Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/889 E. 2020/278 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/889
KARAR NO: 2020/278
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI: 2014/1024 Esas – 2017/884 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı küçük…’in arkadaşları ile birlikte, 01/08/2013 günü saat 18.00 sıralarında … yakınlarında yaya olarak bulunmaktayken, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile geri geri manevra yaptığı sırada davacı küçüğe çarptığını, araçla bacakları üzerinden geçerek ağır derecede yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davacı annenin, çocuğuna baktığından 5-6 ay kadar işletmekte olduğu cafeye gidemediğini 1.000,00 maddi tazminat, davacı küçük için 25.000,00 TL, anne için 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sürücü ve işletenden alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/1247 esas sayılı dosyasında görülmekte olan bir davası olduğunu, davacının beden bütünlüğünün bozulmadığını, aleyhinde olan tüm hususları red ederek, her bilinçli ve usta şoförün kullandığı gibi aracını park edip, yayaların geçmesini bekleyip uyarı sinyallerinin açık ve trafik kurallarına uygun olarak gerçekleştirdiğini bu eylemde ortaya çıkan olayda her vatandaşın yapması gerektiği gibi tüm insaniyetiyle ve maddi gücüyle yardımcı olduğunu ancak alakasız hakaret ve suçlarla itham edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlenmiş olmasının, poliçede yer alan teminat tutarının müvekkil şirket tarafından doğrudan davacıya ödeneceği anlamına gelmediğini, öncelikle davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacı küçük yol içerisinde yürürken dava konusu kaza meydana geldiğini, davacı küçüğün yaya kaldırımını kullanmadığı dolayısıyla taşıtlara açık yolda yürümesi sebebiyle dava konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davacının maluliyet tespitinin yapılması gerektiğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Maddi tazminat talebinin vaki sulh ve feragat beyanı doğrultusunda Reddine, Manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile, takdiren davacı … için 7.500,00 TL, davacı … için 4.000,00 TL manevi tazminatın 01/08/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacılara Verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin takdiren reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Müvekkilinin ağır kusurlu olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını, mahallinde keşif yapılması gerektiğini, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın müvekkilinin mali durumu gözetilmeden fahiş miktarda takdir edildiğini, davacı annenin kazaya karışmadığını, üçüncü şahıs olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava konusu olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/329 Esas sayılı dosyasına sunulan 18/03/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …’nin asli derecede, yaya olan davacının ise tali olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Ceza mahkemesine sunulan kusur raporunun olayın oluşuna uygun düştüğü, İlk Derece Mahkemesince ayrıca keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmamış olmasında usule ve yasaya aykırılık bulunmadı anlaşıldığından davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. TBK’nın 56.maddesine göre, hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar halinde, zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması/ölmesi sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, çocukları ve kardeşleri gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 785,56 TL istinaf karar harcından peşin alınan 196,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 589,17 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/02/2020