Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/816 E. 2020/364 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/816
KARAR NO : 2020/364
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/09/2017
NUMARASI : 2014/882 Esas – 2017/682 Karar
DAVA: Maddi -Manevi tazminat
KARAR TARİHİ : 26/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/07/2012 günü müvekkilinin annesi … ve kardeşi … ile beraber Tuzla İçmeler meydanında otobüs bekledikleri, davalılardan … yönetimindeki … plakalı otobüsün durağa yanaştığını, müvekkilinin annesinin otobüse bindiğini, müvekkilinin de otobüse binmek üzere iken davalılardan … yönetimindeki … plakalı kamyonun, otobüse arkadan çarptığını, bu esnada müvekkilinin bacağının otobüsle durak kaldırımı arasında sıkıştığını ve müvekkilinin sol bacağını diz altından kaybettiğini, yapılacak olan kusur tespitine göre … ve …’in haksız fiil gerçekleştiren sıfatıyla, … ‘in … plakalı aracın işleteni olması sebebiyle … Ltd. Şti. ‘nin … plakalı kamyonun işleteni olması sebebiyle müvekkilinin uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu, davalılardan … A.Ş.’nin … plakalı aracın … poliçe nolu zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi kapsamında, davalı … poliçe nolu ZMMS poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, kazadan dolayı araç şoförleri … ve … hakkında İstanbul Anadolu 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/665 E. sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, dosyanın hali hazırda Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş olup, henüz kusur tespiti yapılmadığını belirterek müvekkili tarafından karşılanan tedavi gideri 1.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve dava haklar saklı tutarak kaza tarihinden itibaren işletilecek en yüksek avans faiziyle birlikte 10.000,00 TL işgücü kaybından kaynaklı maddi tazminata, yine kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 22.07.2012 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı araç müvekkili Şirkette, 2816800 nolu poliçe ile 13.10.2011-2012 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatlarının, sakatlanma kişi başı 200.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, isnat edilen kusuru kabul etmediklerini, kazada sigortalı araca çarpan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, tazminat hesaplaması yapılırken teknik faiz – iskonto %3 ile “devre başı ödemeli belirli rant ” hesaplamasının kullanılması gerektiğini, davacının geliri Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin şirkette tüm bilgi ve belgelerle ihbar yapılarak temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini, olay haksız fiilden kaynaklanmakta olup, ticari faiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, Kazaya karışan … plaka sayılı araç, müvekkil şirket nezdinde karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki kişi başı sakatlık ve ölüm teminatlarının ise kaza tarihi itibariyle kişi başına 225.000,00 TL olduğunu, manevi tazminat ve tedavi talepleri teminat dahilinde olmadığını, müvekkili şirketin sigortalısının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, poliçede sadece davacıların maluliyet halleri teminat altına alındığını, geçici maluliyet talepleri teminat kapsamı dışında olduğunu, tedavi masrafları bakımından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını, söz konusu olayın tamamen davalı …’in tam kusuru sonucunda meydana geldiğini, olayın meskun mahal içinde trafiğin çok yoğun olduğu cadde üzerinde çok hızlı seyir ederken dengesini kaybeden ve yolcu durağına yönelerek durağa giren hafriyat tır aracından dolayı meydana geldiğini, hafriyat tır aracının bu şekilde yolcu durağına girmesi, o esnada yolcu durağında yolcu indiren ve yolcu alan otobüs, meydana gelebilecek çok daha büyük faciayı da önlediğini, davacı tarafın müvekkillerine dava açmasının doğru ve hukuki olmadığını, olayda müvekkillerinin kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili müvekkili şirkete ait …. plakalı aracın sürücüsü …’in 22/07/2012 tarihinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini, ancak kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı … davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.İlk Derece Mahkemesince “Davalılar …, … ve … AŞ hakkında davanın HMK 150 md. uyarınca açılmamış sayılmasına, davacının ıslah talepli maddi tazminat davasının 297.261,68 TL üzerinden kabulü ile bu tutarın tamamından davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. nin ve bu tutarın 225.000,00 TL sinden davalı … AŞ sorumlu olacak şekilde bu davalılardan birlikte tahsil ile davacıya ödenmesine, hüküm altına alınan işbu maddi tazminat için davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren ticari avans faizi, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 22/07/2012 olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile taktiren 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve …’den tahsil ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı …. vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan maluliyet raporu ve maluliyet oranlarına göre hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararda müvekkili şirket aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin poliçe limitine oranla belirlenmesi gerekirken müvekkilinin diğer davalılarla beraber sorumlu tutulması ve sigortalı yönünden tazminatın yasal faiz ile tahsiline karar verilmesinin ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili yönünden avans faizine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınabilecek nitelikte olmayan ve hatalı değerlendirmeye dayalı olan bilirkişi raporuna itirazlarının göz ardı edilerek hüküm kurulduğunu, davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle uğradığı herhangi bir ticari zarar bulunmadığını belirterek yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi- manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından davacının davalı … AŞ ‘ye ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı otobüse binmek üzereyken davalı …’in kullandığı ve davalı … AŞ ye sigortalı …. plakalı olan ve davalı …Hafriyat … Ltd. Şti. ye ait bulunan kamyonu sıkıştırması sonucu gerçekleşen trafik kazasında bir bacağını kaybederek malul kaldığı, bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 298/2.maddesi gereğince, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı belirtilmiştir.Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.İlk Derece Mahkemesince, gerekçeli kararın gerekçe kısmında maddi tazminata ilişkin gerekçe açıklanırken davanın davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti., … ve … A.Ş. sorumlu olacak şekilde kabulüne karar verildiği yazıldığı halde kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4-a bendinde “Davacının ıslah talepli maddi tazminat davasının 297.261,68 TL üzerinden KABULÜ ile bu tutarın tamamından davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. nin ve bu tutarın 225.000,00 TL sinden davalı …AŞ sorumlu olacak şekilde bu davalılardan birlikte tahsil ile davacıya ödenmesine, hüküm altına alınan işbu maddi tazminat için davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren ticari avans faizi, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 22/07/2012 olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,” karar verilerek sadece davalılar …San. ve Tic. Ltd. Şti ve … A.Ş. hakkında hüküm kurulmuş ve bu suretle hüküm fıkrasıyla kararın gerekçesi arasında çelişki yaratılmıştır. Bu yönüyle karar yukarıda açıklanan Anayasa, usul ve yasa kurallarına aykırılık oluşturulmuştur. Davalı vekili bilirkişi raporu kendisine tebliğ edildiği halde süresinde itiraz etmemiştir. Bu durumda HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde bilirkişi raporundaki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden maddi tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır.Davaya konu trafik kazasına sebep olan istinaf talep eden davalı ….’ye trafik sigortalı …. plakalı davalı …San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı aracın çekici olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, yük naklinde kullanılan ticari nitelikte olduğuna göre İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi tazminat bakımından temerrüt faizi olarak avans faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir.İlk Derece Mahkemesince Davalı …. aleyhine sigorta limiti olan 225.000,00 TL’nin tamamı üzerinden hüküm kurulmuştur. Ayrıca kurulan hükmün 5 ve 12 maddelerinde harca, 6 ve vekalet ücretine ve 10.maddesinde ise yargılama giderine hükmedilirken istinaf talep eden davalı …Ş.’nin sorumluluğunun sigorta limiti ile sınırlı olacağı belirtilmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.12.2019 tarih, 2019/554 E. ve 2019/12391 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün sigorta limiti dahilinde olduğu belirtilmiştir. Zorunlu mali sorumluluk sigortacısı limit dahilinde zararı gidermekle sorumlu olduğundan yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumludur. Zarar miktarının limiti geçmesi halinde trafik sigortacısı hükmedilen maddi tazminat miktarına ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumludur. Maddi tazminat talebinden sorumluluğuna karar verilen davalı … Sigorta Şirketi’nin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sıfatıyla, meydana gelen zararı poliçe limiti dahilinde gidermekle yükümlü olduğu, yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olduğu, zarar miktarının limiti geçmesi halinde sigortacı aleyhine hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olduğu gözetilerek, poliçedeki limiti oranında yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken … ” şeklinde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarı, poliçe limitinin üzerinde olduğuna göre sigortacı aleyhine hükmedilen harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tamamından diğer davalı ile birlikte müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf talebi bakımından :TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının uzuv kaybı olacak şekilde yaralanmış olması ve maluliyet oranı ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında davacı lehine mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu kanaatine varılmış ve bu yönde ki davacı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Davalı …. vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince davalı …. ile davacıya ayrı ayrı iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/02/2020