Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/653 E. 2020/342 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/653
KARAR NO: 2020/342
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2015/338 Esas – 2017/880 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü … idaresindeki … plakalı aracın 28/12/2014 tarihinde … caddesi üzerinde davacı yayaya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, olay yerini terk eden davalı sürücünün esnafın güvenlik kamera görüntüleri sayesinde tespit edildiğini ve C. Savcılığınca soruşturma açıldığını, olaya ilişkin C. Savcılığı soruşturma numarasının 2015/16702 olduğunu, kazadan 4 saat sonra alınan kan numunesi yoluyla yapılan tahlilde 3 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, aradan geçen süre dikkate alındığında sürücünün olay yerini alkollü olduğunun tespit edilmesini önleme amaçlı terk ettiğinin anlaşıldığını, aracın kaza tarihinde davalı … Ltd. Şti. adına kayıt ve tescilli olduğundan işleten sıfatıyla sorumluğu olduğunu, araç davalı sigorta şirketince ZMMS ile sigortalı olduğundan maddi tazminattan … Sigorta A.Ş.’ nin de sorumlu olduğunu, davacının olay nedeniyle sol ayak tarak kemiklerinin kırıldığını, platin ve vidalar takıldığını, halen de tedavisinin devam ettiğini, maluliyet oranı ve maddi zarar miktarının daha sonra tespit edileceğini bildirerek 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta dışındaki davalılardan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen, ileride arttırılmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın ise olay tarihi olan 28/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, kusur yönünden rapor alınması gerektiğini, ve davacının maddi zararının ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … LTD. ŞTİ. ve … tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat talebine ilişkin tarafların sulh olduğu anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın manevi tazminata ilişkin davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’nın, çarpma sonrası olay yerini terk ettiğini ve 4,5 saat sonra yapılan kan testinde alkollü olduğunun belirlendiğini, verdiği ifadede olayın farkında olmadığını belirttiğini, Savcılık ilk soruşturması ile İstanbul mahkemesince alınan bilirkişi raporları ile davacının %100 kusurlu olduğundan bahisle davanın reddedildiğini, kararın maddi olaya ve tespitlere ters olduğunu, ilk raporda sürücünün %30 kusurlu bulunduğunu ve oluşa uygun olduğunu, çünkü davalı sürücünün alkollü olduğundan yol çizgisinin ortasında değil kaldırıma yakın seyrettiğini, bu haliyle ve aracının fren tertibatına basacak dikkat ve özeni göstermeden davrandığı için kusurlu olduğunu, mahkemenin savcılık soruşturmasında alınan raporu gerekçe göstererek vermiş olduğu kararın isabetsiz olduğunu, itirazları doğrultusunda Adli Tıp Kurumundan kusura ilişkin rapor alması gerektiğini, gerekçeli kararda reddedilen maddi-manevi tazminat yönünden ayrı ayrı davalı vekiline vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava yaralamalı trafik kazasına dayanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28.12.2014 tarihinde davalı …’nın maliki ve sürücüsü olduğu, diğer davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın yaya olan davacı …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece meydana gelen trafik kazasında davacı yayanın %100 kusurlu olması nedeni ile açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir. Davacının istinafı kusura ilişkindir. Davacı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/16702 Esas sayılı soruşturma dosyasına sunulan 18/04/2015 tarihli trafik bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …’nın olayın meydana gelmesinde illiyet olabilecek bir kural ihlali saptanamadığından kusurlu olmadığı, mağdur yaya …’in tamamen kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak bir trafik tespit uzmanı, bir nörolog ve bir hukuk bilirkişisinden kusur raporu alınmıştır. Bu bilirkişi heyeti tarafından sunulan kusur raporunda davalı sürücü …’nın %30, davacı yayanın ise %70 kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece ceza soruşturması kapsamında alınan kusur raporu ile 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğundan İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak bir trafik uzman bilirkişisi ve bir nörolog doktordan oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bu karar doğrultusunda iki kişilik bilirkişi heyetinin 27.04.2016 tarihli raporunda davalı sürücü …’nın kusursuz, davacı yaya …’in %100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece en son tarihli olan bu rapora itibar edilerek manevi tazminat davasının reddine karar verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 267. maddesine göre “Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmü getirilerek birden fazla bilirkişi atanması halinde heyetin tek sayıda olması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda bilirkişi kurulu oluşturulması halinde en az üç kişiden oluşturulması gerekirken Mahkemece iki kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak bu bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporun hükme esas alınarak karar verilmesi usule aykırı olmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken ceza soruşturması sırasında alınan kusur raporu ile mahkemece alınan ilk bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğundan bu çelişkinin giderilmesi için ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek (içinde nörolog da bulunan) uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonucuna gidilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre maddi ve manevi tazminat talepleri ayrı ayrı dava ve talepler olup İlk Derece Mahkemesince reddedilen maddi ve manevi tazminat davaları için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf t aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/02/2020