezlik döneminde %100 malül sayıldığı dönem bakıcı giderleri için 500,00 TL’nin, kaza sebebi ile oluşan işgücü kaybı nedeni ile 1.000,00 TL’nin davalıdan kaza ihbar tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 2.338,04 TL’ye sürekli iş göremezlik talebini de 20.324,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden dava şartı yokluğu ve husumet itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacı tarafından dava öncesinde başvuru yapılmadığını, bu sebeple müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkilinin zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve aracın kusur oranı ile sorumlu olduğunu, bu nedenle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi nezdinde kusur incelemesi yapılması gerektiğini, maluliyet oranının kaza sonucu oluşan arazların kaza ile illiyetleri de tespit edilmek suretiyle belirlenmesi gerektiğini, davacının maddi zararının aktüeryal inceleme sonucu tespit edilebileceğini, geçici iş göremezlik döneminin tazminat hesabına dahil edilemeyeceğini, kazazedenin çocuk olup, herhangi bir iş kolunda çalışmasının mümkün olmadığını, dolaylı zararların teminat dışı kaldığını, SGK’dan ödeme alınıp alınmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 2.338,00 TL geçici iş görmezlik zararının ve 20.324,63 TL sürekli iş görmezlik zararının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlara göre TRH 2010 tablosu baz alınarak hesaplama yapılmış olmasına rağmen 1.8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılmamasının hatalı olduğunu, davacının sürekli ve geçici işgöremezlik oran ve süresinin de, kazanın 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlardan sonra meydana gelmesi nedeniyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında belirlenmesi gerektiğini, bu yönetmelik kriterlerine göre belirlenmeyen maluliyet raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, müvekkili kurumun, geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu tutulamayacağını, teminat türleri arasında geçici iş göremezlik tazminatının yer almadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davalıya devredilen … Sigorta A.Ş. ye sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması ile 16/10/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı bakımından istinaf itirazı değerlendirildiğinde;
Her ne kadar yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiş ise de KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Bu doğrultuda poliçenin ve genel şartların tarafı olmayan SGK’yı yasal düzenleme olmaksızın tüm sağlık gideri teminatı kapsamındaki tazminat kalemlerinden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca sigorta şirketleri tarafından poliçe bazında KTK 98. maddesindeki sayılanlar kapsamında SGK’ya katkı payı aktarımı yapıldığı nazara alındığında, KTK 98.madde kapsamı dışında sağlık giderleri teminatı içinde kalan tazminat kalemlerine ilişkin sigortalıdan alınan prim ücretleri sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmaktadır. Bu doğrultuda sigorta şirketlerinin KTK 98. madde dışında kalan sağlık gideri teminatı kapsamındaki geçici iş göremezlik tazminatından poliçe limiti ile sorumluluğu devam edecektir.Kaldı ki sağlık giderleri teminatı açıklayan Genel Şartların A.5.b bendinin son cümlesinde “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesiyle sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun sona ermesini KTK’nın 98. maddesine bağlamıştır. Ancak kanun koyucu tarafından yeni Genel Şartlarda ki bu düzenleme doğrultusunda KTK’nın 98.maddesinde değişiklik yapılarak” geçici iş göremezlik tazminatı madde kapsamına alınmadığı, açıkça SGK tarafından karşılanacağı ve Sigorta Şirketleri ve Güvence Hesabının sorumluluğunun sona erdiği” yönünde değişiklik yapılmadığından, Genel Şartların A.5.b bendinin son cümlesi kadük kalmıştır/yürürlüğe girmemiştir. Diğer bir anlatımla, halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinde, yeni Genel Şartlardaki sağlık giderleri teminatına ilişkin düzenleme doğrultusunda Sigorta Şirketleri ve Güvence Hesabının sorumluluğunun sona ereceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından, 98.madde hükmü dışında kalan teminatlar (belgesiz sağlık giderleri, geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı) bakımından sorumlulukları devam edecektir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa Güvence Hesabı ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Dosyada alınan aktüer rapor davalı vekiline tebliğ edilmekle beraber rapora itiraz edilmemiş olmakla, bu hususa değinen istinaf nedenleri yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, kaza 16/10/2015 tarihinde meydana gelmiştir. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak maluliyet raporunun alınması gerektiği halde ATK tarafından hükme dayanak yapılan raporunun “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmiş olması, bu rapor esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Dosyada ve Uyap ortamında ATK’dan alınan maluliyet raporunun tebliğine ilişkin işleme rastlanılmamakla beraber, davalı vekilinin maluliyet raporuna itiraz etmemesi bu raporu kabul ettiği anlamına gelmeyeceği gibi davacı taraf lehine usuli kazanılmış bir haktan da bahsedilemez. (Yargıtay 17. HD. 16/06/2015 tarih ve 2014/20357E. 2015/8806 K.)Bu durumda İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri esas alınmak kaydıyla, davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı ve süresi, tespit edilecek geçici iş göremezlik süresi içinde bakım ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı varsa süresi, kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte raporla tespit edilmesi ve bilahare aktüer bilirkişiden TRH-2010 tablosunun ve iskonto oranı (teknik faiz) %1,8 olarak dikkate alınarak hazırlanacak tazminat hesabına göre aktüer rapora itiraz edilmemesi nedeniyle oluşan usulü kazanılmış hak da göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre Güvence Hesabı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, .. Bankası Gayrettepe/İstanbul Şubesinin 05/02/2018 tarih ve 0915KRTM18000183 numaralı 40.000,00TL bedelli teminat mektubunun davalı Güvence Hesabı’na iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2020