Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/638
KARAR NO: 2020/271
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/10/2017
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Ltd. Şti.’nin maliki, diğer davalı …’ın ise sürücüsü olduğu … plakalı aracın 13.06.2013 tarihinde davacıların desteğinin içinde bulunduğu … plakalı araçla çarpışması neticesinde davacıların desteği …’ın hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ve sürücü hakkında Silivri Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/200 E. sayılı dosya ile dava açıldığını, desteğin ev hanımı olduğunu, davalı … Sigorta’nın iki aracın sigortacısı olduğunu, bu nedenle davalı şirketin hem … plakalı aracın kusurundan hem de … plakalı aracın kusurundan sorumlu olduğunu, davacıların desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi olarak destekten yoksun kaldıklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eşi … için 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, davacı kızı … için 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi, davacı oğlu … için 25.000 TL manevi, davacı oğlu … için 25.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 2.000 TL maddi 152.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2013/200 E. sayılı dosya ile açılan davada verilen kararda davalı sürücünün tali kusurlu bulunduğunu, davacıların desteğinin ev hanımı olduğunu ve çocuklarının da yetişkin olması nedeniyle davacılara kazanç anlamında bir desteğin söz konusu olmadığını, davacıların davalı şirkete ait aracın kasko sigorta poliçesi gereği … Sigorta Şirketinden tazminat aldıklarını, talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, kazaya karışan aracın … adlı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; dava konusu kaza nedeniyle davacılara 23.09.2013 tarihinde 83.612,48 TL ödeme yapıldığını, davacılar lehine hesaplanacak olan tazminattan davalı şirket tarafından ödenen tazminattan güncelleme yapılarak indirilmesi gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğunun poliçede belirtilen limitle sınırlı olduğunu, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, kusur durumunun tespiti yönünden ATK dan rapor alınmasını, destek durumunun ispatlanmasını, eşin yeniden evlenme ihtimalinin dikkate alınmasını, davalı şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “1-a)Davacılardan … ve … ‘ın açmış oldukları maddi tazminatın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; davacı eş … için 5.016,52 TL, davacı kızı … için 19.711,00 TL’nin davalılardan …, … Ltd. Şti’nden kaza tarihi olan 13/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek, davalı … sigorta A.Ş yönünden ise talep gibi sigorta teminat bedeli ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, b)Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; Davacı eş … için 3.000,00 TL, Davacı çocuk … için 2.000,00 TL Davacı çocuk … için 2.000,00 TL Davacı çocuk … için 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve … Ltd. Şti ‘nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Hükmedilen manevi tazminatın yetersiz az olduğunu, davacı …’nin aynı kazada ağır yaralandığını, manevi tazminat kısmen red kararının gerekçesinin bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Yanlış değerlendirme yapılan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, bu raporda müvekkili tarafından yapılan ödemenin güncelleştirilmediğini, davacı eşin yeniden evlendiğini, buna göre 29/11/2016 tarihinde bilirkişi raporu alındığını, bu rapora göre tespit edilen toplam tazminatın müvekkili tarafından ödenene miktarın altında kaldığını. bu sebeple davacıların müvekkil şirketten talep edebileceği bakiye maddi tazminat alacağının bulunmadığının açık olduğunu, hatır taşıması ve birlikte kusur indirimi taleplerinin değerlendirilmediğini, pay dağılımının hatalı yapıldığını, kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Kusura ilişkin değerlendirmeyi kabul etmediklerini, bu itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkillerinin kusuru oranlarında sorumlu tutulmayarak karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, dosyada alınmış olan son bilirkişi raporu dikkate alındığında kararın yanlış olduğunu, mahkemece, sigorta tarafından yapılmış olan ödemenin ve bu ödemenin mahsubunun dikkate alınmamasının hatılı olduğunu, davacılara tespit edilen zararlarından daha fazla ödeme yapılmasına rağmen mahkemece dosyada mevcut 5 adet hesap bilirkişi raporundan hangisinin esas alındığı belirtilmeden tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminat tutarının da da fahiş olduğunu, kararının bozulmasına karar verilmesi talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davaya konu aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/200 Esas sayılı dosyasına sunulan 29/08/2013 tarihli ATK raporuna göre sürücü …’ın asli derecede, davalı …’ın tali derecede kusurlu olduğu bildirilmiştir.İlk Derece Mahkemesince aldırılan 15/09/2014 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü …’ın %30, sürücü …’ın % 70 kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında aşamalar içerisinde birden fazla aktüerya bilirkişi incelemesi yapıldığı görülmektedir. Mahkemece hükme hangi bilirkişi raporunun hangi gerekçe ile esas alındığının tartışılmaması doğru olmamıştır. Yine davalı sigorta Şirketi tarafından davacılara yapıldığı belirtilen toplam 83.612,48 TL’nin hangi poliçe kapsamında ve hangi tazminat kalemleri çerçevesinde, ödeme yapılan kişi yada kişilerin tam olarak saptanmadan yapılan ödemenin ne şekilde mahsup edildiğinin gerekçede tartışılmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca davacı eşin dosya kapsamında yargılama sırasında 18/01/2015 tarihinde evlendiği sabit olup bu hususta mahkemece iki ayrı bilirkişi raporu alınmasına rağmen mahkemece bu husus göz ardı edilerek ilk rapora göre yapılan ıslaha göre karar verilmesi de doğru olmamıştır. Yine destek pay oranları yönünden Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği şekilde pay oranları yerine tereddüte yer bırakacak ve denetime elverişli olmayacak şekilde yüzde olarak oranlama yapılması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken davalı Sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemeye esas sigortaya başvuru belgeleri, sigorta tarafından yaptırılan tüm araştırma belgeleri ile ödemeye esas tüm evrak ve dokümanların eksiksiz celbi ile sigorta tarafından ödemenin hangi poliçe nam altında hangi tazminat kalemleri yönünden kime yada kimlere ödeme yaptığının tespiti ile bu çerçevede yapılan ödeme bedeli güncelleştirilerek davacılar yönünden davacı eşin evlenme tarihi ve yargıtay içtihatları doğrultusunda doğru pay oranları ile hesaplanacak tazminattan ayrı ayrı indirim yapılması gerekmektedir. Bu yöndeki davalı vekillerinin istinaf başvuruları yerindedir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi ile hatır taşıması indirimi yapılmasına ilişkin savunması bulunmasına rağmen gerekçede hatır taşıması ve müterafik kusur şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılmaması doğru olmamıştır. Davalılar istinaf dilekçesinde aracın trafik poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacılar, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde davacı …’nin müteveffa …’in ölümü nedeniyle manevi tazminat talep etmiş olmasına, kendi yaralanması nedeni ile açılmış bir manevi tazminat davası bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince davacı … lehine yaralanması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklandığı şekilde kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre … Sigorta A.Ş. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası / Gayrettepe Şb/Kbm/İstanbul Şubesinin 07/12/2017 tarih ve … numaralı 50.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı … Sigorta A.Ş.’ye iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2020