Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/857 E. 2018/454 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2018/857
KARAR NO : 2018/454
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
NUMARASI : 2018/508 D.İş Esas 2018/519 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU : Araç Değer Kaybı Tazminatı
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/508 D.İş Esas 2018/519 D.İş Karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-Uyuşmazlık Hakeminin 29/12/2017 Tarih K-2017/65441 sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemiz Heyetince yapılan müzakeresi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık Hakemi tarafından; başvurunun reddine, başvuru sahibine ait … plakalı araçta değer kaybı hasarının meydana gelmediği tespit edildiğinden sigoırta şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında herhangi bir tazmin yükümlülüğünün bulunmadığına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Hakemi tarafından verilen karara karşı, davacı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekiline, Uyuşmazlık Hakemi kararı 10/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı tarafça 25/01/2018 tarihinde Uyuşmazlık Hakemi kararına karşı yasa yoluna başvurulmuştur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. Maddesinde, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü yer almakta olup, bu madde uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihine kadar temyiz süresi 15 gün iken, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden itibaren HMK’nın 345. Madde hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Benzer mahiyetteki dosyalarda, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ilamlarında( örn.Yargıtay 17. HD’nin 2017/101 E. 2017/4472 K. Sayılı ilamı), İtiraz Hakem Heyeti kararlarının istinaf kanun yoluna tabi olduğu belirtilmiş olup, aleyhine yasa yoluna başvurulan karar, Uyuşmazlık Hakemi kararı olduğu gibi, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ilamları dikkate alındığında, kanun yoluna başvuru süresi 2 haftadır.
Davacı tarafça, HMK’nın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık süre içerisinde başvuruda bulunulmamıştır.
Bu nedenle, davacı tarafın istinaf başvurusunun, HMK’nın 352. Maddesi uyarınca reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 24/01/2018 tarih, 2018/508 D.İş Esas 2018/519 D.İş Karar sayılı ile kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-Uyuşmazlık Hakemi’nin 29/12/2017 Tarih K-2017/65441 sayılı kararına karşı, davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun, HMK.nın 352. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça istinaf başvurusu sırasında yatırılan harçların, istem halinde mahkemesince, yatırana iadesine,
3-İstinaf başvurusu için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 29/03/2018

KARŞI OY
İstinaf başvurusu için geçerli süre HMK’nın 345. maddesi uyarınca 2 haftadır.
Dosyamızda, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararında kararının kesin olarak verildiği belirtilmiş, davalı tarafa Tahkim Komisyonu Başkanlığınca yapılan tebligata göre iki haftalık süre geçtikten sonra yasa yoluna başvurularak dosyada yasa yolu incelemesi istenmiştir.
Dairemizce yapılan incelemede, istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığı belirtilerek başvurunun HMK’nın 352. maddesi gereğince süreden reddine karar verilmiş ise de daire ile aynı görüşü paylaşmamaktayım.
Öncelikle Sigorta Tahkim Kararlarının yasa yolu incelemesi ile ilgili yasal düzenleme ve uygulamadaki çelişki,boşluk ve tereddütler, davanın taraflarının çok sayıda dosyada süre ve merci bakımından yanılgısına yol açmış olduğu gözlenmektedir.
Adil yargılanma ve hak arama hürriyeti ile ilgili düzenlemelerde temel amaç, kişilerin kanun yoluna başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve uğranılması muhtemel hak kayıpların önlenmesidir. Aksinin kabulü kişilerin mahkemeye erişme hakkının bir parçası olan kanun yoluna başvurma imkanını sınırlayarak hakkın kullanımının engellenmesi ve hatta hakkın özünün zedelenerek ortadan kaldırılmasına neden olur ki, bu husus aynı zamanda kişilerin “adil yargılanma” hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Bu nedenle, adil yargılanma hakkının bir bölümü olan kanun yoluna başvuru hakkının etkin şekilde kullanılmasını sağlamak açısından bu yanılgılı durumu, en azından geçiş sürecinde hassas değerlendirmek gerekecektir.
Yargıtay 11. H.D.nin 2017/2076 Esas- 2017/5204 karar sayılı ve bunun gibi birçok kararında;
“5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 16. fıkrasında “….Hakem, kararını komisyon müdürüne tevdi eder. Komisyon Müdürünce karar en geç üç iş günü içinde taraflara bildirilir; ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte komisyonun bulunduğu yerdeki görevli mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır.” hükmü yer almakta olup Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/B maddesinde de aynı nitelikte hükümlere yer verilmiştir. 5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinin kararın temyizine ilişkin 12. fıkrasının son cümlesinde temyize ilişkin usul ve esaslar hakkında HMK hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Keza yine aynı maddenin 23. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin sigorta tahkimi hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiş, HMK’nın 366. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 345. madde hükmü uyarınca da temyiz başvuru süresinin hakem kararının usulen taraflara tebliğinden itibaren başlaması gerektiği hükme bağlanmış ve nihayet temyiz süresi, kararın tebliğinden itibaren 1 ay olarak belirlenmiştir. Söz konusu mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve konuyla ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca, sigorta tahkim komisyonu itiraz hakem heyeti kararlarının tebliği ve temyizi halinde yapılması gereken tüm iş ve işlemler bakımından Sigorta Tahkim Komisyonuna verilmiş bir görev ve yetki bulunmamakta olup komisyon müdürü tarafından yapılması öngörülen “bildirimin” kararın tebliği mahiyetinde kabulü mümkün değildir. Bu itibarla, yukarda açıklanan HMK hükümleri çerçevesinde, itiraz hakem heyetince verilen karar kendisine tevdi edilen mahkeme, itiraz hakem heyeti tarafından verilen kararı, taraflara tebliğe çıkarmakla ve müteakip işlemleri yapmakla yükümlü olup her iki taraf bakımından da temyiz süresi, hakem kararının kendilerine usulen tebliğinden itibaren işlemeye başlayacaktır.” gerekçesiyle dosyanın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, öncelikle, verilen hakem heyeti kararının taraflara mahkemece Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile buna ilişkin tebligat mazbatalarının evraka eklenmesi, takiben HMK’nın temyiz hükümleri çerçevesinde öngörülen gereklilikler yerine getirildikten sonra Dairelerine gönderilmesi için dava dosyasının yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verildiği görülmektedir.
Mahkeme yerine, usule uygun olup olmadığını denetlenme imkanı dahi bulamadığımız Tahkim Komisyonu Başkanlığının yaptığı tebligatların sürenin başlangıcı açısından geçerli kabul edilmesi hak arama özgürlüğü, adil yargılanma, hukuki dinlenilme ve yine mahkemelere erişim hakkı bağlamında, yasa yolu incelemesi için esas kabul edilmesi tarafımca da uygun görülmediğinden karar tebliğ ve temyiz işlemleri açısından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ile aynı görüşte bulunmaktayım.
Dosyamızda, saklama kararı veren İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince çıkarılmış karar tebliği bulunmadığı gibi, Tahkim Komisyonunca çıkartılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığını denetleme imkanı bulunmaması, tebligat geçerli kabul edilse bile yasa yolu ve süresi ile ilgili tereddütler nedeniyle davacı tarafın istinaf başvurusunun süresinde kabul edilmesi, Uyuşmazlık Hakem Heyetinin kararının 5684 S.Y.nın 30/12.maddesi gereğince ve fazlaya ilişkin haklar da saklı tutularak başvuru yapılmış olması nedeniyle kesin olup olmadığının, kesin ise her halükarda yasa yolunun açık olduğu durumlara girip girmediği tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun “istinaf başvurusu süresinde olmadığından talebin reddi” yönündeki kararına katılmıyorum.